Günlük Kitabının Konusu, Özeti, Karakterleri, Açıklaması, PDF, Yorumları, Yazarı

Günlük'ün Fotoğrafı

Kitap Günlük
Yazarı Oğuz Atay
Türü Günlük Ve Anı Kitapları, Yaşam Öyküsü Kitapları
Kategoriler En Çok Okunanlar
Okunması Gerekenler
Yayın Yılı 2004

Oğuz Atay tarafından 2004 yılında kaleme alınmış olan Günlük kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Günlük pdf, Günlük konusu, Günlük karakterleri, Günlük yorumları, Günlük açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!



Günlük – Oğuz Atay


Günlük Kitabının Konusu

Oğuz Atay’ın edebiyatla ilgili herkes için sürekli merak konusu olmuş günlüğünün bütünü. “Kimse dinlemiyorsa beni -ya da istediğim gibi dinlemiyorsa Günlük.


Günlük Kitabının Özeti

Oğuz Atay bu kitapta yazacağı eserlerin karakter kurgularından bahsediyor. 25 Nisan 1970 tarihli sayfasında, Tutunamayanlar romanından Selim’e atıfta bulunarak “Günlük” adlı eserini yazmaya başlar. Günlük tutmak için yeni bir defter aldığını ve kimse onu dinlemiyorsa günlük tutmaktan başka çaresinin kalmadığını söylüyor. Yazar, hayatını ve küçük ayrıntıları nadiren de olsa not eder. Yazar, Blake Edwards’ın komedisinin partinin kendisi için komik olmadığını, onun için acı verici olduğunu anlatır. Filmde sakar bir adam var. Bunun gibi adamlar ya hayatının geri kalanında bir yerde otururlar ya da başkahraman Peter gibi göze çarpmadan yaşamaktan bahseder.

Oğuz Atay, Suç ve Ceza’da Raskolnikov’un âşık olduğu Sonya’nın sarhoş babasından da bahseder. Sarhoşların önündeki her şeyi mahvetmesinin sakarlık değil cehalet olduğunu söyler Sevin’e. Sevin, diyor, meseleleri sanata dönüştürüyorsunuz. Sevin, yazarın Dergi ‘de kitap yazma serüvenine ortak olur. Burada Dostoyevski’nin Oğuz Atay’ı etkileyen eserine atıfta bulunur.

Sevin’in adı dergide çokça geçiyor. Sevin, Oğuz Atay’ı derinden etkileyen bir kişiliktir ve aynı zamanda yakın arkadaşının eşidir. Sevinli yazar yine bir mektup beklediğini ve Londra’nın onunla anlam bulduğunu söyler. Beklediği mektup Sevin’den gelir. Oğuz Atay isteyerek mi yoksa mektup beklediğini bildiği için mi yazdığını merak eder. Yazar, Tehlikeli Oyunlar’ı üç yüz sayfa yazarak bitirir. Sevin, Oğuz Atay’ın yazdığı kitabı da İngilizce ‘ye çevirmektedir. Yazar, Eski Türk Edebiyatından bir şeyler okuması gerektiğini belirtir. Kitabına bir olay örgüsü bulamadığından ve Batı dünyasının yanlış anlaşıldığından yakınır. Kendi zamanında düşüncelerini dile getirmenin muhalif olmasından ve muhalefet ediyormuş gibi yapanların olmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirir.

