Yazar Ahmet Rasim Kimdir? Eserleri, Kitapları, Sözleri, Hayatı, Ödülleri

Ahmet Rasim'in Fotoğrafı

Yazar Ahmet Rasim
Doğum 1864, İstanbul – Osmanlı İmparatorluğu
Ölüm 1932, İstanbul – Türkiye
Meslek Yazar ve Gazeteci

Ahmet Rasim kimdir, Ahmet Rasim’in eserleri nelerdir, Ahmet Rasim kaç yaşındadır, Ahmet Rasim kaç yılında ve nerede doğmuştur, Ahmet Rasim kaç yılında ve nerede ölmüştür, Ahmet Rasim’in hayat hikayesi ve Ahmet Rasim hakkında ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda bulabilirsiniz!



Ahmet Rasim Kimdir?

1864 yılında İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı Sarıgüzel mahallesinde doğdu. Babası Menteşeoğlu’ndan bir Kıbrıslı Bahaeddin Efendi, annesi Nevbahar Hanım’dır. Babası o doğmadan ailesini terk ettiğinden Nevbahar Hanım onu tek başına büyütmüştür. 1875 yılında başladığı Darüşşafaka’da edebiyatla tanıştı. Bu okulda besteci Mehmet Zekai Dede’den de müzik dersleri aldı. Fransızcayı kendi kendine öğrendi. Eğitimini 1883 yılında birincilikle bitirdi.

Okulu bitirdikten sonra diğer Darüşşafaka mezunları gibi Posta ve Telgraf Nezareti’nde memur oldu. Kısa bir süre bu kurumda memur olarak çalıştı. Memuriyet hayatını benimsemeyen ve hayatını yazarlık yaparak kazanmak isteyen Ahmet Rasim’in ilk yazısı Ahmet Mithat Efendi’nin Tercüman-ı Fikir gazetesinde yayınlandı. Bu, “Yolcu” başlıklı tercüme edilmiş bir makaleydi. Ardından dönemin ünlü gazetecisi Baba Tahir aracılığıyla Ceride-i Hava’da bilimsel konularda makaleler ve çeviriler yayınlamaya başladı. Bir süre Mekteb-i Behrami Okulu ve Komonto Musevi Okulu’nda öğretmenlik yaptı. Ahmet Mithat’tan aldığı teşvik sayesinde 1885’ten sonra kendini tamamen gazeteciliğe adadı.

1891 yılında yayın hayatına başlayan Servet-i Fünûn dergisinde, bilimle ilgili yazılarının yanı sıra romanlarını da ayrı formlarda yayınlama fırsatı bulmuştur. Leyal-i Izdırap, Meşak-ı Hayat ve Afife burada yayınlandı. Ancak Servet-i Fünûn yazarlarının genel edebî üslubunu benimsememiştir. Doğu ve batı edebiyatının olumlu yönlerini sentezlemeyi amaçlayan Ahmet Cevdet Paşa ve Ahmet Mithat Efendi’nin edebiyat anlayışını benimsemiştir.

1898’de Alman İmparatoru II. Wilhelm’in Suriye gezisi sırasında Malûmat gazetesi tarafından Suriye’ye, 1916’da Sabah gazetesi tarafından savaş muhabiri olarak Romanya cephesine gönderildi. Bu arada tarih, gramer, imla ve aritmetik gibi çeşitli konularda eserlerini yayımladı.

Müzik alanında da eserler veren sanatçı, kendisine ait birçok söz yazmıştır. Yakın arkadaşı müzisyen Tatyos Efendi’nin bestelediği ušşak makamında “Bu gece güneş batarken / Geç kalma erken gel” mısralarıyla başlayan şarkısı günümüze ulaşan eserlerinden biridir. . 1927’de Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in referansı ile İstanbul Milletvekili oldu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin üçüncü ve dördüncü dönemlerinde milletvekilliği yaptı. Ancak sağlık sorunları nedeniyle meclis oturumlarına bile katılmadı. 1932 yılında Heybeliada’daki evinde vefat etmiş ve Heybeliada’daki Abbas Paşa Mezarlığı’na defnedilmiştir.


Ahmet Rasim’in Eserleri

Roman ve Hikayeler

  • İki Güzel Günahkâr
  • İlk Sevgi
  • Bir Sefilenin Evrak-ı Metrukesi
  • Güzel Eleni
  • Mesakk-ı Hayat
  • Leyâl-i Izdırap
  • Mehalik-i Hayat
  • Endişe-i Hayat
  • Meyl-i Dil
  • Tecârib-i Hayat
  • Afife
  • Mektep Arkadaşım
  • Tecrübesiz Aşk
  • Numune-i Hayal
  • Biçare Genç
  • Gam-ı Hicran
  • Sevda-yı Sermedî
  • Asker Oglu
  • Nâkâm
  • Ülfet (ikinci basılışı “Hamamcı Ülfet” adıyladır)
  • Belki Ben Aldanıyorum
  • İki Günahsız Sevda

