| Yazar | Hans Christian Andersen |
| Doğum | 1805, Odense, Danimarka |
| Ölüm | 1875, Rolighed |
| Meslek | Şair, yazar |
Hans Christian Andersen kimdir, Hans Christian Andersen’in eserleri nelerdir, Hans Christian Andersen kaç yaşındadır, Hans Christian Andersen kaç yılında ve nerede doğmuştur, Hans Christian Andersen kaç yılında ve nerede ölmüştür, Hans Christian Andersen’in hayat hikayesi ve Hans Christian Andersen hakkında ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda bulabilirsiniz!
Hans Christian Andersen Kimdir?
Babası ayakkabıcı Hans Andersen ve annesi çamaşırcı Anne Marie Andersdatter’dır. Danimarka ve Norveç edebiyatının kurucusu kabul edilen Lodvig Holberg’in komedilerini okuyarak genç yaşta tiyatro ile tanıştı. Babasının yardımıyla oyuncak bebeklerden bir kukla tiyatrosu kurdu. Kopenhag Kraliyet Tiyatrosu’nun gezici oyunlarını Odense’deki tiyatroda izleme fırsatı buldu. 11 yaşındayken babasının ölümü üzerine okula ara verdi ve annesinin yanında temizlikçi ve çamaşırcı olarak çalıştı. Annesi, 1818’de ilk karısı gibi bir kunduracıyla yeniden evlendi. Yoksul çocuklar için bir okula gönderilen Hans Andersen, dokumacı ve terzi çıraklığı ve bir tütün fabrikasında işçi olarak çalıştı. 1819’da tiyatro oyuncusu olma umuduyla Kopenhag’a gitti. Oyunculuk ve dans etmeyi denedi. Başarısız, oyun yazarlığına döndü. Koroda sesi kalınlaşana kadar şarkı söyledi; 1822’de korodan çıkarıldı. Tiyatro yönetmeni Joans Collins’in himayesi altında Slagelse ve Elsinore’daki bir okula gönderildi, okul müdürünün evinde yaşadı. Okul müdürüyle yaşadığı sorunlar nedeniyle 1827’de Kopenhag’a döndü ve ertesi yıl Kopenhag Üniversitesi’ne girdi.
Kendi ülkesi ile Avrupa ülkeleri arasında sık sık seyahat etti; seyahatlerinden seyahat kitapları için birçok materyal çıkardı. 1832 yılına kadar şiir, oyun, gezi yazısı türlerinde ilk eserlerini yazmış, ilk librettolarını ise 1832 yılında kaleme almıştır. Kendine özgü anlatım yöntemini ve birçok kaynağı kullanarak oluşturduğu masalları yazarak masal yazmaya başladı. Yazdığı ilk masalın el yazması 2012’de bir arşivde bulundu.
Romanları 1845’te İngilizceye çevrilmeye başlandı; peri masalları ve romanları hem Birleşik Krallık’ta hem de ABD’de başarı elde etti. 1848 yılında peri masalları Fransızcaya çevrilmeye başlandı. İlerleyen yıllarda ünü tüm dünyaya yayıldı. Andersen otobiyografisi Mit Livs Eventyr’i (Hayatımın Hikâyesi) 1855’te yayınladı. 1857’de İngiltere’ye gitti ve ünlü yazar Charles Dickens’ın evinde kaldı. Seyahatlerine İspanya (1862) ve Portekiz (1866) ile devam etti. 1867’de kendisine Odense Fahri Vatandaşı unvanı verildi. Dryaden (1868) öyküsünü ve altıncı ve son romanı Lykee-Peer’ı yazdıktan sonra 1871’de Norveç’e gitti. Daha sonra Almanya, Avusturya, İtalya ve son olarak İsviçre’ye gitti. Son masallarını 1872’de yazdı. 4 Ağustos 1875’te Kopenhag’da hayatının son evrelerinde kendisine bakan ailesinin evinde karaciğer kanserinden öldü. Mezarı Kopenhag’daki Assistens Mezarlığı’ndadır.
Hans Christian Andersen’in Eserleri
Başlıca masalları
Elias Bredsdorff’un yazdığı biyografiye göre Andersen’in yazdığı 156 masal arasında dünya çapında en ünlü 30 masal şunlardır:
- Prenses ve Bezelye Tanesi
- Çirkin Ördek Yavrusu
- Kurşun Asker
- Uçan Sandık
- Parmak Kız
- Çakmak
- Küçük Klaus ve Büyük Klaus
- Küçük İda’nın Çiçekleri
- Yol Arkadaşı
- Küçük Deniz Kızı
- Kralın Yeni Giysisi
- Yaban Kuğuları
- Cennet Bahçesi
- Leylekler
- Ole Lukoie
- Akıllı Çoban
- Karabuğday
- Bülbül
- Topaç ile Top
- Çam Ağacı
- Karlar Kraliçesi
- Örgü İğnesi
- Elverhøi
- Kırmızı Dans Pabuçları
- Çoban Kızı ve Baca Temizleyicisi
- Kibritçi Kız
- Gölge
- Eski ev
- Mutlu Aile
- Yakalık
Hans Christian Andersen Sözleri
- İnsan bir şeyi ciddi olarak istemeye görsün, hiçbir şey erişilemeyecek kadar yükseklerde değildir.
