Kitap | Putlar Yıkılırken |
Yazarı | Osman Balcıgil |
Türü | Romanlar |
Kategoriler | En Çok Okunanlar Okunması Gerekenler |
Yayın Yılı | 2019 |
Osman Balcıgil tarafından 2019 yılında kaleme alınmış olan Putlar Yıkılırken kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Putlar Yıkılırken pdf, Putlar Yıkılırken konusu, Putlar Yıkılırken karakterleri, Putlar Yıkılırken yorumları, Putlar Yıkılırken açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!
İçindekiler
Putlar Yıkılırken – Osman Balcıgil
Putlar Yıkılırken Kitabının Karakterleri
Ömer: Adana’nın toprak ağalarından birinin oğludur. Almanya’ya gelişen sanayileşmeyi takip etmek üzere mühendislik okumaya gider. Eğitimini yarıda bırakıp döner. Usta Nazım Hikmetle Putları yılmak için büyük mücadele verir.
Leyla: Yahudi kökenli bir genç kızdır. Ailesi soykırıma uğradığı için yaşadıkları ülkeden babaannesi ile İzmir’e yerleşirler. Ömer’e aşık hayat dolu, devrimci bir kadındır.
Reşat Fuat: Mustafa Kemal Atatürk’ün akrabası, Suat Derviş’in eşidir. Moskova’da eğitim gördükten sonra TKP’nin İstanbul vilayet komitesi sekreteri oldu. Kızıl İstanbul gazetesini kurdu.
Putlar Yıkılırken Kitabının Konusu
Osman BALCIGİL; Putlar Yıkılırken romanında, yine bir döneme ışık tutuyor. 1928′ Türkiye’sini, Dünyada o sırada yaşanan olayların ülkemize yansımasını, Nazım Hikmet’i ve İki genç yürek Ömer ve onun Leyla’sını okuyoruz. Yazar 1928’i anlatırken 1961 yılından da o döneme; eleştirel gözle bakarak sayfa aralıyor. Nazım Hikmet’in yaşarken sıcağı sıcağına fark edemediklerini değişen zaman içinde onun da bakışının değiştiğini görüyoruz. Dönemin SSCB’nin dünyaya yaydığı akıma kendisinin riayet etmediğini de bu vesileyle görmüş oluyoruz. Dünya liderleri savaş konusunda birleşirken, masum insanların yine kurban seçilmesi de kabul edilmesi gereken ayrı bir gerçek.
Çok boyutlu bir yapıt olan Putlar Yıkılırken romanı; ülke içinde olması gereken devrimleri halka anlatırken, yıllar sonra zamana iz düşerek, şairin kendi putlarını yıktığını da gösterecektir.
“Nazi- Sovyet Paktı kurulduğunda anlamalıydık bunu. Bütün dünyaya, orak çekiç ile gamalı haçın yan yana gelme ihtimali olmayan semboller olduğunu haykırmalıydık. Cehennemin dibini boylayacaksak da ki öyle oldu, bu nedenle boylamalıydık.”
Putlar Yıkılırken Kitabının Özeti
Yıl 1928/1929 Nazım Hikmet çalıştığı Resimli Ay dergisini iki genç ziyaret eder. Leyla; İzmir’den İstanbul’a Hukuk Fakültesini okumak için gelmiş, Ömer ise Adana’da varlıklı bir ailenin oğlu, Almanya’da mühendislik fakültesini yarıda bırakıp ülkesine dönmüştür. Gençler, Nazım abilerinden TKP’de gönüllü çalışabilmek için yardım isterler. Ülkelerini ileriye taşımaya çalışan, hukuk, adalet, özgürlük gibi kavramları halkın tabanına yaymak isteyen iki gencin talebi şair için anlaşılır fakat fazlası ile çetrefilli olan bu yolun zorluklarını da anlatmaktan geri durmaz. Vaz geçirme çabası iki genci bilakis ateşler. Kısa süre sonra sıklıkla bir araya gelerek dostluklarını ilerletirler. Nazım abileri onları parti çalışmaları konusunda bilgilendirir. Güvenlik bu konunun olmazsa olmazıdır. Yasal bir parti olmayan TKP’nin çalışmaları da dönem hükümeti tarafından mercek altındadır. Nazım Hikmet’in, Resimli Ay’da yayınlanan Putları Yıkıyoruz, yazı dizisi; eleştirel, reformist, halkçı, sosyalist ve gerçekçi vurguları ile dönemin pek çok aydınını çevresine katar. Nazım’ın gönlü Rusya’da gerçekleşen devrimden yanadır. Türkiye’de olanaysa yarım kalmış, böyle sürmesi