Yazar Kemal Tahir Kimdir? Eserleri, Kitapları, Sözleri, Hayatı, Ödülleri

Kemal Tahir'in Fotoğrafı

Yazar Kemal Tahir
Doğum 1910, İstanbul
Ölüm 1973, İstanbul
Meslek Yazar

Kemal Tahir kimdir, Kemal Tahir’in eserleri nelerdir, Kemal Tahir kaç yaşındadır, Kemal Tahir kaç yılında ve nerede doğmuştur, Kemal Tahir kaç yılında ve nerede ölmüştür, Kemal Tahir’in hayat hikayesi ve Kemal Tahir hakkında ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda bulabilirsiniz!



Kemal Tahir Kimdir?

Asıl adı İsmail Kemalettin Demir’dir. Babası, II. Abdülhamit’in yardımcılarından Yüzbaşı Tahir Bey; Annesi, Osmanlı sarayında Abdülhamit’in kızı Naile Sultan’ın hizmetinde olan Nuriye Hanım’dır. (Mahkeme adı “Hubser” idi). Ailenin ilk çocuğu Kemal’di.

Babasının görevleri nedeniyle ilköğrenimine imparatorluğun farklı yerlerinde devam etti. Ailesi 1923 yılında İstanbul’a yerleştikten sonra eğitimine Mekteb-i Sultani’de devam etti. 1926’da annesi tüberkülozdan öldükten ve babasının ikinci evliliğinden sonra 10. sınıfta eğitimini bıraktı. Önce İstanbul’da avukat kâtibi, ardından Zonguldak’taki kömür işletmelerinde antrepo memuru olarak çalıştı.

İstanbul’un tanınmış gazetecilerinden biri olan Kemal Tahir, ilk evliliğini 1937 yılında İzmir’de öğretmen olan Fatma İrfan Akersin ile yaptı. Bu evlilik Kemal Tahir’in 1938’de hapse girmesiyle uzun sürmedi ve 1940’ta boşanmayla sonuçlandı.

Yazarın “Namuscular”, “Karılar Koğuşu”, “Hür Şehrin İnsanları”, “Dam Ağası”, “Bir Mülkiyet Kalesi” romanları ölümünden sonra yayımlandı.

Kemal Tahir kitaplarının yayının devam etmesi için ölümünden sonra eşi tarafından “Kemal Tahir Vakfı” kuruldu. Kadıköy’deki hayatının son yıllarını geçirdiği ev, müze hâline getirilerek ziyarete açıldı.

Yazarın kitapları, Halit Refiğ, Metin Erksan, Atıf Yılmaz gibi yönetmenler tarafından sinemaya aktarıldı.


Kemal Tahir’in Eserleri

Hikayeler

  • Göl İnsanları
  • Zehra’nın Defteri

Romanlar

Esir Şehir Serisi

1. Esir Şehrin İnsanları

2. Esir Şehrin Mahpusu

3. Yol Ayrımı


Kemal Tahir Sözleri

  • Andımızı bir daha tekrarlayalım: Ete, paraya, üne bağlı, çarpık ihtirasları tanımadan, kalplerimiz, gözlerimiz, sözlerimiz bulutsuz. Yurdu nasıl seviyorsak öyle sevişeceğiz.
  • Büyük sanatçı, birikmiş milli güçleri gün yüzüne getiren sanatçıdır.
  • İnsanların kendilerine itimatları olmalı. Bu fena değildir. Fakat bu itimat ne kadar fazla olursa o kadar tehlikelidir. Para gibi.
  • Biz gerçek emperyalizmle er geç hesaplaşmak zorundayız… Bunu gerçekten yapmadıkça, Batıya hizmet teklif etmekle, belayı başımızdan def edemeyiz.
  • Atom gücü, süper devletleri, dünyanın efendisi yapacak yerde, kendi icat ettikleri zincirlerle kendi kollarını bağlayan avanak maymunlara çevirmiştir.
  • Aslanın ölüsüne karşı söylenenler, dirisine karşı söylenemeyenlerdir.
  • Bütün tutkular aslında güçsüzlüktür.
  • Görmek bile nispidir. Kaşınan yeri parmak, gözden iyi görür.
  • Sen bu -Allah- sözünü beline silah etmeye çabalamaktasın, ama bu silah bize hiç sökmez.
  • Eğer beni bu iddia ile yargılayanlar o dönem gelip kitaplığımı inceleseler idi, kitaplarımın çoğunun Turancılık üzerine olduğunu görürlerdi.
  • Harp okulu olayında asker içinde komünizmi yaymak iddiası ile yargılanıp ve mahkûm olmasının ardından ettiği söz.
  • Bizim memleket ıstıraba katlanmasını iyi beceriyor da ona karşı gelmesini bilmiyor.
  • Bir yerde okumuştum. İnsanlar acıya sevinçten daha fazla dayanıyorlar.
  • Dünya ölümlüdür. Neye çabalasan ölüme çabalarsın!
  • Dünya kurulduğundan beri kılıç mı daha kanlı kalem mi ayırt edilebilmiş değildir. Bence kılıç yarası bir kalem yarası bin…
  • Çünkü birini öldürmeye karar vermek, bir anlamda kendini öldürmeye de karar vermektir.
  • Gözleri kapanırken: “Uykunun da bir çeşit kurtuluş sayıldığı zamanlara lanet olsun!” dedi. Kemikleri kırılmış gibi sızlıyordu.
  • Umut doğup yeni umutlar doğurarak durmadan artarken bize umutsuzluk nereden geliyor?
  • “Alçak insanlar yükseldikçe alçaklıkları da o ölçüde artıyor!” diye düşündü.
  • Hay Allah senden razı olsun Mustafa Kemal Paşa!
  • Kadın her zaman, aklıyla, namusuyla, merhametiyle, cesaretiyle güzeldir. Boya ile ipekle, hele etiyle cilvesiyle değil.
  • Her ölen insan, yaşayanların bir parçasını da beraber öldürmüş olur.
  • İnsan, bir kere tek başına kalmaya görsün! Nerde olsa tek başınadır. Meydan savaşında bile.

