Yazar Sevinç Çokum Kimdir? Eserleri, Kitapları, Sözleri, Hayatı, Ödülleri

Sevinç Çokum'un Fotoğrafı

Yazar Sevinç Çokum
Doğum 1943, Beşiktaş – İstanbul
Meslek Yazar

Sevinç Çokum kimdir, Sevinç Çokum’un eserleri nelerdir, Sevinç Çokum kaç yaşındadır, Sevinç Çokum kaç yılında ve nerede doğmuştur, Sevinç Çokum’un hayat hikayesi ve Sevinç Çokum hakkında ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda bulabilirsiniz!



Sevinç Çokum Kimdir?

Çokum, üç kız çocuğu olan bir ailenin en küçük çocuğudur. Beşiktaş Büyük Esma Sultan İlkokulu, Beşiktaş Ortaokulu ve Liseyi bitirdi. 1970 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun oldu; Ayrıca Genel Sosyoloji okudu. Yedi yıl klasik Batı müziğinde özel keman dersleri aldı, İstanbul Amatör Senfoni Orkestrası’nda ikinci keman çaldı ve konserlere katıldı.

1970-1973 yılları arasında Acıbadem Özel Anadolu Lisesi hemşire okulunda ve Etfal Hastanesi’nde edebiyat öğretmeni olarak çalıştı. İlk öyküsü “Bir Eski Sokak Sesi” Şubat 1972’de Hisar dergisinde yayımlandı. Daha sonra birkaç öyküsü Yelken ve Eflatun dergilerinde yayımlandı. Ahmet Nadir Caner’in yönettiği Başkent Gazetesi’nde bazı şiirleri yayımlandı. İlk öykülerini Eğik Ağaçlar adlı kitabında toplayan ve 1972’de yayımlayan yazar, Behçet Necatigil’in tavsiyesiyle kısa öykülere ağırlık verdi.

1975-76 yıllarında Kültür Bakanlığı bünyesinde düzenlenen komisyonlardan Halk ve Çocuk Yayınları Kurulu çalışmalarına katıldı. 1977-79 yılları arasında Türk Edebiyatı Dergisi’nin yazı işleri müdürlüğünü yaptı. Ayrıca Sevinç Çokum’un öykü, söyleşi ve yazıları Hisar, Türk Edebiyatı, Show, Varlık dergileri ve Dünya Kitap’ta yayımlanmıştır.


Sevinç Çokum’un Eserleri

Romanlar

  • Deli Zamanlar
  • Ağustos Başağı
  • Zor
  • Bizim Diyar
  • Hilâl Görününce
  • Çırpıntılar
  • Karanlığa Direnen Yıldız
  • Gülyüzlüm
  • Gece Rüzgârları
  • Tren Buradan Geçmiyor
  • Arada Kalmış Tebessüm
  • Lacivert Taşı
  • Çok Yapraklı İlişkiler
  • Kırmalı Etekler

Hikâyeler

  • Eğik Ağaçlar
  • Bölüşmek
  • Makine
  • Derin Yara
  • Onlardan Kalan
  • Rozalya Ana
  • Evlerinin Önü
  • Gece Kuşu Uzun Öter
  • Al Çiçeğin Moru
  • Bir Eski Sokak Sesi

Sevinç Çokum Sözleri

  • Bir iş sahibi olmadın mı, elden ayaktan düştün mü, alçaklardan uçtun mu kimsenin gözünde gönlünde değilsin.
  • Torunlarım okusunlar, tahsil görsünler,” derdi. “Çünkü insan, her kötülüğü ilimle yenerdi.
  • Yeryüzünde türlü türlü millet ve kavim vardır ki, dilleri başka, renkleri, huyları başkadır. Amma cümlesi Allah’ın huzurunda insanoğludur.
  • İnsan yeryüzünde nereye giderse gitsin, yanında bir parça gün ışığı, bir avuç yeşillik, bir tepenin hayali çizgilerini, kulağına çarpmış birkaç kahkahayı götürebilirdi. Ben de öyle yapacaktım…
  • Ben dağılanı birleştirmek isterken sen nereye gideceksin ey sefil.?
  • Hiçbir şey insan kadar karmaşık bir yapıya sahip değildi. Oksijenle hidrojenin birleşip su molekülünü oluşturması kadar basit değildi insanı çözmek. En iyisi kendi haline bırakmaktı elbette…
  • Pencerenin dışında dünya insana avuç avuç umut, silkiniş, kazanç, aşk, başarı, özgürlük dağıtıyordu. Ama bütün bunların katbekattı yalan, riya, kan, yokluk, acımasızlık, dehşet…

Sevinç Çokum Alıntıları

    Vaktini Bekleyen Tohum

  • Sen insansın! Derinde dur ama kıyıyı da kaybetme, kıyının pek de uzağına düşme.
  • Gece Rüzgârları

  • Hiçbir şey ilk güzelliğiyle, tazeliğiyle, yeniliğiyle kalmıyordu; fikirler de eskiyordu, duygular da…
  • Gerçeği kabullenmek onun açtığı yaranın aynı zamanda merhemi oluyor.
  • Evlerinin Önü

  • Ara sıra içinde beliren o kırık duygular da neyin nesiydi.
  • Bir türlü sıkıca kenetlenemeyen, sonra kaybolan o eller gibi. Kopuk kopuk bir şeyler dağılıp saçıldı ortalığa unutuldu.
  • Ağustos Başağı

  • Usul iyi, ses de iyi… Lakin gülü yüreğinde duymalısın…
  • Lacivert Taşı

  • Anlarsa uzağım, yakınımdır. Anlamazsa yakınım, uzağımdır.
  • Tren Burdan Geçmiyor

  • …bazen yüreğine en yakın kişi onca mesafenin ardında durur.
  • Bir adam paralıysa, sesi söyleyişi, nüfuz ettiği dip bucak bile farklıdır.
  • Hatta kimi zaman aşktan o kadar çok acı çekeriz ki ondan kurtulduğumuzda tuhaf bir biçimde seviniriz, aşktan kurtulmak şifaya kavuşmak gibi gelir bize.
  • Çünkü insan, olmayanları ekler kelimelere. Ya da kelimelere sıkıştırır onca anlamı, onca derinlikleri. Ondan sonra da yaşamaya koyulur. Anlatılacaklar anlatılmış olur ve yeni anlatımlar yorucudur artık.
  • Gece Kuşu Uzun Öter

  • Bakın bu doğruluk yüzünüz, bu ise zaafları olan… Yalnız kalp para basılmaz efendim, kalp insanda basılır.
  • Sıradan insanların basit mutlulukları vardır, bir küçük pencereleri, saksıları… Lodos onları vurur, gece rüzgârı onları üşütür, yağmur onları ıslatır.
  • Al Çiçeğin Moru

  • Kapılar da yazılmış satırlarmış demek. Onların da dili, azarı, öfkesi, alayı, harcı âlemliği varmış demek.
  • Mutfak lavabosuna bırakılmış üç beş bulaşığı yıkıyor. ” Bir işe yaramalıyım” diye geçiriyor içinden. İnsan eti ağırdır, öyle oturmak olmaz.
  • Bir Eski Sokak Sesi

  • Zaman, o kırbaçladığımız, iyi ki koşuyor böyle. Acıyı toz duman içinde bırakıp gitmese güler miydik yeniden?

Yorum yapın