Yazar Gustave Flaubert Kimdir? Eserleri, Kitapları, Sözleri, Hayatı, Ödülleri

Gustave Flaubert'in Fotoğrafı

Yazar Gustave Flaubert
Doğum 1821, Rouen – Fransa
Ölüm 1880, Rouen – Fransa
Meslek Roman ve oyun yazarı

Gustave Flaubert kimdir, Gustave Flaubert’in eserleri nelerdir, Gustave Flaubert kaç yaşındadır, Gustave Flaubert kaç yılında ve nerede doğmuştur, Gustave Flaubert kaç yılında ve nerede ölmüştür, Gustave Flaubert’in hayat hikayesi ve Gustave Flaubert hakkında ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda bulabilirsiniz!



Gustave Flaubert Kimdir?

Bir doktorun kızı ve dini bağlılığı olan bir aristokrat olan annesi Justine-Caroline Fleuriot’un ortanca çocuğu ve Hotel-Dieu’nun baş cerrahı olan orta sınıf babası Achille-Cleophas’tı. Rouen’de mutlu bir çocukluk geçirdi.

1832-1840 yılları arasında Rouen Koleji’nde okudu. Edebi çıkışlarını okul gazetesinde ve Le Colibri (“Sinek Kuşu”) adlı küçük bir dergide yaptı. 1834’te arkadaşı Ernest Chevalier ile birlikte Art et Progres (Sanat ve İlerleme) adlı bir dergi çıkarmaya başladı. 15 yaşındayken Trouville sahilinde tanıştığı, kendisinden on yaş büyük evli bir kadın olan Elisa Schlesinger’a âşık oldu. Bu aşk hayatında çok önemli etkiler ve izler bırakmıştır. Elisa Schlesinger, daha sonra “Duygusal Eğitim” adı altında yazacağı eserde Marie Arnoux karakterinin ana kaynağı olmuştur. Öğrencilik yıllarında sürekli yazdı. 1840 yılında yazmaya başladığı “Bir Delinin Hatıraları” (1838), “Smarh” (1839) ve “Kasım” lise döneminin ürünleridir.

1841’de Paris’e giderek Hukuk Fakültesi’ne girdi. Hukuk okurken aynı zamanda yazmakla da meşguldü. 1844 yılında ilk epileptik krizini geçirdiğinde hukuk eğitimini bırakıp dinlenmeye ihtiyacı olduğu için eve döndü. Hastalığı nedeniyle zamanının çoğunu evde geçirmek zorunda kaldı.

1846’da babasını ve hemen ardından kız kardeşini kaybetti. Ölen kardeşinin küçük bebeğine o baktı. Babasından kalan büyük bir miras sayesinde tüm zamanını yazarak geçirmeye karar verdi. Yeğeni ve annesiyle birlikte Rouen yakınlarındaki Croisset’e yerleşti ve tüm hayatını burada geçirdi. Bu arada edebiyat dünyasında uzun zamandır sevgilisi olarak anılan şair Louise Colet (1846) ile tanışır ve ilişkileri sekiz yıl sürer.

1849’da “Aziz Antoine”nin ilk okumasını arkadaşlarına yaptığında büyük hayal kırıklığına uğradı. Arkadaşları ona sıradan konuları seçmesini ve bunları herkesin anlayabileceği bir dilde doğal bir üslupla yazmasını tavsiye etti. Bu hayal kırıklığının ardından yakın arkadaşı Maxime du Camp ile 18 aylık bir Ortadoğu turuna çıktı. Yunanistan, Anadolu, Mısır, Filistin, Suriye ve İtalya’yı gezdi. Servetinin çoğunu yolculuk sırasında harcayan ve frengiye yakalanan Flaubert, içe dönüklüğünden ancak Mısır ve Tunus’a seyahat ederek kurtuldu. Ünlü romanı Salambo’ya ilham veren bu yolculuklardı. Bu sırada Madame Bovary’nin de editörlüğünü yaptığı belirtiliyor. Edebiyat dünyasından birçok insanla yazıştı. Bu mektuplardan bazıları daha sonra büyük ün kazandı. Sevgilisi Louise Colet’e yazdığı mektuplar edebi eserleri arasında sayılır.

