Yazar Stefan Zweig Kimdir? Eserleri, Kitapları, Sözleri, Hayatı, Ödülleri

Stefan Zweig'in Fotoğrafı

Yazar Stefan Zweig
Doğum 1881, Viyana – Avusturya
Ölüm 1942, Rio de Janeiro – Brezilya
Meslek Yazar, Gazeteci ve Biyografikler

Stefan Zweig kimdir, Stefan Zweig’in eserleri nelerdir, Stefan Zweig kaç yaşındadır, Stefan Zweig kaç yılında ve nerede doğmuştur, Stefan Zweig kaç yılında ve nerede ölmüştür, Stefan Zweig’in hayat hikayesi ve Stefan Zweig hakkında ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda bulabilirsiniz!



Stefan Zweig Kimdir?

Stefan Zweig, 28 Kasım 1881’de Avusturya-Viyana’da doğdu. Zengin bir ailede büyüyen Zweig, genç yaşta ciddi bir eğitimle büyüdü. İngilizce, Latince, Yunanca ve Fransızca gibi dilleri konuşabilen Zweig, lise çağlarından itibaren şiirler yazmaya başlamıştır.

Zweig için Alman şair Rilke’nin gençliğinde önemi büyüktür. Zweig bu yıllarda kalemini Rainer Maria Rilke’nin şiirinin etkisi altında yönetti ve üniversitede felsefe okudu. Birinci Dünya Savaşı’na memur olarak katılan Zweig, savaştan sonra Salzburga’da yaşamaya başladı. Bir süre burada yaşadıktan sonra Zweig evlenir. Zweig, Salzburg’da bir villada yaşadığı uzun yıllar boyunca önde gelen şair ve yazarlarla yakın dostluklar kurdu. James Joyce, Paul Valery, Thomas Mann, Franz Werfel ve Romain Rolland bu arkadaşlıklardan sadece birkaçı. Edebiyat dünyasında büyük bir ağırlığı olan Stefan Zweig, 1928’de Lev Tolstoyun’un 100. Doğum Günü için düzenlenen kutlamalara katıldı.

Satranç, Zweig’in kitapları 1933’te Nazi zulmüne uğrayan eserler arasındadır. O yıllarda Nazilerin Yahudi kitaplarını toplayıp yakması ve Zweig’in Yahudi asıllı evine baskın yapılmıştır. Daha sonra ülkesini terk ederek Londra’ya yerleşir. 1939’da “Kalbin Sabırsızlığı” adlı romanını yayınlayan Zweig, o yıllarda ilk evliliğini bitirerek, başkasıyla evlenir. Bu nedenle Zweig de İngiliz vatandaşı olmuştur. Bir süre İngiltere’de yaşayan Zweig Brezilya’ya da yerleşmiş ve burada çeşitli eserler yazan Zweig, 22 Şubat 1942’de eşiyle birlikte intihar etmiştir. Stefan Zweig, ölümünden önce yazdığı mektupta, Hitler’in yarattığı kaos ve faşist düzenin intihar nedeni olduğuna inandığını ve bu inançtan dolayı büyük bir çaresizlik ve karamsarlık hissettiğini aktarmıştır.

Aynı zamanda bir entelektüel olarak da tanınan ve savaşa muhalefetiyle tanınan Stefan Zweig, “Çok büyük bir felakete sürüklendiğimizin farkında olduğunuzu sanıyorum. Edebiyat yaşamımız yok olacak…” Kitapların yakılıp yıkıldığı bir dönemde yazmayı bırakmayan Zweig, hayatı boyunca pek çok eser yazdı. Çok yönlü bir yazar ve şair olan Stefan Zweig, özellikle biyografi kitaplarıyla önemli bir noktada duruyor. Biyografileri arasında Stendhal, Romain Rolland, Erasmus ve Nietzsche gibi önemli isimler bulunmaktadır.