- Her insanın hayatı, Tanrı’nın yazdığı bir peri masalıdır.
- Kalp, bütün erdemleri kendinde toplamıştır. Ama bütün kötülükler de oradadır.
- Bütün kötülükler, bütün erdemler kalbimizdedir, senin kalbindedir, benim kalbimdedir.
- Kişi kendi kusurlarını söylemekten hoşlanmaz, bu işi başkaları gereği kadar yapar zaten.
- Günler gelip geçiyor. Her geçen gün sevince, dinginliğe biraz daha yaklaşıyorum.
- Ne kendisi kimseyi öpmek istiyormuş, ne de kimsenin onu öpmesini. Yine de bir kez öpülmüş! Ölüm, sonunda hepimizi öpeceği gibi, onu da öpmüş.
- Yıldızlar hem zenginlerin, hem yoksulların evlerinin üstünde aynı parlaklık, aynı mutlulukla göz kırpıyorlarmış.
- Pek çok güzellik ile iyiliğin, gizlenmiş olsa da unutulmuş olmadığını aklından bile geçiremiyormuş.
- İyi yönlerimi biliyorum ben, biliyorum ama hiçbiri üstüne konuşmuyorum.
- Ortalıkta şiiri yazılacak, öyküsü anlatılacak bir sürü şey var -elbette anlatma yeteneğin varsa!
- Özrümü ben de biliyorum; söylemekten de çekinmiyorum. Bu da benim alçakgönüllülüğümü, kendini beğenmişlikten ne kadar uzak olduğumu gösterir.
- Güneş üstüme ışınlarını yolluyor, rüzgâr beni öpüyor! Ne büyük birer nimet bunlar!
- Dingin bir yaşam sürmeleri öğretilemez mi bunlara? O zaman her biri başkalarını bırakır, kendi işine bakardı!
- Günümüzde çocukların ne kadar çok şey bildikleri, doğrusu inanılır gibi değil! İnsan artık neyi bilmediklerini bilemiyor.
Hans Christian Andersen Alıntıları
- Yoksul olsun, zengin olsun, çocukların sevinci aynı!
- Şair diye kim varsa hepsine var gücüyle girişti, çünkü kendisi ne kadar istese de şair olamayacaktı.
- Sizleri kendilerine bağımlı kılacak olanlar vardır, ama ben kabuğumun içinde bağımsızım.
- Kuğu yumurtasından çıkmış bir kuş için, ördek kümesinde doğmuş olmanın önemi yoktur!
- Beni yeniden daha iyi bir biçimde kurmak için yıkacaklar. Ben yok olacağım, ama var olmayı sürdüreceğim!
- Profesör sık sık, “Başarı kazandığın yere geri dönmeyeceksin!” dermiş. Üstelik insan sarrafıymış. Bu da başlı başına bir sanattır.
- Yeni değirmen, eskisinden daha iyi planlanmış, çağa daha uygun bir yel değirmeniymiş. Bildiğiniz gibi, ilerleme de ancak böyle gerçekleşir.
- Her biri öbürüne ağzının payını verdiği kanısındaymış. Böyle bir kanı insanı rahatlatır, bunun üzerine iyi bir uyku çekilebilir.
- Çok mutluydu, çok; ama hiç de gurur duymuyordu. İyi, temiz kalplerde gurur olmaz ki hiç.
- Deniz senin narin ellerinden daha yumuşaktır ama en sert taşları bile istediği biçime sokar.
- Görüyorum, işitiyorum, hatta rüzgârın serinliğini de hissedebiliyorum. Bunca nimet içerisinde eğer halimden şikâyet edersem bana verilen nimetlere karşı haksızlık etmiş olurum.
- Kar tanelerindeki şekilleri görmüşsündür. Bir kar tanesinin şekli diğerine benzemez. Milyonlarca, milyarlarca kar tanesinin hepsi farklı farklıdır.
- Bir yıldız düştü mü, bir insanın ruhu gökyüzüne yükselir derler.
- Küçük bir çocukken “Bin bir Gece’yi hiç aklımdan çıkarmaz, asma bahçeleri ve fıskiyeli havuzlarıyla mermer saraylar düşlerdim.
- Isınmak istemiş!” dedi herkes. Ama onun ne güzel şeyler gördüğünü, kibrit alevinde ne düşler gördüğünü kimseler bilemezlerdi ki…
- Küçük kız birden rahatladığını hissetmiş, artık ne soğuk varmış nede açlık onun için. O anda gökyüzünde bir yıldız kaymış.
- Çok mutluymuş ama hiç böbürlenmiyormuş. İyi kalpli biri, asla böbürlenmezmiş!
- Sana bir kez yardım ettim. Eğer bunu yeniden yaparsam, ilk seferki gibi nankörlük edersin.