Hayatının son yılları acılar, edebi başarısızlıklar ve mali zorluklarla doluydu. 1874 yılında bitiremediği son projesi Bouvard ve Pecuchet’i yazmaya başladı. 1877’de yayımlanacak olan “Üç Öykü”yü (A Pure Heart, The Legend of the Welcoming Saint Julien ve Hérodias) yazdı. Çocukluk arkadaşı Laure le Poittevin’in oğlu Maupassant’ı evlatlık oğlu olarak evlat edindi. Onu iyi bir yazar olarak yetiştirmeye çalıştı ve Maupassant’ın başarıları onu teselli etti.

Ölümü

Flaubert, 8 Mayıs 1880 günü, ani bir felç sonucu, Croisset’de öldü.


Gustave Flaubert’in Eserleri

Romanlar

Günlük

  • Kırlarda ve Kumsallarda

Anı

  • Bir Delinin Anıları

Gustave Flaubert Sözleri

  • Umutsuzluk, kendini bile sevmemektedir.
  • Başarı amaç değil bir sonuçtur.
  • Gece yarısından sonra yapılan her şey edebe aykırıdır.
  • Deha Buffon’a göre yalnız uzun sabır ve çalışmadır.
  • Hüzün bir tür kötü alışkanlıktır.
  • İnsan ruhunun tarihi insanlığın budalalığının tarihidir.
  • Eğer acılarımız en azından birinin iş
  • Deha tanrı vergisidir, ama yetenek bizimdir.
  • Kadın birine ne kadar bağlanırsa, ötekinden o nispette nefret ediyordu.
  • Hayatın en güzel günleri Daha erken demekle geçer, sonra Çok geç olur.
  • Gelecek denilen şey, sonundaki kapısı sımsıkı kapalı olan, karanlık bir geçitti yalnızca.
  • Eğer acılarımız en azından birinin işine yarasaydı, özveride bulunduk diye avunurduk.
  • Çocuklar gibi oyalanmak için, ya da tutkulu kimseler gibi bilgi edinmek için okumayın; yaşamak için okuyun.
  • Sevdiğimiz kimseleri hor görmek bizi onlardan az çok uzaklaştırır. Mabutlara dokunmamak lazımdır, yoksa yaldızları elimizde kalır.
  • Yaşayışı tepe penceresi kuzeye bakan bir samanlık gibi soğuktu; can sıkıntısı da o sinsi örümcek, karanlıkta yüreğinin her köşesinde ağını örüyordu.
  • Yasakları yaşamak ve tatmak mutluluğun en başta gelen reçetesiydi. Geçmişte yaşayamadığı, özendiği, hayalini kurduğu her şeyi burada yaşayabilmek için çırpınıyordu artık.
  • Ne çocuklar gibi bir avuntu olsun diye okuyun, ne de muhterisler gibi kendinizi talime zorlarcasına. Hayır, hayır; okuyacaksanız şifa bulmak için okuyun.

Gustave Flaubert Alıntıları

    Madame Bovary

  • Becerikli görünmek istiyorlar, neticelerine hiç aldırış etmeden, size ilaçlar, tedavi usulleri sokuşturuyorlar.
  • Artık yaşamak istemiyordu ya da hep uyumak istiyordu.
  • Şu dünyadaki sevgilerin bayalığı ve kalbin daima gömülü kaldığı ebedi yalnızlık.
  • Demek ki günler, hepsi birbirinden farksız, birbirini izleyip duracak ve bir şey getirmeyecekti!
  • Dostlarım mı? Kimler kuzum? Dostum var mı acaba? Benim için kim üzülür?
  • Artık yaşamak istemiyordu ya da hep uyumak istiyordu.
  • Bir Delinin Anıları

  • Niçin gökyüzü böylesine saf ve berrakken yeryüzü böylesine rezil?
  • Gökyüzü neden bu kadar temiz ve yeryüzü bu kadar rezil.?
  • Haklısın azizim, kalp aptaldır..
  • Beni derinden etkileyen önemsiz şeyler var ve kızgın bir demirin izi gibi bunları hep saklayacağım, bayağı ve aptalca olsalar da.
  • Demek ki küçücük bir ateşmiş; şimdiyse soğuk külden başka şey değil.
  • Peki sen nesin sayın okur? Kimlerden sayıyorsun kendini? Aptallardan mı, yoksa delilerden mi? Öyle kibirlisin ki, seç birini deseler deli olmayı seçerdin.
  • Ermiş Antonius ve Şeytan

  • Nasıl olursa olsun, iyi için bir cennet, kötü için bir cehennem olması gerek!

Yorum yapın