Oğuz Atay, yazmak istediği ikinci kitabını anlatır. Yazarın ilk kitabı yayınlandı ve ikinci kitabı Tehlikeli Oyunlar’da Sevgi ve Hikmet adlı karakterden bahseder. Hikmet isimli karakter, kendisini haksızlığa uğramış, yaptığı iyilikler altında ezilmiş bir karakter olarak yaratacağını belirtmektedir. Kitabını Hikmet’in dilinden anlatacağını söyler. Hikmet ve Aşk hikâyesinde romanın Hikmet dilinden aktarılacağını okura anlatır. Tutunamayanlar adlı romanından daha ilgi çekici bir olay örgüsü istediğini söylüyor. Hikmet’in sevdiklerini, paranoyasını, hayalperestliğini, Sevgi’den sonraki hayatının nasıl perişan bir halde bozulduğunu anlatır. Romanın sonunda Hikmet’in ölümüyle ilgili kurgudan bahseder. Romandaki karakterler arasında zıt bir uyum yaratır. Bazı karakterler Batı gibi düşünebilirken, bazı karakterler bağnaz, ikiyüzlü ve muhafazakâr olarak kurgulanmaktadır. Hikmet’in herkesin hayatını sıkıcı bulması yani yaşadığı dönemden farklı düşünmesi onu tedirgin eder. Bu bir iç huzursuzluktur. Gideni yerine koyamama gibi içsel bir rahatsızlıktır. Oğuz Atay’ın anlattığına göre Hikmet, hayat ile hayaller arasında sıkışıp kalmış, ruhunu bilinmezliğe sürükleyen bir karakterdir. Etrafındaki insanların can sıkıntısı, ruhuna iğne gibi girdiği için ona huzurlu bir uyku vermez. Düşünmeyen insan bir bakıma huzurludur. Düşünen ve sorgulayan bir insan olan Hikmet, huzursuzluğu kendine mal etmiştir. Yazarın “Oyunlarla Yaşamak” adlı notlarında da ünlü Albay Hüsamettin Bey karakterini yaratır.

Oğuz Atay, yazdığı tek teatral metin olan Oyunlarla Yaşayanlar adlı eserinde de bahseder. Kitapta Coşkun adında emekli bir tarih öğretmeni vardır. Arkadaşı Saffet’in ısrarıyla oyunlar yazar ama hiçbirini bitiremez. Coşkun kendini o kadar kaptırır ki oyun nerede biter? Hayat nerede başlar? Birbirlerini karıştırır. Sonunda sahne arkasında ölür. Karakterlerini yarı entelektüel ve burjuva eleştirisi üzerine yoğunlaştırır.

Oğuz Atay’ın taslak olarak üzerinde çalıştığı ancak ölümü nedeniyle bitiremediği Türkiye’nin Ruhu kitabının yazılacağından da söz edilir. Kitabı üç kısma ayırır. Devlet, Toplum ve İnsan. Kişileri ve olayları aktarırken iki durumdan bahseder. Romanda gerçek ve hayali kişilerin birbirinin önüne geçmeyecek şekilde verildiğine işaret eder. Yazar, kahramanların bazı sözlerini destansı bir şekilde vermek ister. Bu, Oğuz Atay’ın gelenekten kopmadığının bir göstergesidir.

Ayrıca Eylem bilim adlı bitmemiş romanıyla ilgili notlar da var. Sunucu üniversitede profesördür. Evli ve iki çocuğu vardır. Dışarıdan her şey normaldir. Profesör bir fahişeyle tanışır. Ona yaşamayı öğretir. O zaman işler farklı bir boyut alır. Ürkek Profesör olarak bilinen çevresinde kızlar vardır. Olaylar ve kadınlar arasında gidip gelir. Her iki dünyasında da yarı uyanık bu adamın omuz silkme ve kendini arama mücadelesidir. Bireyin psikolojik tahlilini veren bir romandır.

Eserin son bölümünde yazar hastalandığını ve hastanede tedavi gördüğünü yazar. Hasta olduğunda bile bitmemiş romanlarını düşünür. Son bölümde ise Oğuz Atay’ın fotoğraflarından oluşan bir albüm var. Çalışma, Oğuz Atay’ın birkaç fotoğrafıyla sona erir.


Günlük Kitabının Açıklaması

Oğuz Atay’ın edebiyatla ilgili herkes için sürekli merak konusu olmuş günlüğünün bütünü. “Kimse dinlemiyorsa beni -ya da istediğim gibi dinlemiyorsa- günlük tutmaktan başka çare kalmıyor. Canım insanlar! Sonunda bana bunu da yaptınız” sözleriyle başlayan Günlük boyunca okur, yazarın son yıllarındaki yalnızlığını paylaşmakla kalmıyor, Oyunlarla Yaşayanlar’ın oluşum sürecini adım adım izliyor, bir edebiyat laboratuvarındaymış gibi. Günlük’ün sonunda, Atay’ın tamamlayamadığı eseri Eylembilim’den şimdilik bulunabilen parçalar da yer alıyor. Bir Bilim Adamının Romanı’nı yazdı. Oyunlarla Yaşayanlar adlı tiyatro eseri Devlet Tiyatroları’nda sahnelendi. Atay 13 Aralık 1977’de, büyük projesi “Türkiye’nin Ruhu’nu yazamadan hayata gözlerini yumdu.


Yorum yapın