Yazar Yusuf Atılgan Kimdir? Eserleri, Kitapları, Sözleri, Hayatı, Ödülleri

Yusuf Atılgan'ın Fotoğrafı

Yazar Yusuf Atılgan
Doğum 1921, Manisa – Osmanlı İmparatorluğu
Ölüm 1989, Moda – İstanbul
Meslek Yazar ve Öğretmen

Yusuf Atılgan kimdir, Yusuf Atılgan’ın eserleri nelerdir, Yusuf Atılgan kaç yaşındadır, Yusuf Atılgan kaç yılında ve nerede doğmuştur, Yusuf Atılgan kaç yılında ve nerede ölmüştür, Yusuf Atılgan’ın hayat hikayesi ve Yusuf Atılgan hakkında ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda bulabilirsiniz!



Yusuf Atılgan Kimdir?

Yusuf Atılgan, 1921 yılında Manisa’da doğmuştur. Manisa’nın Yunanlıların işgali (Eylül 1922) ile ailesi, yaşadıkları dağlık bölgeden Hacırahmanlı’ya göç etmiştir. Atılgan Necati Bey İlköğretim Okulu ve Balıkesir Lisesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul’a giderek İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne girmiş, Ahmet Hamdi Tanpınar, Reşid Rahmeti Arat, Ali Nihat Tarlan, Ragıp Hulusi Özdem ve Halide Edib Adıvar gibi isimlerin öğrencisi olarak okumuştur. Üniversite yıllarında solcu öğrenci hareketlerine karıştığı için bir süre gözaltına alınmış, Ardından tezini tamamlayarak ve mezun olmuştur. Akşehir Maltepe Askeri Lisesi’nde bir yıl edebiyat öğretmenliği yaptıktan sonra Hacırahmanlı köyüne dönüş yapmıştır.

Babasının ölümüyle çiftlik işi ona kalmıştır. 1949’da evlenip, 3 yıl sonra köydeki işini bırakarak edebiyata odaklanmıştır. 1954 yılında Tercüman’ın öykü yarışmasına “Ziya Atılgan” ve “Nevzat Çorum” maslahlarıyla yazdığı iki öykü ile katılım yapmış ve bu yarışmada, Evdeki adlı hikayesi ile birinci ve Kümesin Ötesi ile de yedinci olmuştur. Kendisiyle özdeşleşen Aylak Adam (1958) ile Yunus Nadi Roman Ödülü’nde ikincilik kazanarak, bu dönemde geniş bir kitle tarafından tanınmaya başlamıştır.

9 Ekim 1989’da, Canistan’a çalıştığı dönemde, peşi sıra gelen hastalıklar sonrasında kalp krizinden vefat etmiş ve Moda Camii’nde kılınan cenaze namazı sonrasında Bülbülderesi Mezarlığı’na defnedilmiştir.


Yusuf Atılgan’ın Eserleri

Romanlar

Öyküler

  • Bodur Minareden Öte
  • Eylemci

Çocuk Kitabı

  • Ekmek Elden Süt Memeden

Yusuf Atılgan’ın Ödülleri

  • 1955 Tercüman Gazetesi Öykü Yarışması’nda takma adla katıldığı Evdeki öyküsü ile birincilik ve Kümesin Ötesinde öyküsü ile dokuzunculuk
  • Aylak Adam romanı ile 1957-1958 Yunus Nadi Roman Ödülleri’nde ikincilik
  • Bodur Minareden Öte ile Sait Faik Öykü Ödülü

