Üşüyen Sokak Kitabının Konusu, Özeti, Karakterleri, Açıklaması, PDF, Yorumları, Yazarı

Üşüyen Sokak'ın Fotoğrafı

Kitap Üşüyen Sokak
Yazarı Cengiz Dağcı
Türü Romanlar
Kategoriler En Çok Okunanlar
Kitap Önerileri
Okunması Gerekenler
Yayın Yılı 1972

Cengiz Dağcı tarafından 1972 yılında kaleme alınmış olan Üşüyen Sokak kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Üşüyen Sokak pdf, Üşüyen Sokak konusu, Üşüyen Sokak karakterleri, Üşüyen Sokak yorumları, Üşüyen Sokak açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!



Üşüyen Sokak – Cengiz Dağcı


Üşüyen Sokak Kitabının Karakterleri

Almira:

Haluk:


Üşüyen Sokak Kitabının Konusu

Roman, Haluk’un hikâye boyunca devam eden karışık düşünceleri ve bulanık zihni ile başlar. Roman, İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanların Kırım’ı işgalini konu alır. Enstitü öğrencisi olan Haluk isimli bir Kırım Türkünün kaygıları, savaştan kurtulma çabaları ve içinde yaşadığı toplumun değer yargıları dile getirilir. Yazar, savaşın yıprattığı bir şehrin meselelerini ve kişinin bunalımlarını ve bir gençliğin sığınağı olan daha olgun bir kadının hikâyesini işler.


Üşüyen Sokak Kitabının Özeti

Haluk’un aklını kurcalayan hikâyeleri vardır. Sürekli çekmecede sakladığı hikâyeleri düşünür. Bu hikâyeleri üç gün boyunca bir çekmecede tutarken, rahat olmasına rağmen gidip saklandığı yerden onları alır. Daha sonra sıkışık, karanlık ve nemli lavabonun arka duvarındaki bir kavanoza saklar. Hikâyeleri orada üç gün kalır. Bu süre zarfında ekmek bile yemeyen Haluk, hikâyelerini yakmak ister ama vazgeçer. Yine içi rahat olmayan Haluk, günler sonra hikâyelerinin peşine düşer. Hikâyelerini kontrol etmek için tuvalete gittiğinde iki ya da üç erkekle karşılaşır ve onlardan kaçınır, iletişimden kaçınır.

Bir gün Haluk ne yapacağını bilemezken tramvaydan inerken yanlışlıkla yanlış yola düşen Almira isimli biriyle tanışır ve Fontannaya Caddesi’ne giderler. Orada Almira’nın kaldığı daireye girerler ve Almira’nın beyaz atletini ilk kez görür, bu onun için daha sonra çok şey ifade edecektir. Haluk, üç yıl gibi hissettiren bir apartman dairesinde üç gün geçirir. Bu üç gün boyunca Almira zaman zaman yanına gelir ve Haluk’u kontrol eder. Ona beyaz atletini verir ve yokken üşümemesi için onu uyarır. Haluk Almira’yı beklerken hep onu düşünür ve atletini okşar. Artık düşüncelerini, onu rahatsız eden her şeyi saklamaya ve maskelemeye çalışmayacağına söz verir. Dairesinin penceresinden dışarıyı seyrederek, başı ellerinin arasında Fontannaya’dan uzaklaşan patlamaları dinlerken kendi iç dünyası ile karşılaşır ve her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünür. Her zaman düşünceli ve dertli olan Haluk, bir süre sonra hikâyeleri Almira’ya anlatmaya karar verir. Sadece Almira’nın onu anlayacağını düşünür. Ancak Almira nerede olduğunu bilmediği bir yere gitmez. Yine bir gün yalnız kaldığında ve Almira dönmeyince yaşama hevesi tamamen yok olmuştu. Odanın penceresinden Fontannaya Sokağı’nı izleyerek Almira’yı düşünür. Yazdıklarını okumak bile istemiyor. Kimseye görünmeden apartmandan çıkmak istiyordu, artık orada işi yoktu.

Küpünü alıp eşyalarını topladıktan sonra çıkmak üzereyken Almira’nın beyaz atletini okşar ve koşarak evden çıkar. Sokak kapısına doğru yürürken aniden biri seslendi ve duyar. Tanımadığı adam, sokağın şimdi Almanlar tarafından işgal edildiğini söyler. Ardından Almira’nın kendisini tanıştırdığı Lopatov gelir ve Almira’dan haber getirir. Titreyen bir sesle, Rus devletinin el konulan apartman sahipleri listesini terk ettiğini söyler. Haluk’un sesi listenin başındaki ismi yakalar ve listenin başında ‘Almira Hofman’ ismini okur. Sonra Almira’nın Haluk’a söylediği yalan ortaya çıkar ve hayal kırıklığı içinde dairenin Almira’ya ait olduğunu ve geri dönmeyeceğini öğrenir. Sonra avluya çıkıp Fontannaya’dan uzaklaşır.


Üşüyen Sokak Kitabının Açıklaması

Cengiz Dağcı, Üşüyen Sokak’ta, İkinci Dünya Savaşı’nın bütün şiddetiyle devam ettiği günlerde Kırım’ın Almanlar tarafından işgalini anlatır. Roman; kötü yola düşmüş Almira’nın sokakta tesadüf ettiği ürkek ve ne yapacağını bilmeyen Enstitü öğrencisi genç Halûk’u alıp bir apartman dairesine götürmesini ve Halûk’un orada geçirdiği üç günü bizlere gösterir. Cengiz Dağcı diğer romanlarından farklı olarak, Üşüyen Sokak’ta iç sese ve bilinç akışına büyük bir ağırlık vererek kahramanı Halûk’un sürgün ve siyasî baskılarla bunaltılan Kırım Türk toplumu içinde kendisini tanımasını ve dünyayı anlamlandırmasını, zorlu kış şartlarının ve işgalci askerlerin ablukaya aldığı bir sokak başındaki apartman dairesinin penceresinden hikâye eder.

(Tanıtım Bülteninden)


Yorum yapın