Kitap | Primo Türk Çocuğu |
Yazarı | Ömer Seyfettin |
Türü | Hikaye Kitapları |
Kategoriler | En Çok Okunanlar Okunması Gerekenler |
Yayın Yılı | 1920 |
Ömer Seyfettin tarafından 1920 yılında kaleme alınmış olan Primo Türk Çocuğu kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Primo Türk Çocuğu pdf, Primo Türk Çocuğu konusu, Primo Türk Çocuğu karakterleri, Primo Türk Çocuğu yorumları, Primo Türk Çocuğu açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!
İçindekiler
Primo Türk Çocuğu – Ömer Seyfettin
Primo Türk Çocuğu Kitabının Karakterleri
Kenan Bey: Türklüğü sevmeyen; Avrupalılara, örf ve adetlerine, toplumlarına hayran olan ve onları bir yaşam biçimi olarak benimseyen biridir.
Grazia: Kenan Bey’in İtalyan eşidir. Türkiye’de yaşamasına ve eşi Türk olmasına rağmen İtalyan adetlerini sürdürmekte ve çocuğunu gerçek bir İtalyan gibi yetiştirmek istemektedir.
Primo: Kenan Bey’in oğludur. Bir İtalyan gibi yetiştirilir ve Türkçe bilmez.
Primo Türk Çocuğu Kitabının Konusu
Primo Türk Çocuğu, Türk bir baba ve İtalyan bir anneden dünyaya gelen Primo’nun küçük yaşta gerçekleştirdiği milli benlik duygusunu ve onu yaşatma idealini anlatan anlamlı bir kitap. Türklüğün kanının son damlasına kadar çalıştığının kanıtı olarak hiçbir yönlendirme olmadan Türk olmayı seçen Primo, 1. Dünya Savaşı arifesinde Türkiye’de büyüklerine taş atan bir cesaret örneği sergiliyor.
Türkiye, Meşrutiyet’in henüz ilan edildiği ve I. Dünya Savaşı’nın yaklaşmakta olduğu bir felaket dönemi yaşıyor. Selanik Türkler kadar yabancılarla da dolu. Özellikle İtalyan ve Yunanlıların sayısı oldukça fazladır.
Primo Türk Çocuğu Kitabının Özeti
Kenan Selanik’te yaşayan bir Türk olmasına rağmen eğitimini Avrupa’da almış ve Türklerin barbar olduğuna inanan bir mühendis olarak yetişmiştir. Avrupalılar, Türkleri vahşi ve barbar olarak tanırken, kendilerini dünyaya medeniyet getirenler olarak tanıttılar. Kenan bu görüşteydi ve Selanik’teki İtalyan Mason Locasına mensuptu. Eşi de İtalyan olan Grazia’ydı ve Grazia’ya aşık olan Kenan onunla evlenmek için birçok şartı kabul eder. Bu koşullar arasında İtalyan düzenine göre çocuk yetiştirmek, Grazia’ya her konuda özgürlük vermek gibi konular da vardı. Kenan onları seve seve kabul eder. Evliliklerinden sonra iki erkek çocukları dünyaya gelir ve kendilerine İtalyan geleneğine uygun olarak İtalyancada bir ve iki anlamına gelen Primo ve Sekundo adları verilir. Sekundo hastalanıp öldüğünde, tek çocukları Primo kalır.
Kenan, 10 yıldır evli olduğu ve aşık olduğu kadını ve içinde bulundukları durumu düşünüyordu ve utanıyordu. Medeniyet ve insanlık için ağlayan Avrupa dünyayı ele geçiriyor, silahsız uluslara saldırıyor, mallarını yağmalıyordu. Düne kadar Türk olmaktan utanan ruhu, şimdi öfke, öfke ve pişmanlıkla dolmuştu. Artık hiçbir şey eskisi gibi olamazdı. Kendi varlığını inkar edemezdi. Kafası düşüncelerle dolu boş sokaklarda dolaşıyordu, eve gitmeye cesaret edemiyordu. Geceyi bir otelde geçirmeye karar verir. Bütün gece otelde uyuyamaz, eve geldiğinde karısının dışarıda olduğunu öğrenir. Karısı da bavullarını hazırlamıştı. Odada eşini beklerken odayı incelemeye başlar. Bir zamanlar ailesinin ve büyükanne ve büyükbabasının mirasıyla dolu anılarını hatırlar. Duvarda asılı kılıçlar ve üzerlerinde kurumuş düşman kanı…
Karısı eve gelip kocasını görünce neden eve gelmediğini sorar ve heyecanla bir şeyler anlatmaya başlar. Yaklaşan savaştan, İtalyanların ülkeye geleceğinden ama artık güvenli olmadığından bahseder. Babası İtalya ya da İstanbul gibi güvenli bir yere gitmelerini isteyen bir telgraf gönderir. Bütün bunları sabırsızlıkla dinledikten sonra Kenan hiçbir yere gitmeyeceğini açıklar ve eşinden yanında kalıp İtalya’ya mı gideceğine karar vermesini ister. Eğer onunla kalmayı kabul ederse, Türk olacaklar ve Türk adetlerine göre yaşayacaklardı. Ya da boşanacaklardı ve İtalya’ya gitmekte özgür olacaktı. Grazia duydukları karşısında çok şaşır. Bunu kocasından duymayı hiç beklemez. Bütün bunlar konuşulurken Primo içeri girer. Grazia çevresindeki bu tatsız sohbete devam etmek istemeyip onu dışarı çıkarsa da Primo, kapı deliğinden anne ve babasını dinlemeye başlar.
