Alemdağ’da Var Bir Yılan Kitabının Konusu, Özeti, Karakterleri, Açıklaması, PDF, Yorumları, Yazarı

Alemdağ'da Var Bir Yılan'ın Fotoğrafı

Kitap Alemdağ’da Var Bir Yılan
Yazarı Sait Faik Abasıyanık
Türü Hikaye Kitapları
Kategoriler En Çok Okunanlar
Okunması Gerekenler
Yayın Yılı 1954

Sait Faik Abasıyanık tarafından 1954 yılında kaleme alınmış olan Alemdağ’da Var Bir Yılan kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Alemdağ’da Var Bir Yılan pdf, Alemdağ’da Var Bir Yılan konusu, Alemdağ’da Var Bir Yılan karakterleri, Alemdağ’da Var Bir Yılan yorumları, Alemdağ’da Var Bir Yılan açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!



Alemdağ’da Var Bir Yılan – Sait Faik Abasıyanık


Alemdağ’da Var Bir Yılan Kitabının Karakterleri

Panco: Yazarın Arkadaşı

Arap: Yazarın Köpeği

Hidayet: Sevgilisini öldüren simitçi

Pakize: Hidayetin Sevgilisi

Fatih parkında yatan adam: Ailesini sevmeyen biri

Luka: Yunan tebaasından olan son derece iyi biridir.


Alemdağ’da Var Bir Yılan Kitabının Konusu

Kendini bir başına yalnız gören yazarın, yalnızlıktan kurtulmak için vermiş olduğu mücadele ele alınmıştır.


Alemdağ’da Var Bir Yılan Kitabının Özeti

Yazar kendisini dünyada yapayalnız kalmış hissetmektedir. Hayatında sadece yakın bir arkadaşı olan Panco, annesi ve birde Arap isimli köpeği bulunmaktadır. Ancak yazar üçünü de fazlası ile özlemektedir. Günlerden bir gün tiyatro çıkışında Panco’nun evine giderken Atikali’ye uğramak ister. Çıktığı yolda karşısına Hidayet ve Fatih Parkı içerisinde yatan adam çıkar. Aynı zamanda yolda bir sokak köpeği ve Yahudi karısının arabacı zımparası ile karşılaşmaktadır. Yazar hepsi ile farklı yaşanmışlıklar barındırmaktadır ve bu durum onun yaşama olgunluğuna erişmesine olanak tanır. Devamında ise yazar Panco ile buluşur ve bir gezintiye çıkarlar. Yazar Panco’yu fazlası ile sevmektedir. Ancak yalnızlığın ve yalnız kalmanın dünyayı giderek daha fazla etkisi altına altığını düşünmektedir. Çünkü Panco bu gün vardı ancak yarın yoktu. Yazara göre hayatı sevmek öncelikle bir insanı sevmek ile başlamaktaydı. Ancak yazarın bu inanı Alemdağ için tam tersi yöndeydi. Alemdağ son derece güzel bir yerdi. Panco ise hayvanları ile burada son derece iyi anlaşmaktaydı. Yılan Panco’yu gördüğü zaman kaskatı bir hal alırdı ve Panco ne derse onun dediklerini yapardı. Panco’nun hayvanlar üzerindeki bu etkisi şaşırtıcıydı.

Panco’nun giydiği pardösü yakısında bir kürk barındırmaktaydı. Yazar ise arkadaşını bu özelliği ile sevmekteydi. Her zaman bu özelliğini vurgulamakta ve bu özelliğine dikkat çekmekteydi. Yazarı pardösünün üzerinde bulunan bu kürk rahatlatmaktaydı. Kürkün yazar üzerinde son derece farklı bir etkisi bulunmaktaydı. Arkadaşını sevdiği ve onda bu kürkü görmekten hoşlandığı için bu kürk onda bir rahatlama hissi yaratıyordu. Panco ise Alemdağ gezintisinden sonra ortadan kaybolmaktaydı. Yazar arkadaşını bir süre aradıktan sonra onu bir kahvede bulur. Arkadaşını ise içini rahatlatan kürkünden tanımıştı. Fakat Panco hiçbir şekilde yazara yüz vermemekteydi. Sanki bir olumsuzluk yaşanmış gibi yazardan kaçmaktaydı. Bu durum yazarın dikkatini çekmekte ve üzülmesine sebebiyet vermekteydi. Panco’nun neden böyle bir davranış sergilediği hakkında en ufak bir fikri yoktu. Ancak burada yanlış bir şeylerin olduğu çok belliydi ve bu durumun çözümü sadece Panco’da saklıydı. Her ne kadar şansını denese de arkadaşı Panco her zaman ondan kaçmaktaydı. Panco yazar ona yaklaşmaya çalıştıkça ondan kaçamaya devam etmekteydi. Bir ara kahvehanenin sahibi olan iyi yürekli Luka efendinin arkasına saklanmaya karar verdi. Tüm bu olanlar ise Alemdağ gezisinden sonra ortaya çıkmaktaydı. Yazar bu duruma bir anlam verememekteydi, çünkü yaptığı herhangi bir yanlış olmadığını düşünmekte ve durumun nenden böyle olduğunu bir türlü anlamamaktaydı. Yazar Aldemdağ’ı her zaman iyi hatırlamaktaydı. Alemdağ gezisinde gördüğü tüm detaylar hafızasındaydı ve bunlar ile ilgili herhangi bir olumsuzluk hatırlamamaktaydı. Yazar Alemdağ’ı düşündüğü zaman ortada gördüğü tavşanı, kekliği, güzel yılanı, karatavuğu hatırlamaktaydı. Aynı zamanda hafızasında taş delen suyu canlanmaktaydı. Ortalığa saçılmış olan çürümüş yapraklar ve üstüne yağan pelte güneş akılına gelmekteydi. Hiçbir şekilde farklı bir olumsuzluk hatırlamamaktaydı. Arkadaşının bu hale gelmesine sebep olan durumun ne olduğunu çözememişti. Yaşanan farklı bir olay mı olmuştu ya da arkadaşına biri bir şey mi demişti bilmiyordu. Panco ona yüz vermedikçe sebebini daha da çok merak eden yazar bu duruma bir çözüm bulmak istiyordu.


Alemdağ’da Var Bir Yılan Kitabı Hakkında Bilgiler

  • Eser, yazarın vefatından önce yayınlanan son kitabıdır.
  • Abasıyanık, bu kitabında kendi yalnızlığını anlatmıştır.
  • Kitap ilk olarak Alemdağ’da Var Bir Yılan ismiyle yayınlanmıştır.
  • Bu karışıklığın sebebi yayıncı firma ile yazar arasındaki bir yanlış anlamadır.
  • Öykünün ismini Yaşar Nabi Nayır’ın teklifi ile koyduğu bilinmektedir.

Alemdağ’da Var Bir Yılan Kitabının Açıklaması

“İşte karşı karşıyasın. Haydi bakalım. Söyle söyleyeceğini. De diyeceğini. Dinler de. Tatlı tatlı dinler de. Sevgiden söz aç. Ne çıkar; o seni anlarsa değil, sen onu anlarsan bir şeyler olacak.

(…)

Birdenbire bulunduğumuz odanın kapısı açılıverdi. İçeriye rüzgâr girdi. Soğukla beraber yapraklarını dökmüş bir ağaç girdi. Ağacın arkasından duman, dumanın arkasından bir kuş, kuşun arkasından bir bulut girdi.”

“Yılan Uykusu” adlı öyküden.


Yorum yapın