Bir İdam Mahkumunun Son Gunu Kitabının Konusu, Özeti, Karakterleri, Açıklaması, PDF, Yorumları, Yazarı

Bir İdam Mahkumunun Son Gunu'nun Fotoğrafı

Kitap Bir İdam Mahkumunun Son Gunu
Yazarı Victor Hugo
Türü Romanlar
Kategoriler En Çok Okunanlar
Kitap Önerileri
Okunması Gerekenler
Yayın Yılı 1829

Victor Hugo tarafından 1829 yılında kaleme alınmış olan Bir İdam Mahkumunun Son Gunu kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Bir İdam Mahkumunun Son Gunu pdf, Bir İdam Mahkumunun Son Gunu konusu, Bir İdam Mahkumunun Son Gunu karakterleri, Bir İdam Mahkumunun Son Gunu yorumları, Bir İdam Mahkumunun Son Gunu açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!



Bir İdam Mahkumunun Son Gunu – Victor Hugo


Bir İdam Mahkumunun Son Gunu Kitabının Karakterleri

Ölüm Mahkumu: 26 yaşında, Suç ve ismi yazar tarafından belirtilmemiştir. Konunun önyargılı olmaması nedeniyle böyle bir detaya yer verme ihtiyacı hissetti.

İdam Mahkumunun kızı: Son kez veda etmeye ve babasını görmeye geliyor. Kitabın bu bölümünde yer almaktadır.

Kürek Mahkumları: Yazar, idam mahkumunu iç sesiyle analiz etmiştir. Bu tutukluların isimleri veya kimlikleri kitapta yer almıyor.


Bir İdam Mahkumunun Son Gunu Kitabının Konusu

Bir cinayet nedeniyle ölüm cezasına çarptırılan bir adam, 6 hafta boyunca ölümü bekleyen bir mahkum. İlk başta kurtulacağına dair bir umudu olan ve daha sonraları bu umutları yok olan mahkum, annesini, karısını ve kızını düşünmeye başlar. Nihayet beklenen an gelir.


Bir İdam Mahkumunun Son Gunu Kitabının Özeti

Cinayetten yargılanan mahkum, duruşmasının ardından ölüm cezasına çarptırılır. Mahkeme, bu tutukluya beş hafta sonra idam cezası verdi. Her şeyden önce, hala affedileceği ümidine sahiptir ve bu süre zarfında af çıkarılması veya ölüm cezasının hapse çevrilmesi ihtimaliyle dikkatini dağıtır.

Mahkum, idam cezasından sonra tam beş hafta boyunca sürekli olarak ölümü düşünür. Ölümden önce idam edilme ve ölme düşüncesi onu öldürmeye başlamıştır. Tüm ruhu daralmış, tüm ruhu ölüm düşüncesine saplanmıştır. Ölme korkusu egosunun her noktasına nüfuz ederek. Yaşadığı her saniye ölümüyle ilgili ayrıntıları kurguluyor. Ölümünü bekleyen mahkum, ruhunda birçok değişikliğe uğrar, hayata ve insanlığa karşı tüm hisleri de değişir.

Nihayet infaz günü geldi ve meydana gelen değişikliklerden idam edileceği gün anlaşıldı. Gardiyanlar, esiri almak için hücresine gelir. Korkuyla titremeye başlayan tutuklu, geride bıraktığı kızı, karısını ve annesini düşünür ama en çok da kızını düşünür ve çok üzülür. Çünkü son kez kızını görmeye getirdiler ve küçük kız babasını tanıyamamıştır.

Bu odada tutukluların ölüme götürülmeden önce duvarlara yazdıkları yazıları dikkatle okur. Makaleleri ne kadar çok okursa o kadar gerginleşir. Dışarıda toplananlar infazı bekliyor, bağırıyor, çağırıyor ve ortalığı panayıra çeviriyor. Birçoğu, infaz sahnesini izlemenin zevkini bir an önce duymak için sabırsızlanıyor.

-“Bağlayın ellerini, çırpınmasın ölüme giderken! Saçlarını da tıraş edin, kesilen kafası güzel görünsün! Gömleğinin boynunu kesmeyi unutmayın, bıçak güzelce koparsın kafasını!

-Ha birde söyleyin dışarıdaki insanlara, az kaldı istedikleri vahşet gelmek üzere!

-Merhamet diyorum, doğadaki tüm canlılarda sınırsızca bulunan merhamet neden biz insanoğlunda yok””Merak ediyorum, giyotinle olmasa da insanların canını vahşice alan ve buna seyirci kalan milyonlar hala neden kana doymuyor?”


Bir İdam Mahkumunun Son Gunu Kitabının Açıklaması

Bir İdam Mahkûmunun Son Günü, dünya edebiyatının ölümsüzlerinden Victor Hugo’nun (1802-1885) yirmi altı yaşında yazdığı bir gençlik yapıtıdır. Victor Hugo’nun içerik olarak bu romandaki amacı çok yalın, çok açık: İdam cezasının hem trajik, hem de saçma yanını göstermek. Onun büyüklüğünde, onun dehasında bir yazar için böyle bir savı insani ve etik boyutlarıyla sergileyerek kanıtlamak hiç de güç değil. Ama bu romanın büyük önemi başka özelliklerinden kaynaklanıyor. Bu yapıt, birinci tekil kişi ben ile yazılan romanın ilk örneği. Daha önce böyle bir yöntem bilinmiyor. Demek ki bu özelliğiyle bir yol açıcı, bir öncü bu roman. Roman kahramanının da dediği gibi, bir tür zihinsel otopsi olan bu romanda, modern edebiyatın ilk iç monoloğu ile karşılaşıyoruz. Bir İdam Mahkûmunun Son Günü, bir yazınsal yenilik olan Samuel Beckett ve Georges Bataille’ı haber veriyor. Bu da romanın bir başka önemli özelliğidir. Bataille ve Beckett’i tanıdıktan sonra bu romanı daha iyi kavrıyoruz. İdam Mahkûmunun kendisine ironik bir gözle bir başkası olarak bakışı ise, Victor Hugo’nun Arthur Rimbaud’dan kırk yıl önce ‘Ben Bir Başkasıdır’ düşüncesini yaşamış olduğunu gösteriyor.


Yorum yapın