Yazar Mina Urgan Kimdir? Eserleri, Kitapları, Sözleri, Hayatı, Ödülleri

Mina Urgan'ın Fotoğrafı

Yazar Mina Urgan
Doğum 1915, İstanbul
Ölüm 2000, İstanbul
Meslek Yazar, filolog ve çevirmen

Mina Urgan kimdir, Mina Urgan’ın eserleri nelerdir, Mina Urgan kaç yaşındadır, Mina Urgan kaç yılında ve nerede doğmuştur, Mina Urgan kaç yılında ve nerede ölmüştür, Mina Urgan’ın hayat hikayesi ve Mina Urgan hakkında ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda bulabilirsiniz!



Mina Urgan Kimdir?

Babası Fecr-i Ati şairi Tahsin Nahit Bey, annesi Şefika Hanım’dır. İki yaşındayken babasını kaybeder. Annesinin ikinci eşi Falih Rıfkı Atay’dır. Ve Falih Rıfkı Atay’ın himayesinde büyümüştür. Şimdiki adı Robert Kolej olan Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’ndeki eğitiminden sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransız Filolojisi Bölümü’nden mezun olmuştur. Aynı fakültenin İngiliz filolojisi bölümünde doktorası da bulunan Urgan, 1949 yılında “The Jesters in the Elizabethan Age Theatre” adlı eseriyle doçent ünvanını alır. 1960 yılında profesör olarak öğretmenlik mesleğine devam eden yazar, 1977 yılında İstanbul Üniversitesi’nden emekli olmuştur.

Urgan, çevirmen ve yazar nitelikleri, geniş bakış açısı, Türkçe ve İngilizceye hakimiyeti ve edebiyata yaptığı katkılarla bir duayen olarak görülürdü. Thomas More, Shakespeare ve Virginia Woolf üzerine yaptığı çalışmalarla düşünce dünyasında çıtayı yükseltmiştir, özellikle ilk cildi 1986 yılında yer alan İngiliz Edebiyatı Tarihi adlı eseri, beşinci ve son cildi Türkiye’de yerini alır. Türk edebiyatına birçok önemli referans kitabı kazandıran yazar, özellikle “Edebiyatta Ütopya Kavramı ve Thomas More” adlı eseriyle hayatı özgürlük ve barış teması çerçevesinde yorumlamış ve bu eseri harika bir izlenim bırakmıştır.

Yazarın kitapları Virginia Woolf, 1995’te ve D. H. Lawrence Review 1997’de yayımlanır. Ancak Urgan’ın, eserlerinin ve Türkiye için öneminin geniş bir kitle tarafından ancak 1998’de anılarını yazdığı zaman fark edilir.


Mina Urgan’ın Eserleri


Mina Urgan’ın Ödülleri

  • 1993 Altın Kitap Ödülü
  • Virginia Woolf ile 1995 Sedat Simavi Vakfı Onur Ödülü
  • 1996 Edebiyatçılar Derneği Onur Ödülü

Mina Urgan’ın Adına Verilen Ödüller

  • İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı tarafından yılda bir verilen Mîna Urgan öykü yarışması ödülü

Mina Urgan Sözleri

  • Yalnızlıkların en kötüsü, başkalarının arasında çekilen yalnızlıktır bence.
  • Bir kadın olarak benim ülkem yok. Bir kadın olarak kendime bir ülke istemiyorum. Bir kadın olarak benim ülkem dünya.
  • Mustafa Kemal, kadınları hep yüceltiyordu. Kadınları dışlayan bir milletin çağdaş olamayacağını; uygar bir ülkede kadınların erkekler kadar önemli bir rol oynayacağını vurguluyordu.
  • Bir öğretmen olarak beni en çok perişan eden, eğitimde fırsat eşitsizlikleridir. Bir çocuğun eğitimi, annesinin babasının ekonomik durumuna bağlı olmamalıdır.
  • İflah olmaz faşistleri, kendi inandıklarına inanmayanları kesmeye hazır köktendincileri ve doğuştan kötü yüreklileri kesinlikle dışlayarak, insanları severim.
  • Ancak birbirimizindin nefret edecek kadar dindarız; birbirimizi sevecek kadar dindar değiliz.
  • Başladığım kitabı, kötü de olsa bitirmek huyundan Fethi Naci’nin bir sözü sayesinde kurtuldum: “Karpuzu kestin. Baktın ki kabak. Gene de zorla yiyecek misin o karpuzu?
  • Eğer yaşadığım çağa bayağılık ve çirkinlik egemense, ben böyle bir çağa neden ayak uydurmak zorunda kalayım?
  • Turgut Özal’ın millete aşıladığı zihniyet yüzünden, Türkler hem daha çok para kazanmak istiyor; hem de çok parası olduğunu herkesin bilmesini istiyor artık.
  • Karpuzu kestin. Baktın ki kabak. Gene de zorla yiyecek misin o karpuzu?
  • Canım Fethi Naci’nin bu cümlesinden sonra başladığım her ne ise hoşlanmadığım yerde bırakmaya karar verdim. Kitabı da, insanı da.
  • Altı aylık bir bebeği kucağınıza alıp bir aynanın önünde durunuz. Bir size bakar, bir aynaya. Sizi tanır, ama kendisini tanımaz. Annesinin başka bir bebeği tuttuğunu sanır, basar acı bir feryat.
  • Bu çağda yetişiyor, bu çağda nefes alıyor, bu çağda yaşamak için çabalıyorum.. Fakat bu çağa ait değilim, bu çağa ayak uyduramıyorum.
  • Bizlerin başlıca iki kusurundan biri yaşama sevincinden yoksun olmamızsa, ikincisi de doğa sevgisinden yoksun olmamızdır.
  • Ne yapıp yapıp, en güzel şeyleri bile sıradan bulmanın, hatta çirkinleştirmenin bir yolunu buluruz çoğumuz.
  • Doğa herkese özellikle acı çekenlere mutluluk sunmaya hazırdır her zaman. Yeter ki benliğimizin kafesinden, her bir yanı kapalı o daracık o kapkaranlık kafesten çıkabilelim.

