Yazar Refik Halid Karay Kimdir? Eserleri, Kitapları, Sözleri, Hayatı, Ödülleri

Refik Halid Karay'ın Fotoğrafı

Yazar Refik Halid Karay
Doğum 1888, İstanbul
Ölüm 1965, İstanbul
Meslek Yazar

Refik Halid Karay kimdir, Refik Halid Karay’ın eserleri nelerdir, Refik Halid Karay kaç yaşındadır, Refik Halid Karay kaç yılında ve nerede doğmuştur, Refik Halid Karay kaç yılında ve nerede ölmüştür, Refik Halid Karay’ın hayat hikayesi ve Refik Halid Karay hakkında ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda bulabilirsiniz!



Refik Halid Karay Kimdir?

Refik Halit Karay 15 Mart 1888 tarihinde İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Bolu Mudurnu’dan daha iyi bir hayat için İstanbul’a göçen Karakayış ailesinden Maliye Baş veznedarı Mehmed Halit Bey’in oğludur. İstanbul’da doğmuş ve burada büyümüştür. Galatasaray Sultanisinde ve Hukuk Mektebi’nde okumuştur. Maline Nezaretinde ise memur olarak çalışmıştır.

2. Meşrutiyetin ilan edilmesinden sonra gazetecilik ile uğraşmaya başlamıştır. 1909 yılında Tercüman-ı Hakikat gazetesinde mütercimdik ve muhabirlik görevlerini yapmıştır. Bu dönemlerde Fecri ati topluluğuna katılmıştır ve “Kirpi” imzası ile birçok farklı mizah dergisi ve yazılar kaleme almaya başlamıştır.

Bu dönemde kaleme aldığı yazılar sebebi ile 1913 tarihinde öncelikle Sinop’a sürülmüştür. Daha sonrasında ise önce Çorum’a ardından Ankara’ya ve Bilecik’e gönderilmiştir. Sürgün sonrasında İstanbul’a döndüğünde Robert Koleji’nde Türkçe öğretmenliği yapmaya başlamıştır. Öğretmenlik görevinden sonra ise Posta – Telgraf Umum Müdürlüğü’ne atanmıştır. Tüm bu süre zarfı içerisinde Hürriyet ve İtilaf Fıkrasına üye olmuştur. Ardından ise Aydede adlı siyası mizah dergisini çıkartmaya başlamıştır.

İstiklal Savaşı karşıtı yazılar yazdığı için vatan hainliği ile suçlanmıştır. Yine bu dönemde Kurtuluş Savaşı sonrasında düşman iş birlikçisi olarak kabul edilen ve bu şekilde görülen, tamamı üst düzey makamlarda yer alan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına verilen isim olan “Yüzellilikler” listesine alınmıştır. Mustafa Kemal Atatürk’e yazdığı şiir ve mektuplar özellikle alındığı bu listeden affedilmesinde önemli bir rol oynamıştır. Tabi bu süre zarfında tam 16 sene boyunca sürgün hayatı yaşamıştır. 16 senenin ardından sürgün hayatı bitmiş ve yurda dönmüştür. 1938 yılında yurda döndükten 10 sene sonra yine Aydede adlı dergisini 1948 yılında yayınlamaya başlamıştır.

Türk Edebiyatındaki Yeri ve Önemi

Refik Halitilk olarak Türk Edebiyatında adını Anadolu’yu tanıtan eserleri ile tanınmaya başlamıştır. Kaleme aldığı bu eserler sayesinde ismini okuyuculara duyurmaya başlamıştır. Ancak tam anlamı ile ünlü bir yazar olmasını sağlayan en önemli unsur yergi ve mizah türünde ele aldığı yazılardır. Bu yazılar sayesinde büyük bir üne kavuşmuştur. Ancak bu yazılar onun sürgün hayatı yaşamasına da sebebiyet vermiştir. Eserleri gözlemlere dayalıdır. Aynı zamanda eserlerinde tasvirler, portreler ve benzetmeler kullanmıştır. Bu sayede son derece sade ve akıcı bir dil ile yirminci yüzyıl romancıları arasında seçin bir yere sahip olmayı başarmıştır. Eserlerinin sade ve akıcı olması okuyucunun da bu durumdan olumlu etkilenmesine son derece kapsamlı bir rol oynamıştır. İstanbul’u bütünü ile eserlerin de yansıtmıştır. Buna ek olarak yazar Türkçeyi kusursuz bir ustalık ile kullanmaktadır. Türk edebiyatına birbirinden farklı birçok eser kazandırmayı başarmıştır.

Yeni akımın tutunmasında önemli bir payı bulunmaktadır. Özellikle yazılarında konuşma dilini ustalıkla kullanması ile farkını okuyucularına hissettirmeyi başarmaktadır. Hikâye ve romanlarında son derece renkli bir görgü ve gözlem zenginliği ortaya çıkmaktadır. Romanlarında çoğunlukla aile üzerinde durmuştur ve aile ilişkilerinden söz etmiştir. Belirli bir teze bağlı kalmadan, son derece sağlam bir teknik ile çevre tasvirleri gerçekleştirmiştir ve eserlerinde kullandığı üslup ile okuyucuları kazanmayı başarmıştır. Aynı zamanda eserlerinde ağır fikirlere ve derin çözümlere de yer girmeden tezli saplantılardan uzak durarak, gerçekçi bir görüş benimsemiştir. Roman hikâye ve mizah türünde birbirinden farklı birçok eseri bulunmaktadır. Bunlardan bazıları İstanbul’un bir yüzü, Ay Peşinde, Yedizin Kızı, Çete, Memleket Hikâyeleri, İlk Adım, Makyajlı Kadın, Tanrıya Şikâyet, Dört Yapraklı Yonca şekilde sıralanabilir.

