Yazar Halide Nusret Zorlutuna Kimdir? Eserleri, Kitapları, Sözleri, Hayatı, Ödülleri

Halide Nusret Zorlutuna'nın Fotoğrafı

Yazar Halide Nusret Zorlutuna
Doğum 1901, İstanbul
Ölüm 1984, İstanbul
Meslek Öğretmen ve yazar

Halide Nusret Zorlutuna kimdir, Halide Nusret Zorlutuna’nın eserleri nelerdir, Halide Nusret Zorlutuna kaç yaşındadır, Halide Nusret Zorlutuna kaç yılında ve nerede doğmuştur, Halide Nusret Zorlutuna kaç yılında ve nerede ölmüştür, Halide Nusret Zorlutuna’nın hayat hikayesi ve Halide Nusret Zorlutuna hakkında ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda bulabilirsiniz!



Halide Nusret Zorlutuna Kimdir?

1901 yılında İstanbul’da doğdu. Babası Erzurumlu Zorluoğulları ailesinden gazeteci Mehmet Selim, annesi Ayşe Nazlı Hanım’dır. Gazeteci Süleyman Tevfik Özzorluoğlu amcasıdır. Halide Nusret’in babası Avnullah Kazimi Bey, 1908’de “Fedekeran-i Millet Cemiyeti” adında bir siyasi parti kurup muhalefete başladığından, İttihat ve Terakki yönetimi tarafından yıllarca sürgün ve hapiste yaşamaya zorlandı; Bu nedenle Halide Nusret, babasını çocukluğunda çok az gördü. Annesi, dedesi ve amcası ile yaşıyordu. İlk eğitimini de annesinden almıştır.

Avnullah Bey bir süre siyasetten çekilmeyi kabul edip Kerkük’e vali olarak atanınca ailesi Kerkük’e gider. Halide Nusret, bu dönemde özel hocalardan ders alarak Arapça ve İran dillerindeki bilgisini geliştirmiştir. Kardeşi İsmet, Bağdat’ta birkaç ay misafir oldukları sırada dünyaya gelir. Kerkük’teki çocukluk yıllarını Bir Devrin Romanı adlı hatıratında anlatmıştır.

Aile I. Dünya Savaşı sırasında İstanbul’a döndükten sonra Halide Hanım, Erenköy Kız Lisesi’ne devam eder. Bu okulda orta öğrenimini yaparken babasını kaybetti. 1917 yılında babasının ölümü üzerine yazdığı “Ağlayan Kahkaha” başlıklı makalesinin Talebe Defter adlı derginin yarışmasında birincilik ödülü almasıyla edebiyat dünyasına adım atar.

Lise eğitimini tamamladıktan sonra bir süre İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okur. Ekonomik koşullar nedeniyle çalışmak zorunda kalınca Darülmuallimat sınavlarına girerek öğretmen olmaya hak kazanır. Öğretmenlik mesleğini çok sevdi ve öğretmen olmak için yaratıldığına olan inancını her zaman dile getirir. 1919 yılında İstanbul’da Özel Aşiyan Lisesi’nde öğretmenliğe başlar. Daha sonra Posta-Telegraf Kalem-i Mahsusu’nda kısa bir süre çalışır. 1921’de İngilizce ve edebiyat dersleri verirken İstanbul Darülfünun Tarih Bölümü’ne özel İngilizce öğrenerek devam eder.

Ölümü

Halide Nusret Zorlutuna 10 Haziran 1984’te İstanbul’da öldü. Cebeci Mezarlığı’na defnedilir. Ayrıca Özel Arşivi Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı’ndadır.


Halide Nusret Zorlutuna’nın Eserleri

Romanlar

  • Küller
  • Sisli Geceler
  • Gül’ün Babası Kim
  • Aşk ve Zafer
  • Aydınlık Kapı
  • Büyükanne
  • Beyaz Selvi

