Kitap | Jane Eyre |
Yazarı | Charlotte Bronte |
Türü | Romanlar |
Kategoriler | En Çok Okunanlar Okunması Gerekenler |
Yayın Yılı | 1847 |
Charlotte Bronte tarafından 1847 yılında kaleme alınmış olan Jane Eyre kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Jane Eyre pdf, Jane Eyre konusu, Jane Eyre karakterleri, Jane Eyre yorumları, Jane Eyre açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!
İçindekiler
Jane Eyre – Charlotte Bronte
Jane Eyre Kitabının Karakterleri
Jane Eyre: Annesi ve babasını birbirlerinin ardı sıra kaybetmiş ve ailesinin ölümünün ardından annesinin vasiyeti üzerine dayısının evinde yaşamaya başlamış küçük bir kızdır.
Mrs. Fairfox: Thornfield Konağı’nın kâhyası, Yaşlı ve sevimli bir kadın.
Adele: Jane Eyre’nin Dadılık yapacağı küçük sevimli bir kız.
Mary, Diana ve John: Üçkardeş. Gerçekte Jane’nin kuzenleridir.
Jane Eyre Kitabının Konusu
Viktorya dönemi İngiltere’sinde farklı sınıflardan iki kişinin aşkını anlatan roman, toplumdaki dini baskıyı, sınıf ayrımını ve erkek üstünlüğünü gerçekçi bir şekilde yansıtıyor. Kadın özgürlük ve haklarını koruyan ilk romanlardan biri olarak kabul edilen eser, romantizm akımının en önemli örneklerinden biridir.
Yazarın hayatından esinlenilmiştir. Kitaptaki kız okulu, yazarın ablalarıyla birlikte okuduğu Cowan Bridge’deki rahip kızlar okulundan esinlenmiştir. Romandaki ölüm sahnesinde Charlotte Brontë’nin doğrudan kız kardeşi Maria’nın ölümünü anlattığı söylenir.
Jane Eyre Kitabının Özeti
Jane Eyre, şeytani ve varlıklı teyzesi Bayan Reed tarafından büyütülen öksüz bir kızdır. Kuzenleri ve teyzesi ile refah içinde yaşayan Jane için hayat dışarıdan göründüğü kadar kolay değildir. Kuzenleri tarafından sürekli zorbalığa uğrayan ve onu kendi çocuklarından ayırıp aşağıladığı için teyzesi tarafından aşağılanan Jane’in tek kaçışı, evindeki kütüphanedir. Kitap okumayı her şeyden çok seven küçük kız, Jane teyzesini haksız bulur ve bir gün büyük kuzeni John’un evde kütüphaneyi kullanma hakkı olmadığını söyleyip Jane’i dövmesi üzerine onu cezalandırır. Ceza olarak amcasının öldüğü odada kilitli kalan Jane, onun hayaletini gördüğünü düşünerek bayılır. Eve gelen doktor Jane’in sağlıklı olduğunu söylese de teyzesi Jane’i evden uzaklaştırmaya çalışmaktadır. Lowood School adlı bir yatılı okula gönderilen Jane, burada iyi arkadaşlar edinmesine rağmen, okul müdürü Bay Brocklerhurst’ün disiplinsizliği ve zulmü nedeniyle bazı çocuklar salgın hastalıklar nedeniyle öldü. Ölenlerden biri Jane’in en yakın arkadaşı Helen’dir. Sonuç olarak, Bay Brocklerhurst işini kaybeder ve Jane, altı yılını öğrenci ve iki yılını öğretmen olarak geçirdiği Lowood Okulu’nda sekiz yıl geçirir. Kendini yeni bir şey deneyimleme tutkusundan başka işler bulmaya adamış olan Jane, Thornfield malikanesinde mürebbiye olarak bir iş bulur. Neredeyse hiç İngilizce bilmeyen küçük Fransız kızı Adele’ye öğretmenlik yapan Jane, Adele’in oldukça katı görünen gizemli ve tuhaf babası Bay Rochester ile burada tanışır. Jane, kendisinden 20 yaş büyük olan Bay Rochester ile ilgilenmeye başlar. Zamanla aşka dönüşen bu ilgi aslında Bay Rochester’ın içinde derinlerdedir. Birlikte ne kadar çok zaman geçirirlerse o kadar yakınlaşırlar ve bunun sonucunda Bay Rochester, Jane’e evlenme teklif eder.
