Yazar Virginia Woolf Kimdir? Eserleri, Kitapları, Sözleri, Hayatı, Ödülleri

Virginia Woolf'un Fotoğrafı

Yazar Virginia Woolf
Doğum 1882, Kensington Middlesex – İngiltere
Ölüm 1941, Sussex – İngiltere
Meslek Yayımcı, Eleştirmen, Roman ve Deneme Yazarı

Virginia Woolf kimdir, Virginia Woolf’un eserleri nelerdir, Virginia Woolf kaç yaşındadır, Virginia Woolf kaç yılında ve nerede doğmuştur, Virginia Woolf kaç yılında ve nerede ölmüştür, Virginia Woolf’un hayat hikayesi ve Virginia Woolf hakkında ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda bulabilirsiniz!



Virginia Woolf Kimdir?

Londra’da 1882’de doğan Virginia Woolf, Viktorya dönemi yazarlarından biri olan Sir Leslie Stephen’ın kızıydı. Annesi ve babası daha önce başkalarıyla evlenmiş ve dul kaldıktan sonra yeniden bir araya gelmişlerdi. Her ikisinin de ilk eşlerinden çocukları vardı. Sir Leslie Stephen’ın ilk karısı, ünlü romancı William Makepeace Thackeray’ın kızıydı. Thackeray’ın karısı akıl hastası olduğu için Leslie Stephen’ın kızı Laura, büyükannesine götürüldü ve yirmi yaşında bir akıl hastanesine kapatıldı. Virginia’nın annesi Julia Duckworth ve Leslie Stephen’ın beş çocuğu vardı. Yaşa göre sırasıyla Vanessa, Julian, Thoby, Virginia ve Adrian. Virginia on üç yaşındayken annesi şiddetli bir gripten öldü. O yıllarda kadınların arka planda kalması nedeniyle Woolf okula gönderilememiş, ancak babasının yardımıyla kendini geliştirmiştir. Kız kardeşi Vanessa Bell daha küçükken ressam olmaya, Virginia Woolf ise yazar olmaya karar verir. Kendini babasının kütüphanesinde geliştiren Virginia Woolf, kısa öykülerini 1895’te bir gazetede yayımlar.

Ölümü

Sahneler Arasında romanını yazarken, yeteneğini kaybettiğini düşünerek artık kendini yeterince yetenekli hissetmiyordu. Her gün savaş korkusu ve yeteneğini yitirmesi neticesinde stres ve korku sonucu zihinsel bir depresyona girmişti. 28 Mart 1941’de bulunduğu duruma dayanamadı. artık evlerinin yanındaki Ouse Nehri’ne ceplerinde taşlarla atlayarak intihar etti. Virginia Woolf arkasında iki intihar mektubu bıraktı. Biri kardeşi Vanessa Bell’e ve diğeri kocası Leonard Woolf’a.


Virginia Woolf’un Eserleri


Virginia Woolf Sözleri

  • Yaşamdan kaçarak huzur bulamazsın.
  • Lisan, dudaklarımızın üzerindeki şarap gibidir.
  • İnsanlar olgunlaştıkça “taraflara” inanmayı bırakırlar.
  • Bir hayaleti öldürmek bir gerçeği öldürmekten çok daha zordur.
  • Bir hayaleti öldürmek bir gerçeği öldürmekten çok daha zordur.
  • Bazı insanlar papazlara, diğerleri şiirlere gider. Bense arkadaşlarıma giderim.
  • Hayata neyle başlarsan başla, sonunda gurur ve aptallık kalıyor elinde! Oysa neler istemiştik hayattan!
  • Eğer kendi hakkınızda kendinize doğruyu söylemiyorsanız başkalarının hakkında diğer kişilere doğruları söyleyemezsiniz.
  • Neden hayat böyle trajik, neden böylesine bir uçurumun üzerindeki daracık bir kaldırım gibi. Aşağı bakıyorum; başım dönüyor; sonuna kadar nasıl yürüyeceğim, bilemiyorum.
  • Mamafih artık ölüm karşısında da şapka çıkartmaya yatkın hissetmiyorum kendimi. Odadan konuşarak çıkmak hoşuma gidiyor, dudaklarımda yarım bırakılmış rastgele bir cümleyle.
  • Zarar yok, hayal kırıklığı en dizginleyici tedavi benim için. Soğuk duş da alınmalı (genellikle de alınır) bir kitaba başlamadan önce. İnsanı canlandırır, insana “canım kendi zevkim için yazıyorum” dedirtir.
  • Kurgunun kurallarını kimse bilemez. İçgüdülerimize dayanabiliriz sadece. Her yol mübahtır ve yine her yol ifade etmek istediğimizi ifade eder. Bunu unutmayın, daima dürüst olun, sonuç hayret verici olacaktır.
  • Atılgan yaşamasak, tekenin sakalına yapışmadan, uçurumların kenarında tir tir titremeden o zaman hiç depresyona girmezdik, bundan kuşkum yok; ama içi geçmiş, kaderci, yaşlanmış insanlar olup çıkardık o zaman.
  • İnsan normalde gökyüzüne uzun uzun bakmaz ama soğuk algınlığından yatarken kafasını kaldırır ve orada çok bambaşka bir şey görür. Sarsılır. Oysa biz bilmeyiz ama yukarısı hep öyledir; o bulutlar, o ışık ve gölge oyunları hep vardır.