Yusuf Atılgan Sözleri

  • Çoğu insanlar gibi düşünmeden konuşsaydım kimse bir şey demeyecekti; ama ben düşündüğümü söylemeye kalktım.
  • Her şeyi birden görmeye kalkarsak hiçbir şey göremeyiz.
  • Bir gün sana dünyada katlanılacak tek şeyin sevgi olduğunu öğreteceğim.
  • Dünyada gereğinden çok kadın vardı ama yalnız bir teki yoktu.
  • Her şeyi birden görmeye kalkarsak hiçbir şey göremeyiz.
  • Bugünkü benim son aldanışım olmayacak. İnsanlara güveniyorum.
  • Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır.
  • Ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum: Gerçek sevgiyi!
  • İnsan geçmiş bir olayı kafasından kazıyıp attığını sanıyor. Değil. Tortuya benzer bir kalıntı var.
  • Acelem yok benim, biliyorsun. Bir gün sana dünyada dayanılacak tek şeyin sevgi olduğunu öğreteceğim.
  • İnsanları yalan söyledikleri zaman dinlemeyi severim. Olmak istedikleri, olamadıkları kişiyi anlatırlar.
  • Kadınların neden evlendiklerini anlıyorum: Yalnız kalabilmek için.
  • Bazen, görünür bir sebep olmadan, insana önünden geçtiği yapı, bir sokak köşesi, üstünde oturduğu sandalye hayatında önemli bir yer tutacakmış gibi gelir.
  • İnsanların kaçınılmaz ikiyüzlülüğünü görüyordum. Bir gazozluk dostluklar! Herkes tren yolculuğundaki süreksiz tanışıklıkla yetinir gibiydi.

Yusuf Atılgan Alıntıları

    Aylak Adam

  • Birden kaldırımlardan taşan kalabalıkta onun da olabileceği aklıma geldi.
  • Acelem yok benim, biliyorsun. Bir gün sana dünyada dayanılacak tek şeyin sevgi olduğunu öğreteceğim.
  • Ben, toplumdaki değerlerin ikiyüzlülüğünü, sahteliğini, gülünçlüğünü göreli beri, gülünç olmayan tek tutamağı arıyorum.
  • Kelimelere herkes kendine göre bir anlam, bir değer veriyor galiba. Bu değerler aynı olmadıkça iki kişi ayrı dili konuşuyorlarmış gibi olmuyor mu?
  • Yoksa her şey ben olmadığım zaman, benim olmadığım yerlerde mi oluyordu?
  • Bir gün sana dünyada katlanılacak tek şeyin sevgi olduğunu öğreteceğim.
  • Sustu. Konuşmak gereksizdi. Bundan sonra kimseye ondan söz etmeyecekti. Biliyordu; anlamazlardı.
  • Bence insanın adı onunla en az ilgili olan yanıdır. Doğar doğmaz, o bilmeden başkaları veriyor. Ama yapışıp kalıyor ona. Onsuz olamıyor…
  • Belki de insanlar kendi kendilerine düşünmek, hayaller kurmak için yeteri kadar yalnız kalamadıklarından anlayışsız oluyorlardı.
  • Dünyada gereğinden çok kadın vardı; ama yalnız bir teki yoktu…
  • Ağaç dalındaki, gövdeden ayrılma eğilimini fark ettin mi bilmem? Hep öteye öteye uzar. Gövdenin toprağa kök salmış rahatlığından bir kaçıştır bu. Özgürlüğe susamışlıktır.
  • İnsanları yalan söylediklerinde dinlemeyi severim. Çünkü olmak istedikleri ama olamadıkları insanları anlatırlar…
  • Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaylardaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine, sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutamağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır. Gülünçlüğünü fark etmez.
  • Anayurt Oteli

  • Ana madde: Anayurt Oteli
  • İstemeden kirleniyor insan.
  • Ne çok yalan söyleniyordu yeryüzünde; Sözle, yazıyla, resimle ya da susarak!
  • Bütün Öyküleri

  • Geçen ay kullandığı üç bombadan en etkilisi Devrim Kitabevi’ne attığı olmuştu. Dükkan harap olmuş; kitapçı ile bir alıcı ölmüş, birisi de yaralanmıştı. “Devrim Kitabeviymiş! Adından belli değil mi komünist yuvası olduğu? Alışveriş edenler de öyledir. Kökünü kazımalı bunların.”

Yorum yapın