halinde sonuç alınamayacak bir devrim olarak değerlendirmektedir. Şair, parti politikalarını etkili bulmadığı için TKP’den ayrılır fakat Leyla ve Ömer’i de kalmaları yönünde ikna eder. 1 Mayıs, Kızıl İstanbul bildirileri nedeniyle aralarında Sabahattin Ali ve parti sorumlusu Reşat Fuat da bulunan birçok isim göz altına alınır. Dönemin işkenceleriyle ünlü Sansaryan Han’da işkence görürler. Reşat Fuat bildirilerin basımı ve dağıtımının tüm sorumluluğunu üstlenir. Bu sayede Leyla ve Ömer tutuklanmaktan kıl payı kurtulurlar. Şair, bu anlamda kendisini de sorumlu hisseder. Çünkü onları partiye dahil eden kendisidir. Bu arada Leyla hukuk fakültesinden mezun olmuş, Ömer güvenlik nedeniyle iş değiştirmiştir. Leyla’yla evlenirler. Bu mutluluğa Nazım ve Piraye’nin evliliği eklenir. Birkaç ay sonra (28 Nisan 1935) Nazım tutuklanır. Nazım Hikmet, 1925’ten 1936’ya kadar olan zaman diliminde sadece üç yıllık bir süre hapis hayatı yaşamaz ve bu hapis dönemlerinde dahi yazmaya devam eder. Oyunları sergilenir, senaryosunu yazdığı filmler çekilir. O içerdeyken, Leyla avukatlığını yapar. Ömer hem Şairi hem de Piraye’yi yalnız bırakmaz.
Dünya ülkeleri milliyetçi akımın etrafında birleşip savaş nidaları yükselirken, dönem hükümeti dışarıda tarafsız kalmayı içerde ise aydın kesimi ayak altından kaldırıp hapsetmeyi tercih eder. Şair, Donanma davası ve Harp Okulu davalarıyla 35 yıl hüküm giyer. Suçu olmayan Nazım, Partiden destek bekler ancak nafiledir.
Çünkü Ömer’de Şair abisi gibi tehlike altındadır, aynı zamanda Reşat Fuat ve partinin kara kutusu gibidir. O, İkinci Dünya Savaşında Fransa’nın milis kuvvetlerinde olduğu gibi ülkeye saldırı olduğunda halkı bilinçlendirecek, koordinasyonu sağlayacaktır. Fakat dönem hükümeti bu oluşumları tehlike görüp başta Reşat Fuat ve Leyla olmak üzere partilileri göz altına alır. Ömer, bilgileri koruyabilmek için kaçar. Sansaryan Han’da tabutluk denilen hücreye kapatılan Leyla üç hafta boyunca işkenceye ve tecavüze maruz kalır. Ömer onu kurtarabilmek için ailesinden destek alır. Leyla dışarıya çıkar fakat eski Leyla değildir. Uğradığı tecavüzlerin derin izlerini taşır. Tecavüzcüsünden hamile kalan Leyla, Ömer’den bu gerçeği saklar. Bebeğin doğumuyla gücü tükenen Leyla yaşamına son verir. Ardında bıraktığı mektupla Ömer’in tecavüzcü polisi bulması zor olmaz. Adını Ümit koydukları kızını da alarak Fransa’ya kaçar.
Aradan yıllar geçmiş, Ümit genç kız olmuştur. Yıllardır birbirini görmeyen Nazım ve Ömer 1961 Nisan’ında Paris’teki evlerinde yaşananları değerlendirecek; Ömer, Leylasını ve yaşadıklarını, can dostu abisi ile paylaşacaktır.
Putlar Yıkılırken Kitabının Açıklaması
“İnsanlığın bütün hallerine dair” büyük bir roman: PUTLAR YIKILIRKEN
Tarihin en büyük “put yıkıcılarından Nâzım Hikmet, kendisiyle yüzleşirken aslında epey mahcup!
İkinci Dünya Savaşı’nın acımasızlığı; düşüncesi, sözü ve eylemi olanları alabildiğine ezecektir. Özellikle Nâzım ve peşi sıra savrulan iki güzel çocuğu.
Bezdiren polis takipleri, tabutluklar, işkence odaları, 1500 vatlık lambalar, falakalar ve insanlık onurunu yok etmek üzere icat edilmiş başka ne varsa…
Karşılığında sevgi, aşk ve insanlığa adanmış hayatlar…
Dünya yıkılıp yeniden kurulurken, büyük şair ve “iki güzel çocuk” tan yükselen canhıraş çığlık sinirlerinizi bozacak!
Sevinerek, üzülerek, korkarak, haykırarak, hayran kalarak, karalar bağlayarak okuyacaksınız.
CELİLE, YEŞİL MÜREKKEP, İPEK SABAHLIK ve AFİFE Jale’nin yazarından…
(Tanıtım Bülteninden)