Jane oldukça şaşırır, mutlu olur ve teklifi kabul eder. Ancak iç huzursuzluklar da vardır. Telaşla düğün gününü bekleyen Jane, aynı gün korkunç bir gerçeği öğrenir. Bay Mason adında bir adam, Jane’e Bay Rochester’ın zaten Bertha adında başka bir kadınla evli olduğunu ve kendisinin Bertha’nın erkek kardeşi olduğunu söyler. Bay Rochester bunu inkâr etmez, ancak Bertha’nın delirdiğini ve onu bir yerlerde kilitli tuttuğunu söyler. Bunca zaman yaşadıkları evin tavan arasına kapatılan Bertha’yı öğrenen Jane dehşete kapılır ve hızla malikâneden kaçar. Sokakta geçirdiği birkaç kötü günün ardından, aç ve meteliksiz, zavallı Jane sonunda kalacak bir yer bulur. Mary, Diana ve St. John isimli üç kardeşin yaşadığı eve kabul edilen Jane, kısa sürede onlarla bir dostluk kurar. Bir din adamı olan St. John da burada Jane için bir öğretmenlik işi bulur. Ancak bir gün St. John, Jane’e amcası John Eyre’nin vefat ettiğini ve tamamen Jane’e 20.000 poundluk bir servet bıraktığını bildirir. Jane, bu haberin St John’a nasıl ulaştığı konusunda şoktadır. St. John aslında kuzen olduklarını ve John Eyre’nin de amcası olduğunu söyler. John, Jane’den Hindistan’a gideceğini ve karısı olarak ona eşlik etmesini ister. Jane bu teklifi reddeder ve mirası bölüşerek evden ayrılır. Kötü teyzesinin hastalanarak ölüm döşeğinde olduğunu öğrenen Jane, onu son kez görür ve mirastan haberdar olduğunu ancak ona hiç söylemediğini belirterek Jane’den özür diler. Teyzesini affettikten sonra aklını ve kalbini hep harcadığı Bay Rochester’a dönmeye karar verir. Bay Rochester’ın sevgisi olmadan yaşayamayacağını düşünen Jane, konağa gelir ve her yeri yangın nedeniyle feci bir halde görür. Bertha’nın yangında öldüğünü öğrenen Jane, Ferndean’a gider ve orada Bay Rochester’ı bulur.
Yangında bir kolunu ve bir gözünü kaybeden Bay Rochester, Jane ile yeniden bir araya gelince sevinç gözyaşları döker. Jane onu olduğu gibi kabul eder ve evlenmek istediğini söyler. Evliliklerinin onuncu yılında Jane, Bay Rochester’ın iki yıllık körlükten sonra dünyaya gelen oğullarını gördüğünü söyleyerek sağlığına kavuştuğunu belirtir. Hiç ayrılmadan mutlu bir şekilde hayatlarına devam ederler.
Jane Eyre Kitabının Açıklaması
On yaşında öksüz kalan Jane Eyre, kendisini hiçbir zaman sevmeyen, ancak kocasının vasiyeti üzerine bakımını üstlenen yengesiyle zor bir yaşam sürmektedir. Gönderildiği katı kuralları olan yatılı okulda (aslında Charlotte Brontë’nin bir yılını geçirdiği Lancashire’daki okuldur) kötü günler geçirir. Ancak Jane Eyre, Charlotte Brontë kadar şanslı değildir; okulda on yıl kalır ve öğretmen olarak mezun olur. Edward Rochester’ın malikânesinde mürebbiye olarak iş bulur. Evin gizemli efendisi Rochester’e âşık olur; ancak onu hayal bile edemeyeceği zorluklar ve acılar beklemektedir.
XIX. yüzyıl İngilteresi’nde, her türlü tutuculuğun kol gezdiği Victoria döneminde geçen Jane Eyre, birçoklarınca kadın hak ve özgürlüklerine sahip çıkan ilk romanlardan biri olarak kabul edilir. Yazarı Charlotte Brontë’nin yaşamından izler de taşıyan roman, hayatın sillesini yiyen yapayalnız bir genç kızın güçlü bir kadına dönüşmesinin öyküsüdür.
Jane Eyre, yalnızca kadının erkek egemen toplumdaki konumuna gözü pek yaklaşımıyla değil, güçlü ve tutkulu anlatımıyla da edebiyata yenilikler getirmiş bir öncü kitaptır.