Yazar Hasan Ali Toptaş Kimdir? Eserleri, Kitapları, Sözleri, Hayatı, Ödülleri

Hasan Ali Toptaş'ın Fotoğrafı

Yazar Hasan Ali Toptaş
Doğum 1958, Baklan – Denizli
Meslek Yazar

Hasan Ali Toptaş kimdir, Hasan Ali Toptaş’ın eserleri nelerdir, Hasan Ali Toptaş kaç yaşındadır, Hasan Ali Toptaş kaç yılında ve nerede doğmuştur, Hasan Ali Toptaş’ın hayat hikayesi ve Hasan Ali Toptaş hakkında ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda bulabilirsiniz!



Hasan Ali Toptaş Kimdir?

Post-modern edebiyatın en iyi temsilcilerinden biri olan Hasan Ali Toptaş, dile hâkimiyetiyle eşsiz bir şölen sunuyor.

1958 yılında Denizli’nin Çal ilçesinde dünyaya gözlerini açar. Küçük bir Anadolu kasabasında sakin bir çocukluk geçirir.

Harflerden kendine özel bir dünya yaratır. Hasan Ali Toptaş, köşesinde sessizce romanlar yazar.

Kitaplarını İsviçre’den Güney Kore’ye kadar birçok ülkede yayınlanır. Ve Doğu’nun Kafkasları olarak adlandırılır.

Hasan Ali Toptaş, çeşitli dergilerde yayınlanan öykülerini ilk öykü kitabı Bir Gülüşün Kimliği’nde topladı. 1990 yılında ikinci öykü kitabı Yoklar Fısıltılar yayımlandı. 1992 yılında Çankaya Belediyesi’nin düzenlediği yarışmada birinci olmuştur. Onu birinciliğe getiren eseri Ölü Zaman Gezginleri’dir. Sonsuzluk Noktası adlı romanı Kültür Bakanlığı tarafından yayımlandı. Bu roman onun sanat hayatının kırılma noktasını oluşturmaktadır.

Hiç şüphesiz Türk Edebiyatının en iyi yazarlarından biridir. Sürrealist düzeyde Toptaş, yazdığı her eserde hayattan kopuk betimlemeler ve hayali öğelerle sözlerle bir konser veriyor. Hasan Ali Toptaş, Kafkaesk eserleriyle Türk Edebiyatında Oğuz Atay, Yusuf Atılgan ve Bilge Karasu’yu kendisine yakın görmektedir. Dünya edebiyatında Kafka ve Kundera’nın roman görüşlerine yakındır.

Dile çok önem verir. Dili aracın ötesinde görür. Eserlerinde kelime duruşlarına ve birbirine kattığı renklere büyük önem vermiştir. Bu sebeple eserlerini büyük bir titizlikle kaleme almıştır. Yazar, eserlerinde çok olan şeyleri az sözle anlatmak istemiştir. Sözcüklerin, cümlelerin ve paragrafların birbirleriyle renk uyumuna büyük önem vermiştir.

Hasan Ali Toptaş, roman ve hikâyelerini şiir diliyle kaleme almıştır. Onun için varoluş kelimelere indirgenmiştir.


Hasan Ali Toptaş’ın Eserleri

Romanlar

Hikayeler

  • Bir Gülüşün Kimliği
  • Yoklar Fısıltısı
  • Ölü Zaman Gezginleri
  • Geçmiş Şimdi Gelecek
  • Çocuk romanı
  • Ben Bir Gürgen Dalıyım
  • Şiirsel metin
  • Yalnızlıklar
  • Deneme
  • Harfler ve Notalar
  • Başlarken Yalnızsın Bitirdiğinde Daha da Yalnız

Hasan Ali Toptaş’ın Ödülleri

  • Kültür Bakanlığı Roman Ödülü (Mansiyon) (Sonsuzluğa Nokta)
  • Çankaya Belediyesi Öykü Ödülü (Ölü Zaman Gezginleri)
  • Yunus Nadi Roman Ödülü (Gölgesizler)
  • Cevdet Kudret Edebiyat Ödülü (Bin Hüzünlü Haz)
  • Orhan Kemal Roman Ödülü (Uykuların Doğusu)
  • 2Sedat Simavi Edebiyat Ödülü (Heba) – Hakkındaki taciz suçlamaları nedeniyle iptal edildi.
  • Türkiye Yazarlar Birliği Roman Ödülü (Kuşlar Yasına Gider)

