Dünyanın En Pis Sokağı Kitabının Konusu, Özeti, Karakterleri, Açıklaması, PDF, Yorumları, Yazarı

Dünyanın En Pis Sokağı'nın Fotoğrafı

Kitap Dünyanın En Pis Sokağı
Yazarı Tarık Buğra
Türü Romanlar
Kategoriler En Çok Okunanlar
Okunması Gerekenler
Yayın Yılı 2020

Tarık Buğra tarafından 2020 yılında kaleme alınmış olan Dünyanın En Pis Sokağı kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Dünyanın En Pis Sokağı pdf, Dünyanın En Pis Sokağı konusu, Dünyanın En Pis Sokağı karakterleri, Dünyanın En Pis Sokağı yorumları, Dünyanın En Pis Sokağı açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!



Dünyanın En Pis Sokağı – Tarık Buğra


Dünyanın En Pis Sokağı Kitabının Karakterleri

Doktor Yılmaz: Hikâyenin ana karakterdir. Bir köyde doktordur. En yakın arkadaşı Fazıl ile zaman geçirir ve onu çok sever.

Fazıl: Hikâyenin diğer karakterlerinden biridir. Doktor Yılmaz en yakın arkadaşıdır ve onunla zaman geçirir. Bir gün bir iş teklifi alır ve İstanbul’a gider.

Cavit: Yılmaz’ın arkadaşıdır. Açacağı kliniğe Yılmaz’ı da ortak eder.


Dünyanın En Pis Sokağı Kitabının Konusu

Hikâye, İki arkadaş arasındaki samimi dostlukların menfaatler uğruna değişebileceğini gözler önüne seren ve farklılıkların insanı ne denli değiştiğini konu edinir.


Dünyanın En Pis Sokağı Kitabının Özeti

Hikâye, Doktor Yılmaz ve İlçe Müdürü Fazıl’ın köydeki kan davasını anlatmalarıyla başlar. Yıllardır husumet içinde olan iki aile, oğullarını çocukluktan öldürmeleri için kulaklarına fısıldayarak yetiştirir. Sonunda Ali yaşına geldiğinde kin dolu kalbini daha fazla taşıyamaz ve kavga ettiği aileden Sarı Memed’i vurup, kaçar. Köyde yaşanan bu olay herkesin dilindeyken, iki yakın arkadaşı Yılmaz ve Fazıl’ın da ilgisini çekmektedir. Yılmaz, Fazıl Ali’yi asacaklarından bahsederken, kendi ailesinin de kendisiyle kavga ettiğini hatırlar. Kardeşi, kavga ettikleri aileden Selim’i öldürmesi için onu işe alsa da Yılmaz, Selim’le arkadaş olduğu için bunu yapmaz. Fazıl bunun bir kan davası olduğunu bilmiyor ama Yılmaz kendi içinde sık sık bunun için savaşır.

Fazıl, bir gün kasaba gazetesinde yayınlanan yazılarının başkalarının ilgisini çekmesi üzerine İstanbul’a davet edilir. Bab-ı Ali adlı büyük bir yerde yazacak ve bu gelişmeyi hemen yakın arkadaşıyla paylaşacak ama Yılmaz onun değişeceğinden endişe eder. Şöhretin ve paranın fikrini değiştireceğinden korkarak, onu ne zaman göndereceğini söyler. Fazıl değişmeyeceğine söz vererek yeni hayatına İstanbul’a gider. Aylarca mektuplaşarak iletişim kurarlar, ancak Yılmaz önce arkadaşının yazılarını heyecanla okusa da, daha sonra mektuplar ortadan kalkınca onların yabancılaştığını düşünür.

Doktor arkadaşı Cavit, açacağı kliniğe ortak olmasını isteyince Yılmaz teklifi kabul eder ve İstanbul’a gider. Önce bir otele yerleşir ve ardından Fazıl ile tanışır. Birbirlerine yabancıdırlar çünkü Fazıl eski Fazıl değildir. Arkadaşı hissetse de sesini çıkarmaz. Tüm yazar arkadaşlarıyla tanışır. Bazılarını sever ve bazılarıyla aynı fikirde değildir. Ancak Fazıl’ın yazar arkadaşları Yılmaz’ı çok sever. Fazıl bu durumdan memnun değildir ve Yılmaz’ı evine davet ettiğinde ona yazdığı son mektubu verir. Sonra evi terk eder. Yılmaz yazıyı okurken, Fazıl’ın ne kadar değiştiğine dair düşüncelerinin artık eskisi gibi olmadığından emin olarak, öfkeyle evden çıkar.

Kendini işine verir. Daha sonraları bir mahalleye taşınır. Hatta dünyanın en pis sokağı dediği sokağa bile uğrar ve yeni insanlarla tanışır. Deli Zühre, emekli subay Nedim, Hoca Yılmaz, Cevdet, Sezai, Annesinin Gözü, Yüzbaşı… Onları gözlemler, bazen kötü olduklarını düşünürler, bazen de tam tersi olur. Yılmaz şaşkınlıkla onların değişimini izlerken Fazıl ile bir daha görüşmez. Doktor arkadaşı Cavit ile birlikte Selim’in evine gittikleri bir gün, Resho’nun onu ağabeyinin sözlerinden kurtaran yüzü aklından çıkar. Arkadaşı Selim ve ailesiyle ilgilenir. Tüm baskılarından kurtulduğunu hisseder ve artık daha mutludur.


Dünyanın En Pis Sokağı Kitabının Açıklaması

Türk romancılığının usta yazarlarından biri olan Tarık Buğra, romanı, “kâinatı ve insanları bir mizaca göre yeniden yaratmak” şeklinde tanımlar. İnsanı, en gerçek ve inkâr edilemez yönleriyle ve hüzünleriyle ele almıştır. Bu özellikleriyle Tarık Buğra, Türk romancılığında realizmin de en usta yazarlarından sayılmıştır. Onda kalıplaşmış bir fikrin peşinden gitme, onu ispatlama endişesi yoktur ve o, romanlarında bir tahlil ustası olarak karşımıza çıkar.

Tarık Buğra’nın romanlarının bazıları tefrika olarak gazete ve dergi arşivlerinde yer almıştır. Dünyanın En Pis Sokağı da bunlardandır. Ötüken Neşriyat tarafından ilk kez 1989’da yayımlanmış ve okuyucularda iz bırakmıştır.

(Tanıtım Bülteninden)


Yorum yapın