Oyunlarla Yaşayanlar Kitabının Konusu, Özeti, Karakterleri, Açıklaması, PDF, Yorumları, Yazarı

Oyunlarla Yaşayanlar'ın Fotoğrafı

Kitap Oyunlarla Yaşayanlar
Yazarı Oğuz Atay
Türü Oyun Kitapları
Kategoriler Okunması Gerekenler
Yayın Yılı 1975

Oğuz Atay tarafından 1975 yılında kaleme alınmış olan Oyunlarla Yaşayanlar kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Oyunlarla Yaşayanlar pdf, Oyunlarla Yaşayanlar konusu, Oyunlarla Yaşayanlar karakterleri, Oyunlarla Yaşayanlar yorumları, Oyunlarla Yaşayanlar açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!



Oyunlarla Yaşayanlar – Oğuz Atay


Oyunlarla Yaşayanlar Kitabının Karakterleri

Coşkun Ermiş: 40-50 yaşlarında emekli bir öğretmendir. Mutsuz bir yaşantısı olan Coşkun, mutluluğunu sanat ışıltısında bulmaya çalışır. Cemil’e ile evlidir. Ama Emel ile ilişki yaşar ancak bu yüzden eşi Cemile ile sürekli tartışmalar yaşar ve buda evden ayrılıp Emel’in yanına yerleşmesine neden olur.

Cemile: Coşkun Ermiş’in eşidir.

Ümit: Coşkun Ermiş’in oğludur.

Saffet: Coşkun Ermiş’in komşusu ve onu Tiyatro yazarlığına yönlendiren kişidir.

Emel: Saffet’in arkadaşıdır. Coşkun Ermiş’in beraber takılarak ilişki yaşadığı kişidir.

Servet: Tiyatro oynatan bir patrondur.

Saadet Dokuz: Coşkun Ermiş’in kayınvalidesidir. Rüyalarında Cemil Paşa’nın geleceğine inanan ve bu yüzden damadı Coşkun ve oğlu Ümit tarafından bazen o kılığa girerler. Coşkun ve Cemile’nin tartıştığı bir gün dayanamaz ve ölür.


Oyunlarla Yaşayanlar Kitabının Konusu

Tanzimat’tan bu yana sürekli değişen siyasi ve toplumsal değerler, hedefler ve kriterler tarafından mahkûm edilen Türk aydınının kronik bunalımı hikâyesidir.


Oyunlarla Yaşayanlar Kitabının Özeti

45-50 yaşlarında bir tarih öğretmeni olan, erken emekli olan kahramanımız Coşkun Ermiş, son derece mutsuz hayatını sanatın parlaklığına ve ihtişamına taşımıştır. Aslında bunun için önce keman dersleri almaya karar veren Coşkun, daha sonra tiyatrocu olarak çalışan arkadaşı Saffet’in ikna, destek ve yoğun çabalarıyla tiyatro işine başlamış ve bundan büyük keyif almaya başlamıştır. Hem komşu hem de oyuncu olan Saffet, Napolyon oyunlarını yazmaya çalışırken kahramanımız Coşkun’dan vodvil türündeki oyunlarla ilgilenmesini ister. Tiyatro patronu Servet, Antik Yunan dönemine ait oyunları Coşkun’dan sipariş etmeye başlar. Ancak kahramanımız Coşkun Bey’in evinde çok farklı bir oyun sahneleniyor. Evin her üyesi aynı zamanda bir karakterdir.

Yaşlanan ve aklını yitiren kayınvalidesi Saadet Dokuz, rüyalarında kendisini ziyarete gelmesini beklediği Cemil Paşa’yı beklemeye devam eder. Bir gün gelip onu buradan çıkaracağına olan inancı hiç sönmez. Hatta Coşkun ve oğlu Ümit bazen Cemil Paşa kılığına girerek ona küçük mucizeler yaratmaya çalışırlar. Coşkun’un oğlu Ümit, günlerini sürekli su oyunları ve taklitler yaparak, okuldan sıkılmış, derslerden ve ödevlerden yorularak geçirir. Oyunun en başından beri çalışan eşi Cemile, dikiş dikerek kazandığı parayla evin tüm yükünü omuzlamış ve karşımıza çıkan tek gerçekçi insan kendisi de aynı şekilde kocasının bulmasını ister. Şimdi daha gerçekçi bir iş var. Ancak zaman geçtikçe kendini engelleyemeyecek ve gerçekliğin dışına çıkarak hayal gücünden bazı oyunlar kurmaya başlayacaktır. Coşkun ise yazdığı oyunları adeta yaşayarak hayatına tamamen tiyatro dünyasının sularına dalmış olarak devam ediyor. Peki, hayat nerede başlar ve nerede biter; oyunun nerede başlayıp nerede bittiği artık karışmaya başlar.

İlerleyen süreçte Coşkun, Saffet’in tiyatro arkadaşı Emel ile görüşmeye başlaR. Ancak Cemile bu durumdan hiçbir şekilde memnun değildir, onun bu tiyatro işini bırakıp başka bir işe girmesini ve sorumluluklarını bilerek bu hayal dünyasından kurtulmasını istemektedir. O da bir şirkette iş buldu ama bu sırada Coşkun’un Emel ile sık sık görüşmesi nedeniyle bazı aşk dedikoduları çıkar. Cemile ve Coşkun bu konuda tartışırken, Dokuz Saadet aniden yere düşer ve ölür. Bu olayın olduğu akşam eve kolluk kuvvetleri de gelir. Coşkun ise tüm bunlara dayanamayarak evden çıkar ve Emel’in yanına gider. Hayatın ve oyunun başladığı ve bittiği tüm olayları artık ayırt edemediğini, bu hayattan bıktığını söyler. Onu anlayan tek kişi Emel’dir ve bundan çok mutludur; O gece ilişkiye girerler. Coşkun eşyalarını toplayıp evden çıkar ve Emel’in yanına yerleşir. Ama oldukça hastadır. Bir gün Saffet’in oyunu oynandığı gün, tiyatroya gider ve tüm oyuncular gibi sahne hayatına veda etmek istediğini söyler. Nitekim Coşkun sahne arkasında hastalanır ve ölür.


Oyunlarla Yaşayanlar Kitabının Açıklaması

Tanzimat’tan bu yana sürekli değişen politik ve toplumsal değerler, hedefler, ölçütler Türk aydınını kronik bir bunalıma sürükledi. Oğuz Atay’ın tiyatro eseri, varoluş sorunlarıyla boğuşan ve ‘tutunmaya’ çabalayan ve bunu pek başaramayan okur-yazarımızın kara güldürüsü. Eylemsizlikle geçmiş bir hayatın doğal ürünü beceriksizlik ve gülünç olma korkusundan Atay sürükleyici bir oyun çıkarmış. Bir Bilim Adamının Roman’ını yazdı. ‘Oyunlarla Yaşayanlar’ adlı tiyatro eseri Devlet Tiyatroları’nda sahnelendi. Atay 13 Aralık 1977’de, büyük projesi ‘Türkiye’nin Ruhu ‘nu yazamadan hayata gözlerini yumdu.


Yorum yapın