Hikâye – Hatıra


Halide Nusret Zorlutuna Sözleri

  • Birbirimize karşılıklı inanıyor ve güveniyorduk.
  • Bazen bir insanı mesut edebilmek için ne kadar az bir şey yetiyor!
  • Hâlbuki sıhhat, güzellik, şöhret, servet gibi Allah’ın en büyük nimetlerine sahip oldukları hâlde “saadet”i tatmamış nice bedbahtlar da vardır!
  • Ve şiiri sevdiği kadar beni seviyor, şiire inandığı kadar bana inanıyordu.
  • Manen kaybettiklerimi hafızamın en sisli köşelerine sıkı sıkı hapsediyorum. Fakat bir bahar çiçeği kadar taze ve bir ışık parçası kadar güzel ve temiz olarak toprağa verdiklerim.
  • Dünyada en çok sevdiği ve tek dayanabileceği insanın ölmüş olmasını, onun tarafından ihmal edilmiş olmaya tercih ediyordu!
  • Kara toprağı ona mensup olanlara bağışlayıp, beyaz bir bulutun omzundan gitmek.
  • Yok, bu şehri içre senin vakfettiğin dilber, Nedim, Bir peri suret görünmüş bir hayal olmuş sana!
  • İnsanın hiç şüphe yok ki konuşması insanlığının yarısından ziyadesidir.
  • Huzursuzum, bedbahtım, yalnızım, yapayalnız…
  • Eğer, rastladığınız bir tabutun içinde bir öğretmen varsa, onun birkaç adım olsun, arkasından gitmekten çekinmeyiniz.
  • Kendimi toprağından koparılmış, yeni ekildiği toprağında da tutmamış bir zavallı fidana benzetiyordum.
  • Her türlü menfaatin üstünde bir “aşk “la bir maksada bağlanmanın ne demek olduğunu bilmiyorlardı.
  • -Yahut da kim bilir belki bütün hayallerden daha güzel bir gerçek!
  • Babacığımın gençliği Vatan Millet uğruna zindanlarda çürüdüğü için memuriyet yılları pek az idi.” Bu ülkede yıllar geçse de bazı şeyler hiç değişmiyor.
  • Hâlbuki sıhhat, güzellik, şöhret, sevgi gibi Allah’ın en büyük nimetlerine sahip oldukları halde “saadeti tatmamış nice bedbahtlar da vardır.
  • Cenazeye çelenk göndermek yerine, çelenk parası ile yoksul çocuklara yardımda bulunmak, bu dünya için de, öbür dünya için de daha yararlı, daha hayırlıdır.
  • Bazen bir insanı mesut edebilmek için ne kadar az bir şey yetiyor!
  • Onlar güneşin öz çocuklarıdır. Gözleri ve gönülleri güneş doludur. Kanları yazlar kadar sıcak, ruhları bahar kadar aydınlıktır.
  • Onu aşkla, ihtirasla, minnetle, şükranla ve musiki ile sararak, sonsuz bir saadet sarhoşluğu içinde yaşatacaktı. “İhtiyar arz, kendi göğsünde bu kadar mesut bir çifti ilk defa görmüş olacak” diye düşünüyordu.
  • Bir yaşından yirmi yaşına kadar her çocuk, bence zevkle okunmaya değer meraklı bir kitap.

Halide Nusret Zorlutuna Alıntıları

    Benim Küçük Dostlarım

  • Saklamayın, suçu saklamak, inkâr etmek; onu işlemekten daha ayıptır.
  • Yeniden kızmaya başlıyorum. Bu yumurcaklar benim tahammülümle oynuyorlardı.
  • Bir bayram günüydü, küçük dostlarımın bir kısmı toplanıp ziyaretime gelmişti. Ne güzel bayramdı, Katmer gül gibi!
  • Yerlerde, göklerde, her şeyde gurbet…
  • Ben yenilmiştim. Bu acı gerçeği kabul ediyordum.
  • Evlâtlarını arayıp sormayan bir baba sevilir mi?
  • Bütün kötülükler aftan doğar.
  • Onu asla, asla affetmiyorum; edemiyorum. Çünkü içimde birçok şey yıktı; inanıp güvendiğim birçok şey.
  • O ne ince bir kadın zekâsıydı Yarabbi… Ve ne güzellikti! Çoğu kez çok güzel kadınlar, çok zeki olmazlar; ama bu iki nimet de kendisine bol bol verilmişti.
  • Aşk ve Zafer

  • Dünyada vatan aşkından daha büyük bir aşk tasavvur edebilir misiniz dayı?
  • Büyük bir ressamın zengin muhayyilesinden doğmuş bir tablo kadar güzel.
  • -Azizim Nabi Bey, bu dünyada maalesef hak yok, sadece kuvvet var! -Tamam! Şu hâlde biz de hakkımızı kurtarmak için kuvvetli olmaya mecburuz.
  • Bir Devrin Romanı

  • Ben ömrümün “Nisan ayı”nı orada geçirdim. Şimdi bana Kerkük, Ahmet Haşim’in O Belde’si gibi muhayyel bir diyar görünür âdeta…
  • Fakat zaman; hangi ateşi küllemez ki?
  • Beyaz Selvi

  • Kapı, feci yalnızlığımın üstüne bir tabut kapağı gibi kapandı.
  • Çarpmamış bir kalbin, çarpa çarpa parçalanan bir yüreği duymasına imkân var mı?
  • Herkese benzemek, herkesin yapmak isteyeceği ve yapabileceği şeyleri yapmak kolay, rahat, fakat çirkin bir şeydir.
  • Aydınlık Kapı

  • Gamla kıymettar ömrün geldi geçti mevsimi!
  • Küller

  • İçime damla damla “ölüm” çöküyor. Bu soluk mavi gökte, bu gümüş afaklarda207, bu ıslak toprakta hep ölüm… Hep ölümün sonbahara ve sonbaharın ölüme benzeyen o gizli, o acı yeisim var!
  • Büyükanne

  • Türk kadını haklarını gönlünün ve kolunun kuvvetiyle ak alnının teriyle kazandı.
  • Sisli Geceler

  • Seven, sevmiş olan kadın, affedebilir, fakat asla unutmaz!

Yorum yapın