Hasan Ali Toptaş Sözleri

  • Bir şey demedi, içinde bulunduğu çaresizliğin içinden kıpkırmızı gözlerle baktı sadece.
  • Sanki söylediklerini yüzlerce yıl uzakta yasayan bazı insanlara da ulaştırmak istercesine, bağıra çağıra konuşuyorlardı.
  • Yüzü virgüllerle dolu upuzun bir cümle gibi hissettim.
  • Rengârenk gürültülerle dolup taşan alacakaranlık bedestenler biraz görünür.
  • Morun tonlarından sıyrılıp lacivert karanlıklara doğru akan dağlar.
  • Kelimelerden oluşmuş yorgun bir cümle edasıyla bu gözler arada bir kendiliğinden, rüzgâr yemiş bir çift ela göl gibi ışıl ışıl dalgalanırdı.
  • Daha şimdiden sessizliğinde dağların ardındaki bozkırın derinliğini taşıyan, ay yüzlü bir kız vardır o sırada…
  • Saatlerce baksam ona, kim olduğunu bilmeden, günler, aylar, yıllar süren saatlerce baksam ve o da beni bilmese.
  • Keşke insanlar dünyayı sevmeyi öğrense, yaşadıkları topraklarda birer misafir olduklarını anlayıncaya ve çocuklarına daha yeşil bir gelecek hazırlamanın bilincine erişinceye kadar, ne yazık ki bu katliam böylece sürüp gidecek!
  • Rüzgâr denen şey yalnızca rüzgâr değildi… Okumasını bilmek gerekirdi onu. Bunu bilenler, rüzgârın içinde hayata dair hemen hemen her şeyi bulabilirlerdi.
  • Daha yüksekte de, insanda çaresizlik ve yalnızlık hissi uyandıran yıldızlar vardı; irili ufaklı, uzak uzak yıldızlar.

Hasan Ali Toptaş Alıntıları

    Beni Kör Kuyularda

  • Nefret edemeyenin sevgisi de yalandır.
  • Sen diyorsun ki, kötüler gelip bize kötülük edinceye kadar iyidirler, başımızın üstünde yerleri vardır.
  • Ağlamak ki zekâtıdır, tüm anlatamadıklarımızın. Birden ağlamaya başladı. Ağlayınca da gözlerinden yaş yerine, yaş büyüklüğünde taşlar döküldü, ıslak ıslak ortalığa saçıldılar.
  • Anlıyorum,” dedi, nice sonra Halil. “Sen diyorsun ki, kötüler gelip bize kötülük edinceye kadar iyidirler, başımızın üstünde yerleri vardır.
  • Gölgesizler

  • Bir bildiğin varsa şimdi söyle derim ben. Çünkü sabaha geç kalabilirsin. Şunu da unutma ki, yeryüzünde gecikmişliğin ilacı yoktur.
  • Kim bilir nelerin yorgunu bunlar, diye geçirdim içimden, kim bilir kimlerin yorgunu…
  • Bu öpmelerle yaşıyordu bir anlamda, açlığını ve susuzluğunu bu öpmelerle gideriyordu.
  • Koşarsın koşarsın da varamazsın hani; içindeki umut, varamadığın kadar büyür.
  • Herkesin, asla göremeyeceği halde görmek istediği kayıp bir yüzü vardır.
  • Düşünce insanın içine düşünce, yolun yarısı tamam. Yani varılır bir yere, önceki noktada değilsindir artık ve dönemezsin. Dönsen de eksik.
  • Sıkıntılı bir yürekle, gırtlağına dek karanlığa batan yeryüzüne bakıyordum.
  • Yorgundu bir de, bir şeyi hiç çaba göstermeden beklemeye mahkûm edilmişçesine…
  • Yere göğe sığmayan kederinin içindeydi aslında, içindeki öfkeyle, yıkılmışlığının ortasındaydı.
  • Bu öpmelerle yaşıyordu bir anlamda, açlığını ve susuzluğunu bu öpmelerle gideriyordu.
  • Heba

  • Bilirsin, zihnimizde karanlık bir ezber odası vardır ve şartlar oluştuğunda orada uyuyan ezberler dilimizden yahut hareketlerimizden dökülür de biz hiç hissetmeyiz onların böyle dökülüverdiğini…
  • Bir insanın, kendisine zulmedene gülümsemeye mecbur bırakılmasından daha beter bir zulüm olamazdı yeryüzünde.
  • İnsan bir kez lafa başladı da birazcık yol aldı mı, kendi sesiyle kendisini şımartıyor galiba. Şımarmak da, biliyorsunuz, çocukluğumuzdaki ruha misafirliğe gitmektir.
  • Atacağımız bir sonraki adım değil, o anda ayağa fırlamış olmamız ayakta tutuyordu bizi.
  • Bir insanın, kendisine zulmedene gülümsemeye mecbur bırakılmasından daha beter bir zulüm olamazdı yeryüzünde.
  • Sen çok değişmişsin, dedi Kenan, hiç eskisi gibi değilsin. Bende gördüğün değişikliğin birazı sendeki değişikliktir, diye karşılık verdi Ziya.
  • Kuşlar Yasına Gelir

  • Kendini anlatmak için hayat bazen beklediğimizden hızlı davranıyor diyecektim ama vazgeçtim, o sırada bu cümle, fazlasıyla anlam yüklediğimiz boş sözlerden biriymiş gibi geldi bana.
  • Hırs atına binenler, çoğu kez ne vakit düştüklerini anlayamazlar.
  • Elini kaldırıp havada birkaç kere sallayarak uzakları gösterdi. O istikamette dünyanın yarısı, biraz daha gidilirse tamamı vardı.
  • Zaten o yıllarda burnumuzun ucunda gezinen bir mazot kokusuydu babam, kulağımızda çınlayan uzak bir motor sesiydi ve gitti mi gelmek bilmezdi bir türlü…
  • Ona, kendini anlatmak için hayat bazen beklediğimizden hızlı davranıyor diyecektim ama vazgeçtim.

Yorum yapın