Yazar İhsan Oktay Anar Kimdir? Eserleri, Kitapları, Sözleri, Hayatı, Ödülleri

İhsan Oktay Anar'ın Fotoğrafı

Yazar İhsan Oktay Anar
Doğum 1960 – Yozgat
Meslek Yazar, Yardımcı Doçent

İhsan Oktay Anar kimdir, İhsan Oktay Anar’ın eserleri nelerdir, İhsan Oktay Anar kaç yaşındadır, İhsan Oktay Anar kaç yılında ve nerede doğmuştur, İhsan Oktay Anar’ın hayat hikayesi ve İhsan Oktay Anar hakkında ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda bulabilirsiniz!



İhsan Oktay Anar Kimdir?

İstanbullu bir ailenin en küçük çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Anar, babasının mesleği gereği ilk ve ortaokulu İstanbul’da okumuş, liseyi de İzmir de okumuştur. Lise ve Üniversite dönemlerinde, gündüzleri tabela boyamaya başlamış, bu işi üniversiteye kadar devam ettirmiş ve üniversiteyi kazandıktan sonra bırakmıştır. Akabinde Eğe Üniversitesi Felsefe Bölümüne devam eden Anar, askerlik görevini ertelemek için aynı üniversitede yüksek lisans eğitimine devam etmiştir.

Okuldan çok kütüphaneye giden Anar, bu nedenle Karşıyaka Erkek Lisesi’nden atılmıştır. Çalışmalarını roman alanında yoğunlaştırmış ve 2018 itibarıyla yedi romanı yayımlanmıştır. Anar’ın 1991’de yazdığı ve yayımlatmak için dört sene boyunca çeşitli yayınevleriyle görüştüğüTamuadında yayımlanmamış bir romanı da mevcuttur. Anar, daha sonra bu eserini tekrar incelediğinde beğenmemiş ve yayımlatmaktan vazgeçmiştir.

Edebiyatçılar Derneği ve PEN Yazarlar Derneği üyesidir. İlk öyküsü “Kâfirler İçin Apologya” Nisan 1985’te Morköpük dergisinde çıktı. İlk romanı Puslu Kıtalar Atlasıdır.


İhsan Oktay Anar’ın Eserleri


İhsan Oktay Anar Sözleri

  • İster alın yazısı densin ister matematik, kesinlik özgür bir insanı daima çıldırtırdı.
  • İşte, zaman döngüsel olduğu için sadece geçmişi değil, geleceği hatırlamak da mümkündü.
  • Uyku nasıl bir şeydi? Hepsinden önemlisi rüya diye bir şey gerçekten var mıydı ve insanlar onu sahiden görebiliyorlar mıydı? Çok eğlenceli olduğu kesindi.
  • Kusur benim imzamdır. Bir ismim olduğu sürece kusurum da olacak ve olmalıdır.
  • Ben bu dünyaya bilmek için geldim. Benim için kutsal bir şey varsa o da bilgidir, gerek bu dünyanın, gerekse öte dünyanın bilgisi .
  • Her şey ben ve benim düşüncelerimden ibaret olsa da bu dünyada yaşamak zevkli bir şey.
  • Güneşin açtığı her gün, dünyada gerçeği değil güzelliği arayanların bayramıydı.
  • Görülen ve görülmeyen tüm düşler karanlığın ta kendisidir.
  • Yükselmiş birini düşürmek, yahut onun düştüğünü görmek, aşağıdakilerde adaletin yerini bulduğu hissini uyandırır ve onlara mutluluk verirdi.
  • Ben, hikayelerin bir sonu olması gerektiğine inananlardanım. Hayat da bana kalırsa böyle.
  • Erkeğin kadını seçtiği cemiyet batarken, kadının erkeği seçtiği cemiyet refaha eriyordu.
  • “Her zaman olduğu gibi şimdi de, yaşıyor olmanın değil, insan olmanın zevkini çıkarıyorum.”
  • Gülleri ve bülbülleri göremeyip gün boyu evinde oturan adam dünyanın kendisini hiç görebilir mi?
  • “Başkaları ne derse desin, bir hanımın yüzündeki güzellik, ona şefkatle bakan erkeğin gözlerinden yansıyan aşktır.”
  • Şu anda ölü bedeninde bir damla kan yoktu belki; ama o kana değil, ışığa ve hayata susamıştı .
  • Böylece güçsüzlüğün ve silikliğin ne olduğunu öğrenme fırsatı buldum. Aynı zamanda gücün ve her türlü iktidar tutkusunun da ne kadar büyük bir erdemsizlik olduğunu da bu sayede gördüm.
  • Bir kadını uzun uzadıya anlatmak malumun ilanı olur. Çünkü kadının, mükemmel olmaktan başka ne özelliği olabilir ki?