Primo Türkçe bilmez. Ana dili olarak Fransızca ve İtalyanca bilmektedir. Ailesinin hararetli konuşmasını dinleyerek dün başına gelenleri hatırlar. Yunanlı çocuklarla öğrenim görmesine rağmen, herkesin korktuğu ve arkadaşları arasında en iyi bulduğu Orhan ile konuşurlar. Orhan, Primo’ya babasının Türk olduğu için Türk olduğunu ve Türklüğün güzel olduğunu söyler. Primo, babasının Türk olmasını da bir gurur kaynağı olarak görüyordu. Şimdi, içeride, annesi ve babası ulusal bir bölünmeye düşmüştü. Primo’nun yanında kimin kalacağını çocuğa bizzat sormaya karar veren çift, Primo’yu odaya aldıklarında şaşırırlar. Primo, tek kelime İtalyanca konuşmadan “Ben Turko, Primo Turko” diye seslenir. Primo tarafını gösterir, bir Türk olarak babasının yanında kalır.
Önce babasıyla sık sık Türk tarihi hakkında konuşmaya başlarlar. Primo Türk olarak onurlu, gururlu ve gelecekten umutludur. Yüzlerce yıldır devam eden şanlı destanlarınızı ne kadar çok dinlerseniz, o kadar gurur duyarsınız. Babası, Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıflığını, gittikleri yerlerin insanlarını Türkleştirememeleri olarak görür. Ertuğrul ile kurulan hükümet, Avrupa’da bile birçok milleti köleleştirmişti ama artık Meşrutiyet ile birlikte bu milletlerin esiri olmaya başladılar. Hristiyan Avrupa’dan alıntılanan bu kanun Müslüman Türklere yakışmamıştır. Türkiye’deki Hıristiyan azınlık büyürken Türkler azalıyordu. Babası umutsuzca gelecekteki savaştan ve Selanik’in kaybından bahsediyordu. Şanlı Türklerin bu kadar kolay pes etmesine izin veremezdi.
Primo’nun isteği üzerine evdeki hizmetliler değiştirilip Türk hizmetçiler alınınca Primo Türkçeyi düzgün bir şekilde öğrenme fırsatı bulur. Bununla da kalmayıp ona Türkçe bir isim de alır. Oğuz babasının artan umutsuzluğuna rağmen Primo umutluydu ve Türklere güveniyordu. Ancak, babasının bahsettiği kaçınılmaz son gerçekten oluyordu. Anlaşmaya göre Türkler Selanik’i terk edecek ve Selanik Yunanlılar ve diğer Avrupalılarla doldurulacaktı. Primo bunu duyunca çok kızar. Bu Türklerin atalarının kanıyla aldıkları bu toprakları nasıl savaşmadan teslim edebildiklerini anlayamıyordu. Sokakta üniformalı subayların silahlarını teslim ettiğini görmekten utanır ve şehirde utanmadan dolaşmaları onu kızdırır. Evlerinde çalışan Emine Hanım’ın oğlu da askerdi ve bir gün yanlarına gelir. Anne ve oğlunun yanına giren Primo, Türklerin silahlarını teslim ettiğini ancak ondan elindeki silahı annesinden saklamasını istediğini söyler. Primo, silahın nerede saklanacağını ayarlamış ve askere silahla ilgili birçok soru sorarak nasıl kullanılacağını öğrenmişti. Primo uykusunda Türklerin yeniden kahraman olduklarını ve milletleri dizlerinin üzerine çöktürdüğünü rüyasında görür. Bir sabah böyle bir rüyadan uyandığında bahçede düşman jandarmaların olduğunu ve bir Rum subayın babasıyla konuştuğunu görür. Babası solgundu. Yunanlılar, soruşturma bitene kadar hapiste kalacağını söyleyip hapse atıyorlardı. Primo aşağı iner ve babasıyla birlikte gider. Yol boyunca Rumlar arkalarından “Türklere yuh” diye seslenirler.
Primo bütün bunlardan sonra kararını verir ve asla korkaklık göstermeyecekti. İnsan ne kadar yaşarsa yaşasın sonunda ölüm vardı ve ölüm ucuz bir ölüm olmamalı. Canını verecek olsa bile asil bir Türk olarak canını vermeli, Türklüğünü yaşatmalı, babasının ve milletinin intikamını almalıydı. Türklerin canını almanın o kadar da ucuz olmadığını herkese gösterecekti. Eve gelip çalışanları bu kararda gönderdikten sonra silahı sakladığı yere giderek çıkarır. Ertesi gün Pazardı ve aklındaki hareket için mükemmel bir gündü. Artık hiçbir şeyden korkmuyor, yarını dört gözle bekliyordu. Ertesi gün erken ve zinde uyanmak için yatar. Yanında silahı da vardı. Ölümü çok huzurlu bir uyku olarak düşünür ve içinden geçer; “Keşke yarın beni bu silahla gömseler…”
Primo Türk Çocuğu Kitabının Açıklaması
Kenan Bey, Selanik’te yaşayan bir Türk mühendisidir. Avrupa’da tahsilini görüp Selanik’e dönmüş, burada İtalyan bir hanımla evlenmiştir. Kenan Bey Türklüğünü tamamen unutur, fakat bir gün olan bitenleri, yaşadıklarını düşününce yeniden Türklüğünü hatırlar. Primo, İtalyan eşinden olan ilk çocuğunun ismidir. Evvela bu çocuğu İtalyan adetleri üzerine büyütürler. Primo da bir gün babasının Türk olduğunu ve kendisinin de bir Türk çocuğu olduğunu fark eder.
(Tanıtım Bülteninden)