Kemal Tahir Alıntıları

    Devlet Ana

  • Bir devletin gideri gelirini aştı mı, rezilliği, Hızır peygamber gelse önleyemezmiş. Rüşvetin, soygunun, töresizliğin, utanmazlığın kaynağı budur.
  • Her şeyin zamanı ve gök altında olan her işin vakti vardır. Doğmanın vakti, ölmenin vakti, aramanın, bulmanın, yitirmenin vakti vardır. Allah yükleyecek, biz taşıyacağız!
  • Ekmek eskiden aslanın ağzındaymış, şimdilerde işkembesine inmiştir.
  • Dünyayı büsbütün boşlayıp ahrete yönelmedikleri gibi, kendilerini toptan dünyaya verip cennetten de vazgeçmiyorlardı.
  • Kurt Kanunu

  • Dünyada sormaktan başka ödevi var mıdır insanoğlunun? Hayır, yoktur. Çünkü bulmaktan başka ödevi yoktur. Bulamadığımızdan sorarız.
  • Kaç yaşına girersek girelim, hiçbirimiz çocukluğu atamıyoruz üstümüzden.
  • Mademki daha ölmedik, çabalayacağız.
  • Bir yerde okumuştum, “Gerçek kahraman, olağanüstüne çıkan değil, olağanda kalabilme gücünü koruyandır.”
  • Esir Şehrin İnsanları

  • Evet, biz yirmi altı yıldan beri, “Düzeldi, düzelecek” sayıklamasındayız!
  • Şimdilerde kimin oğlu olursa adını Kemal koyuyor. Hürriyetin ilanında da Kemal’den geçilmiyordu. O zamanın Kemalleri Namık Kemal’diler, şimdikinin Kemalleri Mustafa Kemal…
  • İnsanların aptallıklarına da sınır yok!
  • İnsanoğlu ne zaman avanaklığa vurur? İşine gelmediği zaman.
  • Kitap okunmazsa geceler geçmez.
  • Bilmez değilsiniz ya, biz İttihatçılar biraz tutkun oluruz.
  • Yorgun Savaşı

  • Amansız bir çağa yetişmişiz. Çileler bir türlü dolmak bilmiyor.
  • Dünyada hiçbir başka şey, bu yorgana sarılış kadar bir insanın kendi yalnızlığına sığınışını bu kesinlikle anlatamazdı.
  • İnsanın en güçlü yönü alışması. En güçsüz yönü de bu.
  • Evet, bu dünyada her şey, sanki çok korkunç birer suç işliyorlarmış gibi, birbirlerinden gizleyerek baharı tutmaya, bahara kadar ufalanıp dağılmamaya çabalıyordu.
  • En büyük silahımız olan düşünme gücünün asıl işi, gerçeği bulmak, anlamak, değiştirmektir.
  • Ne demiş Köroğlu’nun babası? “Biz kör olduksa, dünyanın da bakılacak suratı kalmadı ya!”
  • Yol Ayrımı

  • Aslında halklarına baskı yapan idareler, isteseler bile halkçı olamamış pis idarelerdir. Halkçı olamamak soygunculuktan, bir de yeteneksizlikten gelir.
  • Meğer ne kadar kolay yanılıyormuş insan, en yakınlarında bile.
  • Bir memlekette insanlar namuslu olduklarıyla ayrıca övülüyorlarsa, o memleketin hali dumandır.
  • Akıllı kadınlar yorucu olur.
  • Pencerenin esintisi yüzünü alev gibi yalayıp geçince, yaz gecesinin ağır sıcağını, arkasından gürültüsüz sokulmuş birinin varlığı gibi duydu.

Yorum yapın