İhsan Oktay Anar Alıntıları

  • Çünkü aşk insanı kanatlandırıp uçurur. Peygamberimizin miracını hatırla. İçinde o sevgi olmasaydı, hiç bu kadar yükselir miydi?
  • Geleceği bilme konusunda en çok başvurduğu yol, bir kitabın rasgele bir sayfasını açtıktan sonra gözüne ilişen cümleyi okuyup bundan bir anlam çıkarmaktı.
  • Ah! Keşke dünyayı da senin gibi seyredip, senin ona baktığın gibi bakabilseydim! Oysa ben ona bir güç malzemesi olarak bakıp onda kendi karanlığımı gördüm.
  • Benim dünyada tattığım en büyük lezzet, hayat değil, insanlık! Her zaman olduğu gibi şimdi de, yaşıyor olmanın değil, insan olmanın zevkini çıkarıyorum.
  • Kavuşunca meşk, kavuşamayınca aşk olduğunu söylerler. Sevgisini kalbinde taşıdığı sürece herkes ona kavuşmuş demektir bana göre.
  • Gel gör ki şiddetin en yalın biçimi, güzel olan, belki de dişil bir şeyi parçalamak ya da kirletmekti; bu da elbette insanda güçlü olduğu duygusu uyandırırdı.
  • Çirkinliği gördüğü dünyanın tersine, Güzelliği ancak, hayran olduğu dahi ressamların tablolarında buluyor, oysa bu sanatçıların, kendisinin çirkinlik bulduğu dünyada güzelliği gördüklerini kafası pek almıyordu.
  • Yaşanılanlar, görülenler ve öğrenilenler ne kadar acı olursa olsun, macera insanoğlu için büyük bir nimetti. Çünkü dünyadaki en büyük mutluluk, bu Dünya’nın şahidi olmaktı.
  • Bu dünyada insanların korktuğu tek şey öğrenmekti. Acıyı, susuzluğu, açlığı ve üzüntüyü öğrenmek onların uykularını kaçırıyor, bu yüzden daha rahat döşeklere, daha leziz yemeklere ve daha neşeli dostlara sığınıyorlardı.
  • Hazine odasındaki paraları yağma eden şu zavallılara bak. Eğer kitaplıktaki ciltler dolusu bilgiyi kullanabilecek durumda olsalar, talan ettikleri paranın on katını, belki de yüz katını elde edebileceklerini bilmiyorlar .
  • Bir söz, güzeldir diye doğru kabul edilemez. Güzel söz başka, doğru söz başka! Ben doğru söylemeyi tercih ederim, her ne kadar vezinli kafiyeli olmasa da.
  • Onun dünyasına aşina olmayanlar, rüya görmediği için üzülen bu oyunbaz çocuğun aslında alacalı düşler kadar renkli bir alemde yaşadığını nereden bilebilirlerdi?
  • Anadolu köylerinde gecelerin, özellikle çocuklar için çok uzun, çok zevkli ve biraz “ürpertici”geçmesinin sebeplerinden biri, dedelerin ve ninelerin anlattığı şu cinli perili masallardı.
  • Aşk hakikiyse eğer, masallar da hakikidir ve onların hakiki olduğuna artık inanıyorum. Lütfen bana istediğiniz masalı anlatınız, inanırım. Cüceleri, büyücüleri, devleri anlatınız, artık inanırım. Beni sevdiğinizi anlatınız, çocuk gibi inanırım.

Yorum yapın