Stefan Zweig’in Eserleri

Diğer Eserleri

  • Die Welt von Gestern
  • Brasilien. Ein Land der Zukunft
  • Auf Reisen

Oyunları

  • Tersites
  • Das Haus am Meer
  • Jeremias

Stefan Zweig Sözleri

  • Birisi barışı başlatmalı, tıpkı savaşı başlattığı gibi.
  • Bu hemen hemen bütün devrimlerin sırrı ve liderlerinin trajik yazgısıdır: Hiçbiri kan sevmez ancak kan dökmek zorunda kalırlar.
  • Elimde olmadan duraklayıp uyuyan kızı fırsattan yararlanarak, bir tablo gibi izledim. Aslında onu, o güne dek iyice görememiştim. Çünkü bütün alıngan insanlar gibi, o da uzun uzadıya incelensin istemiyordu.
  • Işığı ve karanlığı, savaş ve barışı, yükselme ve çöküşü deneyimlemiş kişidir gerçekten yaşamı tecrübe etmiş olan.
  • Hayat bizim kurduğumuz, tasarladığımız bir oyun değildir; orada sahne alan kim olursa olsun, ona ne kadar yakın olursak olalım her şey bizim istediğimiz gibi gelişmeyebilir. Hayata dair her kurgumuz, her gelecek planımız başka başka hayatların, başka ruhların, kişiliklerin beklentileri ve hayatlarıyla ölçülür, orada her beklenti hayal kırıklıklarına gebedir; beklentilerini birer inanca dönüştüren yürekler içinse hayattan derin bir çöküş beklemektedir. Bu inancın söndüğü yerde yeni bir hayata açılacak bir kapı yoktur.
  • Sabırsızlık korkudur.

Stefan Zweig Alıntıları

    Satranç

  • Bize hiç bir şey yapılmadı, yalnızca tam bir hiçliğin içine koyulduk, çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhunu hiçlik kadar baskı altına alamaz.
  • Satranç aşk gibidir. Tek başına daha az eğlencelidir.
  • Kendime karşı oynamaya kalkıştığım andan itibaren, bilinçsizce meydan okumaya başlıyordum. Siyah ve beyazdan oluşan her iki ben de yarışa girişmeden edemiyordu ve her ikisi de yenmek, kazanmak için kendine göre bir hırsa, bir sabırsızlığa kapılıyordu; siyah olan ben, beyaz olan ben’in yapacağı her hamleyi heyecanla bekliyordu. Bir tanesi bir yanlış yapınca, öteki ben sevinçten havalara uçuyor ve aynı anda da kendi beceriksizliğine kızıyordu.
  • Tehlikeli Merhamet

  • Bilinç onun farkına vardığı ana kadar hiçbir suç unutulmaz.
  • Eğer kendini satacaksan en azından iyi bir ücret almalıydın.
  • Bir kişi kendisinden başka her şeyden kaçabilir.
  • Küçüklerin büyüklük taslaması kadar tehlikeli bir şey yoktur.
  • Ortalama yetenekteki kişiler için yüksek makamlar tehlikelidir; kendilerini aşmak zorunda kalırlarsa kişilikleri bozulur.
  • Tutku olmaksızın çalışan kişi bir bilgiçlik taşlayandan fazlası olamayacaktır.
  • İtiraf

  • Tutku olmaksızın çalışan kişi bir bilgiçlik taşlayandan fazlası olamayacaktır.
  • Yaşam olağanüstü şeyleri sever fakat mucizeye gelince cimrilik eder.
  • Yıldızın Parladığı Anlar

  • İlahların insanoğluna iz bırakan işler başarma şansını bir defadan fazla verdikleri çok az görülmüştür.
  • Uyruk olmaktan bir türlü kurtulamayan insanlar verilen buyruklara hep boyun eğerler, yazgının çağrısına kulak asmazlar.
  • O büyük an korkakları horlayarak geri iter ve yeryüzünün bir başka tanrıları olan yüreklileri ise, ateşli kolları arasına alıp gökyüzüne, yiğitlerin yanına götürür.
  • Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu

  • Ölmüş olan biri artık hiçbir şey istemez, sevilmeyi de, kendisine acınmasını da, teselli edilmeyi de istemez.
  • ‘Sana, beni asla tanımamış olan sana…’
  • … Ve insanların arasında yalnız olmaktan daha korkunç bir şey yoktur.
  • Ve sanırım beni ölüm döşeğimden çağırsan, birden ayağa kalkıp sana gelecek gücü bulurdum.
  • Her şeyi öyle doğal, öyle büyük bir heyecanla anlatıyordu ki yaptıkları bir rezaletten çok geçirdiği bir nöbetin, bir hastalığın hikayesi gibiydi.
  • Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?
  • Olağanüstü Bir Gece

  • Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar.

Yorum yapın