Mina Urgan Alıntıları

    Bir Dinozorun Anıları

  • Vatanseverlik, efendim, bir namussuzun son sığınağıdır.
  • Eğer yaşadığım çağa bayağılık ve çirkinlik egemense, ben böyle bir çağa neden ayak uydurmak zorunda kalayım?
  • Bir insan ne denli üstün zekâlı ve bilgili olursa olsun, eğer duyarlılıktan yoksunsa; kafa açısından görkemli bir dev, duygu açısından zavallı bir cüceyse, ben neyleyim böyle bir adamın dostluğunu?
  • Kitap okuyamamak benim açımdan cezaların en büyüğüydü.
  • Ben tarafsız değilim. Açık seçik taraf tutuyorum. Yobazlığa karşıyım, ırkçılığa karşıyım, gericiliğe karşıyım. İnsanların sömürülmesine ve savaşa karşıyım. Sosyalizmden, sevgiden, kardeşlikten, aydınlıktan yanayım.
  • Üniformalıları sevmem, yaptıkları mesleği sevmem, kafa yapılarını sevmem.
  • Evliliğin bana çok zor gelmesinin nedeni, yalnız yaşamaktan hoşlanmamdı. Monogam bir insandım, yani tekeşliliğe inanıyordum, ama o tek eşle aynı evde oturmaya gönlüm razı değildi. Onu her gün görmek; ama geceleri evimde tek başına kalmak, tek kişilik yatağımda kitabımı okuyup tek başına uyumak istiyordum.
  • Bir Dinozorun Gezileri

  • Bir defasında öyle çok yağmur yağdı ki, pencereden sular içindeki avluma bakarken, kendimi kocaman bir akvaryumda tek başına kalmış çok küçük, yitik bir balık olarak görmeye başladım.
  • Küçük mutluluklar denilen şeyleri doğru dürüst değerlendirmesini bilirseniz, bunların aslında büyük, hem de çok büyük mutluluklar olduğunu anlarsınız.
  • Bana kalırsa, en keyifli okuma, güzel bir bahçede, iki ağaç arasında kurulmuş bir hamakta sallana sallana okumaktır. Bundan daha da güzeli, bir teknede deniz sizi sallarken okumaktır.
  • Küçük mutluluklar denilen şeyleri doğru dürüst değerlendirmesini bilirseniz bunların aslında büyük hem de çok büyük mutluluklar olduğunu anlarsınız.
  • Çünkü bizlerin başlıca iki kusurundan biri yaşama sevincinden yoksun olmamızsa, ikincisi de doğa sevgisinden yoksun olmamızdır bence. Çoğumuz, küçük mutluluklara sıkı sıkı kapatırız benliğimizin kapılarını. Neşeli insanları sulu sayarız. Dertlenecek bir neden bulamayınca bile, hep dertliyizdir genellikle.
  • Virginia Woolf

  • Yaşam neden bu denli trajik? Neden bir uçurumun üstündeki küçük bir kaldırım şeridine benziyor? Aşağıya bakıyorum başım dönüyor. Sonuna dek nasıl yürüyebileceğim diye merak ediyorum… Bir tarlanın ortasına konulan bir fener gibi, ışığım karanlığa boğuluyor… Mutsuzluk her yerde; tam kapının arkasında; ya da mutsuzluktan beter olan ahmaklık.
  • İnsan doğasını sanatla yoğrulmadığı sürece sevmem.
  • Çünkü ancak yazarak benliğinin paramparça olmasını, sürekli delirmesini engelleyebiliyordu…

Yorum yapın