Vefatı

Sürgün yıllarının ardından memlekete geldikten sonra mizah dergisi çıkartmaya devam etmiştir. 18 Temmuz 1965 tarihinde ise İstanbul’da vefat etmiştir.


Refik Halid Karay’ın Eserleri

Romanlar

Hikâyeler

Mizah

Günlük

  • Bir İçim Su
  • Bir Avuç Saçma
  • İlk Adım
  • Üç Nesil Üç Hayat
  • Makyajlı Kadın
  • Tanrı’ya Şikâyet

Anı

  • Minelbab İlelmihrab
  • Bir Ömür Boyunca

Refik Halit Karay Sözleri

  • Küçük hesapların yer aldığı aşk küçük bir aşktır.
  • Yazgımız, sanıldığından fazla, yüzlerimizden okunur.
  • Şam’da azılı bir Arapçılık şımarıklığı hüküm sürüyor.
  • Her günü birbirine benzeyen hayatın ne kıymeti var?
  • Bir çiçekle bahar olmaz, derler. Aşk baharı tek çiçekle olur…
  • Kadın eliyle açılan gönül yarasını yine bir kadın eli sarar.
  • İnsan başkalarını aldatma idmanını önce kendinde yapar.
  • Bir çiçekle bahar olmaz, derler. Aşk baharı tek çiçekle olur…
  • Rüya nedir? Kafamızın, ölmediğini anlatan nefes alış değil mi?
  • Taç koyacağız derler, külahını kaparlar; dost görünürler, ciğerini yakarlar.
  • …İçinden “Ne tuhaf, diyor, insanın yüreği de meğerse dişleri gibi kamaşırmış!”
  • Hayvanları aldatmak niçin güçtür? Bizim en aldatıcı vasıtamızdan, sözden anlamadıkları için!
  • Parasız kalmanın dehşetini duymamış adamlar, harp ateşini tatmamış askerlere benzerler.
  • Konuşabilmek için lazım gelen zekâya sahip olmamak veya sükût etmek lazım geldiğini anlayacak idrakte bulunmamak ne büyük bir sefalettir.
  • Konuşabilmek için lazım gelen zekâya sahip olmamak veya sükût etmek lazım geldiğini anlayacak idrakte bulunmamak ne büyük bir sefalettir.
  • Başkalarını aldatmaya alıştığımız için bazı defa kendimizi başkası yerine koyar, kafamızın sesiyle konuşarak kendimizi de aldatmaya çalışırız.
  • Sen sadece sevilmeyi seviyorsun. Tek taraflı aşk, tek kürekli kayık gibidir; bulunduğun yerde dönüp durursun, engine açılamazsın.
  • Konuşabilmesinin lazım geldiği zekâya sahip olmayışı yâda sükût etmesi lazım geldiğini bile anlayacak düşüncede bulunmaması ne büyük bir sefalettir.
  • Cennette zevki kanıksamanız, cehennemde ezayı benimsemeniz mümkündür; en hoş geçireceğiniz devir, zannederim araftır. Ben şimdi oradayım.
  • Bu kadınlar sevdiler veya sevdiklerini zannettiler mi çok defa merhametli oluşlarından dolayı, yufka yürekliliklerinin belasını uğrarlardı.
  • Yalnızken kendini dinleyiş kadar yorucu ne vardır? Yalnızlığı sevenlerin kafa anlamında en fazla yorulan insanlar olduğudur.
  • Yaşamaktan, daima ihtiyaçlar içinde çırpınmaktan her zaman mağlubiyete mahkûm bulunmaktan bir intikam hissi duymuyor muydu?
  • İnsan başkasından ziyade kendini aldatmaya uğraşan bir mahlûktur; herkesten önce nefsine karşı yalan söylemekle vaktini geçirir.
  • Kadın var kardan soğuk, kadın var kordan sıcak. Kadının muhabbette ortası yoktur. Severse baldan tatlıdır, sevmezse zakkumdan acı!

Refik Halit Karay Alıntıları

    Gurbet Hikayeleri Yeraltında Dünya Var

  • Sönük petrol ışığının altında katran gibi görünen ve sıcaklığı duyulan bir kan tabakası.
  • Gözleri eski şekerlenmiş şuruplar kadar donuk, fersiz, katı, suyu çekilmiş.
  • Memleket Hikâyeleri

  • Yüzünün gül destesi gibi ne de elvan elvan renkleri vardı.
  • O zaman düşündü ki insanlar yalnız kendi saadetlerini iyice duymak için yalnız başkalarının felaketlerini arar.
  • İnsanlık Halleri Huy Arabeskleri

  • Balık baştan, bazı insan da saçtan kokar.
  • Çalışma ruh hamurunun yoğurulduğu bir teknedir.
  • Çalışmak en iyi kalp hekimidir.
  • Uzun ömür bir perhiz işi değil, bir tabiat oyunudur.
  • İstanbul’un Bir Yüzü

  • Hiç veya her şey, gözyaşı ve şebnem, yeis veya sevinç!
  • İnsan kendisini hüzne, uyuşukluğa bir kere kaptırdı mı bir daha kurtaramaz, ille bizim yaşımızda…

Yorum yapın