Virginia Woolf Alıntıları

    Mrs. Dalloway

  • İnsanın hissettiklerini hiç söyleyememesi, ne korkunçtu.
  • Ölmek istemiyordu. Hayat güzeldi. Güneş ısıtıyordu. Ama ya insanlar?
  • Aşk da yok ediyordu bir sürü şeyi. Güzel olanı, doğru olanı yıkıyordu.
  • Acı çeken kendisiydi – ama anlatacak kimsesi yoktu.
  • Bazı görüntüler insanın hafızasına nasıl da yerleşiyor!
  • Herkes evlenirken bazı şeylerden vazgeçerdi.
  • Hastalandığımızda en sevdiğimiz insanların bize yararı olmaz.
  • Ama insan aşık olunca, başkalarının kayıtsızlığını ne kadar da garip karşılardı.
  • Her şeye rağmen sıcaktı güneş. Her şeye rağmen üstesinden geliyordu insan. Hayat bir şekilde, günleri birbiri ardına eklemenin bir yolunu buluyordu, her şeye rağmen.
  • Hepimiz birer mahkum değil miydik! Geçenlerde bir piyes okumuştu. Orada bir adam sürekli hücresinin duvarına resimler çiziyordu. Hayat da tıpkı böyle bir şeydi. Boyuna duvara bir şeyler çiziyorduk.
  • Her şeye rağmen sıcaktı güneş. Her şeye rağmen üstesinden geliyordu insan. Hayat bir şekilde, günleri birbiri ardına eklemenin bir yolunu buluyordu, her şeye rağmen.
  • Öz güven olmaksızın özenle korunan bebekler gibiyiz.
  • Müthiş güzel görünen bir ay gibi yükselen kederinde boğuluyordu neredeyse.
  • Odaya girer girmez onu sevdiğini açık açık söyleyecekti. Çünkü insanın hissettiklerini söylememesi çok yazık, diye düşündü.
  • Kendine Ait Bir Oda

  • Öz güven olmaksızın özenle korunan bebekler gibiyiz.
  • En iyi yetiştirilmiş kadınlar zihinleri en uygar olanlardır.
  • Bir kadın olarak, ülkem yok. Bir kadın olarak, bir ülkem olsun istemiyorum. Bir kadın olarak, bütün dünya benim ülkem.
  • Para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın!
  • En iyisi dümdüz yazmaktı, insanın aklından geçenleri olduğu gibi yansıtmak, onu tıpkı annesinin dizleri dibinde yatan bir çocuk gibi konuşturmak.
  • Kurgu bir örümcek ağına benzer, belki çok hafifçe bağlanmıştır birbirine ama yine de her bir köşesinden hayata bağlıdır.
  • Erkekler kadınların kendilerinden üstünolduğunu bilirler, bu yüzden de en zayıflarını yada en cahillerini seçerler. Böyle düşünmeselerdi,kadınların da kendileri kadar bilgi sahibi olmalarından asla korkmazlardı
  • İsterseniz kitaplıklarınıza kilit vurun; ama zihnimin özgürlüğüne vurabileceğiniz ne bir kilit var ne de bir sürgü, ne de kapatabileceğiniz bir kapı.
  • Kadınları korumaktan vazgeçmeniz lazım, onları farklı işler ve farklı uğraşlarla baş başa bırakın; izin verin ki asker olsunlar, denizci olsunlar, otomobil sürsünler, liman işçisi olsunlar… “Kadınlık korunmaya muhtaç bir varoluş olmaktan çıkınca her şey olabilir.”
  • Dalgalar

  • Duygu okları belkemiğimden vuruyor, ama beklenmedik zamanlarda.
  • Gagalarının ucunu yabanıl bir biçimde bu yapış yapış karışıma sapladılar.
  • Düğmeli kumaşlarla hafifçe örtünmüşüz; bu kaplamanın altında kabuklar, kemikler ve suskunluk var.
  • Benim yaşamım küçücük bir dalgaydı, boşunaydı.
  • Tek başıma, hiçliğin içine düşüyorum bazen. Ayağımı gizlice itmeliyim, dünyanın hiçliğe açılan yanına düşmemek için. Başımı sert bir kapıya vurmalıyım, kendimi vücuduma geri çağırmak için.
  • İnsanlar zaten birbirinden bu denli farklı iken, yeni yeni ayrılıklar çıkarmak ne saçma şeydi.
  • Bir Yazarın Günlüğü

  • Nasıl da acı çekiyorum. Ve hiç kimse bilmiyor nasıl acı çektiğimi.
  • Ben bütün toplulukların dışındayım.
  • Ne kadar çok okumam gereken şey var!
  • Herkes kırlara gitmişken geride kalmışım gibi. Issız bırakılmışım, tozluyum, hayal kırıklığına uğramışım.
  • Deniz Feneri

  • Çünkü insanın bazen ne düşündüğü ne de bir şey hissettiği anlar vardı.
  • İnsanlar zaten birbirinden bu denli farklı iken, yeni yeni ayrılıklar çıkarmak ne saçma şeydi. Ama o yatarak ölmeyecekti; dik bir kayalığın ucunda duracak ve orada gözleri fırtınaya sabitlenmiş, son ana kadar karanlığı yarmaya çalışarak ayakta ölecekti.

Yorum yapın