Ahmet Rasim Sözleri

  • Her çocukluk kendine has bir renk kartelasıdır aslında.
  • Ah, beklemek! Sen ne kadar tatlı, ne kadar güzelmişsin.
  • Dayak atıldığını izlemek de hemen hemen dayak yemektir…
  • Ömür bu! Su gibi akıyor. Dalgalanıyor, bulanıyor, duruluyor!
  • Okula gitmeyen çocuğun sonu ya tulumbacılıktır ya beygir sürücülüğü…
  • Heveslerin ne geçmişi, ne geleceği vardır. Aklıselim, iffet insana şimdiyi düşündürür.
  • Renkten bir şey kaybetmemiştik. Çünkü şamar bir suratın iki tarafını da kızartmıştı.
  • Aile, mektep, vatan bir anlama gelir. Fakat en küçükleri aile, ortancası mektep, büyükleri vatandır.
  • Oyunsuz çocuk ise, karnına bastıkça “vık vık” eden kukla bebeklerden başka bir şey değildir.
  • Acaba sonsuz uykuda istirahat etme, vücuda faydalı mıdır? İhtimal ki ruhun rahata ermesi o vakit mümkün olur.
  • Durgunluk ve gevşeklik kaygısız gönüllere hastır. Her kalp, uyku ile istirahat edemez. Her göz geceleri kapanmaz.
  • Baskının ne biçim olduğunu anlamak isterseniz haşarı bir çocuğu dikkatle seyredin!
  • Zaman, geçici bir örtüdür, geçmişte yaşanan olaylar, onun altında saklanır, mütemadiyen gelişip büyür.
  • Her hayat devrinin geçmişi, şimdiki zamanı, geleceği vardır. İnsan geçmişe üzülür; içinde yaşadığı zamanla avunur, geleceği düşünürmüş.
  • Beni sönmez ateşlerde yakan o baştan çıkarıcı gözlerini görmeyeli kalbim cehennem alevleriyle harab oldu. Yanıyorum, o günden beri yanıyorum.
  • Ah, ıstırap! Ben seni hissediyorum, yazamıyorum.

Ahmet Rasim Alıntıları

    Meşakk-ı Hayat

  • Aşk ancak karşılıklı olduğunda mutluluğu getirir.
  • Hayat, düzgün bir çizgide ilerlemiyor ki gelecekte olacakları kestirmek kolay olsun.
  • Geçmişten sıyrılarak mutlu bir geleceğe yelken açmaya başlayınca insanda kaygı ve korku oluşur.
  • Falaka

  • Despotluğun nasıl olduğunu anlamak isterseniz haşarı bir çocuğu dikkatlice seyredin.
  • Dayak atıldığını seyretmek de hemen hemen dayak yemektir!
  • Kadın kısmı sokakta gülümseyebilir mi? Ya biri görecek olursa… Sonra ne derler?
  • Bilmediğim, sonunu göremediğim suallere cevap vermem!
  • Son derece sabırlı ve tahammüllü olmak her mizacın harcı mıdır?
  • İnsan mektebe gözü kapalı değil, gözü açık gitmeli, değil mi ? Yok, değilmiş! Gözü kapalı gitmeli, orada açılmalıymış!
  • Eşkal-i Zaman

  • Zamanın değişmesi hükümlerin değişmesini, yaşam tarzının değişmesi de mekânların değişmesini gerektiriyor.
  • İnsanlık, miladın hangi senesine erişirse erişsin daima tedaviye muhtaç kalacak, her devrin kendisine mahsus bir hapı bulunacaktır.
  • Şehir Mektupları

  • Kadınlar hangi biçimde, hangi vücut ölçüsünde bulunursa bulunsunlar, saygıya değerler.
  • Gece, yıldızlı örtüsünü gökyüzüne serer sermez hatıra, yorulmuş zihinlere ferahlık ve sevinçten ibaret bir neşe hissi geliyor.
  • İnsan ilgiden bıkmazmış. Birini bırakıp diğerine gönül verirmiş.
  • İnsan, bahçeye girdi mi, yerden akseden kırmızı renk ile yukarıdan vuran sarı rengin karışımı içinde kalarak kavuniçine benzer bir gelgeç manzaraya dönüyor.
  • Leyal-i Iztırab

  • Geçmiş için üzülmemek boş sözdür. Her kalp, yaşam devirleri içinde yuvarlandıkça özündeki saflığı kaybeder.
  • Gecelerim Falaka

  • Yüzüm kime dönük olursa olsun yüreğim hep sana dönük olacak.
  • İstanbul’da Eğlence Hayatı

  • Yarım teselliler bile kırık gönüllerde bütün kuvvetler peyda eder.
  • Gençlikte nazar ne kadar keskin oluyor…
  • Böyle âlemleri görmeli fakat içlerine dalmamak gerek. Gör geç demişler, sür git dememişler.
  • Leyal-i Iztırab

  • Ahlaki cehalet, bir andaki zevk ve hazzı koca geleceğe feda ettiriyor.
  • İki Güzel Günahkâr

  • Hakikaten muhabbetin merhamete dönüşümü etkileyicidir! İnsanoğlu sevdiği bir şeye merhamet ettiği zaman bütün geçerli yasa ve kuralları unutur. Bu onun heyecan halidir. Uyurgezer olanlar gibi gözü kapalı yürür.
  • Hamamcı Ülfet

  • Zaman ne olursa olsun hızını değiştirir mi?

Yorum yapın