Yazar | Gülseren Budayıcıoğlu |
Doğum | 1947, Ankara |
Meslek | Psikiyatr, Yazar veSunucu |
Gülseren Budayıcıoğlu kimdir, Gülseren Budayıcıoğlu’nun eserleri nelerdir, Gülseren Budayıcıoğlu kaç yaşındadır, Gülseren Budayıcıoğlu kaç yılında ve nerede doğmuştur, Gülseren Budayıcıoğlu’nun hayat hikayesi ve Gülseren Budayıcıoğlu hakkında ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda bulabilirsiniz!
İçindekiler
Gülseren Budayıcıoğlu Kimdir?
Budayıcıoğlu, 2 erkek kardeşi ile beraber 3 kardeştir. Kendisinin deyişi ile seven bir baba ve otoriter bir annenin kızıdır. Ortaokul ve lise eğitimini TED Ankara Koleji’nde, lisans eğitimini ise Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde almıştır.
Lisans eğitimi dönemlerinde TRT televizyonunun faaliyete geçtiği yıllara denk gelmiş ve spikerlik sınava girerek kazanmıştır. 1972 yıllında mezun olduktan sonra bir karar verme aşamasına gelmiş ve bu dönemde spikerlik ve doktorluk arasında karar vermiş ve spikerliği bırakmıştır.
2004 Yılında yazmış olduğu Madalyonun içi, Bir psikiyatrın not defterinden kitabı ile başlamıştır. Kitabında kısa hikayelere ve farklı psikiyatrik sorunları ele almıştır.
2019 yılında çıkarttığı Camdaki Kız romanı, psikoterapik romanlarıydı, bunları tanık olduğu gerçek vakaları hikayeleştirip yazmıştır.
Gülseren Budayıcıoğlu’nun Eserleri
- Camdaki Kız
- Madalyonun İçi
- Kral Kaybederse
- Günahın Üç Rengi, Madalyonun Öteki Yüzü
- Hayata Dön
- Hayatın Sesi
- Kırmızı Pelerin
Çocuk
- Kral Teo Kitabı
Gülseren Budayıcıoğlu Sözleri
- O beni sevmezse susuz kalmış çiçeklere dönüyorum. Kuruyorum, yaşam gücüm kalmıyor.
- Anne babalar sanır ki her çocuk çalışırsa başarır. Ama gerçek öyle değildir. Bazen insan çalışsa da başaramaz.
- Aşk dünyadaki duyguların en güzelidir. Bu güzelim duygu neden bir anda duyguların en tehlikelisi olan öfkeye döndü?
- İnsan kendini hiç ölmeyecek zannediyor.
- İnsanın evi rahat ettiği, huzur bulduğu yerdir.
- Sizin hayatta hiç düştüğünüz, kendinizi çok berbat hissettiğiniz oldu mu?
- Ne güzellik ne asalet ne para, hiçbiri mutlu olmak için yetmiyormuş insana.
- Uzun lafın kısası kimseye yaranmaya çalışmıyorum.
- Kandırmaya çalıştığı başkaları değildi. Kendisiydi!
- Kendine güvenmeyi hiç aklına getirmemişsin sen.
- Aileler, bir genç okulda başarılı ise, başka bir sorun yok sanıyor.
- Konuşmak insanın zehrini alır.
- Bu hep böyledir. İnsanlar en büyük düşkünlüğü en çok kızdıkları insana gösterirler. Ah bu bilinçdışının bitmek tükenmek bilmez oyunları…
- Gülmek ne kadar yakışıyor yüzüne, yüz hatları işini iyi bilen bir heykeltıraş elinden çıkmış kadar güzel ve düzgün. Ama bu gülümsemeyi görmeden onun bu kadar güzel bir yüze sahip olduğunu fark edemedim.
- Her şey herkese anlatılmaz ki…
- İnsan umut ettiği sürece yaşar.
- Duygularımız bizim kontrolümüzde değildir. İrademizle onları durdurmayız.
- İnsan ne öğrenirse onu uygular. Çocukken size hep sert davrandılarsa, büyüyünce siz de çevrenize öyle davranırsınız.
- Annem ablam ve arkadaşlarım da hemen unutmayacaklar beni. Bunu bilmek ne güzel. Asıl ölüm galiba temelli unutulmak.
- Ünlü fizik kuramını unutma! “Vardan yok olmaz, olamaz.” Sadece başka bir boyuta geçeceğiz. Geldik, gördük ve gidiyoruz.
- Güneş gitti yine karanlıkta kaldım. Yıllardır alışkınım ben ışıksız yaşamaya. Ama güneşi bir kez görünce karanlığa dayanamıyor insan.
- Biz hüzünle arkadaş olduk. Benden hiç ayrılmıyor desem yeridir.
- İnsanların ruhsal durumları, fiziki görüntülerini ne kadar çok etkiliyor.
Gülseren Budayıcıoğlu Alıntıları
- İnsanların arasında yanlız kalmaktansa gerçek ve somut yanlızlık bana daha iyi geldi.
- Diğer canlılardan biz insanların en önemli farkı, öleceğini bilerek yaşamasıdır.
- Her şey herkese anlatılmaz ki…
- Ne güzellik, ne asalet, ne para; hiçbiri mutlu olmak için yetmiyormuş insana.
- Sence insanlar en çok neden intihar ederler?
- Biz hüzünle arkadaş olduk. Benden hiç ayrılmıyor desem yeridir.
- Dünyada parayla satın alınamayacak şeyler varmış.
- Kadınlar varolmaya devam ettikçe dünyamızdan sevgi hiç eksik olmayacak.
- Karşınıza öyle biri çıkacak ki, size sevmeyi öğretene kadar sizden vazgeçmeyecek.
- Buraya genellikle hastalar değil, asıl hastaların hasta ettikleri gelir.
- Karşınıza öyle biri çıkacak ki, size sevmeyi öğretene kadar sizden vazgeçmeyecek.
- Sevilmeyi sever insanlar. Böylece kendi seçtiklerine değil, onları seçme cesareti gösterene âşık olurlar.
- Aşk akut bir hastalıktır. Ani başlar ve çok gürültülü seyreder. Tansiyon yükselir, kalp hızlanır, nefes alışverişler sıklaşır, yanaklar pembeleşir, vücut ısınır. Böyle akut bir duruma insanoğlu bir ömür nasıl dayansın? Böyle bir heyecan yıllar boyu sürecek olsa, kalbimiz ne çok zarar görürdü bu durumdan. Yani uzun lafın kısası zamanla bu duruma beden ve ruh uyum sağlar ve âşık olunan kişi karşısında duyulan heyecanlar yavaş yavaş kaybolur. Ve aşk kronikleşir… Kronikleşince de aşk olmaktan çıkar sevgiye, güvene, huzura ve alışkanlığa dönüşür.
- Gerçekler işte bazen böyle çarpar adamı!
- İnsanın ruhsal durumu yüzüne nasıl da yansıyor. Bir kadın o gün çok güzelse, mutlaka seviliyordur. Sevilmenin ışıltısı yansır yüzüne.