Zafer Yahut Hiç Kitabının Konusu, Özeti, Karakterleri, Açıklaması, PDF, Yorumları, Yazarı

Zafer Yahut Hiç'in Fotoğrafı

Kitap Zafer Yahut Hiç
Yazarı Mustafa Kutlu
Türü Hikaye Kitapları
Kategoriler En Çok Okunanlar
Kitap Önerileri
Okunması Gerekenler
Yayın Yılı 2014

Mustafa Kutlu tarafından 2014 yılında kaleme alınmış olan Zafer Yahut Hiç kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Zafer Yahut Hiç pdf, Zafer Yahut Hiç konusu, Zafer Yahut Hiç karakterleri, Zafer Yahut Hiç yorumları, Zafer Yahut Hiç açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!



Zafer Yahut Hiç – Mustafa Kutlu


Zafer Yahut Hiç Kitabının Karakterleri

Oya Öğretmen: Yetiştirme yurdunda büyümüş, aile sevgisinden mahrum kişi.

Neriman Hemşire: Yurdun ağır ablasıdır. Hemşire olur.

Doktor Ferit: Amcası tarafından büyütülmüş, yurtdışında eğitim almış bir doktor.

Komiser Bulut: Eşinden kaçarak geldiği Tepeköy’de Oya Öğretmen’i görür ve âşık olur. Hayatta tutunma dayanağı olarak görür.

Belediye Başkanı Samet: Bir müşterisinin işlerinin takibi neticesinde Tepeköy’e yerleşiyor ve Belediye başkanı oluyor.

Canan: Samet’in kızıdır. Doktor Ferit’e âşıktır. Ancak sevgisine karşılık alamaz.

Kaçakçı Kolsuz Recep: Tepeköy’de illegal işlerle uğraşıyor. Hikâyenin sonunda Oya Öğretmen ile Komiser Bulut’un oğlunu kaçırıp öldürüyor.


Zafer Yahut Hiç Kitabının Konusu

Tepeköy, hayattan kaçanların ve hayata tutunamayanların sığınağıdır ama amaç kaçmak değil, yeni bir başlangıç yapmaktır. Hayatın köşesinde yaşayanların kırıklıklarını ve kırgınlıklarını onarma çabasının ifadesi, kimileri için bir umut, parlak bir kariyer… Yeni bir başlangıç, varoluş, eskiyi yeniye çevirme ve bir araya gelme mücadelesi konu ediniyor.


Zafer Yahut Hiç Kitabının Özeti

Bürokrasinin sakarlığının gölgesinde kurulan Tepeköy’ün aşk üçgeni: Bulut, Oya, Ferit ve hayatın gerçekleri. Bu uzun hikâyenin sonunda Oya, Bulut ve Bulut’un oğlu Kerem’in silahlı bir çatışmada ölmesiyle bunu aşk üçgeninden ayrılık, yokluk, ölüm üçgenine indirgemek yeterince acımasızdır. Pembelik kalmadı; sadece oyalanmanın, yıkılığın, eksikliğin ve tamamlanmamış lığın gerçek dünyası. Hayallerin bile anlamsızlaştığı ve gerçekleşmediği bir gerçeklik, umudu bile içine alan bir acımasızlık, belki de kara bir mizah.

Birbirinden ilginç Anadolu insanı, Eğitimlisinden eğitimsizine, cahilinden bilgesine, ahlaklısından ahlaksızına, akıllısından delisine, yiğidinden korkağına her renk. Tepeköy küçük bir Türkiye, daha doğrusu küçük İstanbul. Şehirleşme, şehirleşmeme, beceriksiz bürokrasi, güç mücadelesi, insanlar, beklentiler ama beklenmeyenler…

Adım adım örülen bir trajedi, Sohbet cümleleri, yer yer sıcak esprili betimlemeler. Nasihat şeklinde halk bilgeliğinin satırlar arası sunumu. Bir nevi hikmet geleneğinin sözlü değil yazılı olarak devam etmesi. Karşılıklı ve karşılıksız aşklar, şefkatle kucaklaşmalar, huzurlu ve huzursuz aileler ve tıpkı hayatın kendisi gibi bir hikâye, sorunlar, dertler, eksiklikler, insanlar, hayat, hayat bittiğinde devam eden hayat…

Trajedi adım adım hikâyenin içine sızar ama aşk için değil, sevdiklerini korumak için. Tam da bu noktada Abdülhak Hamit Tarhan’ın Eşber adlı şiirsel oyununun özeti, eserin arkasında yatan okuyucuyu yanıltmaktadır. Beklenen trajedi aşktan kaynaklanmalı, ama tersi de geçerli. Hayatın kendisi trajedinin kaynağıdır ve sebepler birleşerek sizi aşktan, aşk acısından, kazanma hırsından uzaklaştırır ve hayatın hiç beklemediğiniz tarafına, insani yanınızın seçtiği yoldan atar. . Geriye ideallerle, yani yeni bir başlangıcın adımlarıyla kurulan yeni şehrin ne aşkı, ne mücadelesi, ne de kaygısı kalır.


Zafer Yahut Hiç Kitabının Açıklaması

Makedonya kıralı İskender, Dârâ`yı yendikten sonra doğuda ilerlemektedir. Dârâ`nın kızı Rukzan hüviyetini gizleyerek Pencap hükümdarı Eşber`in sarayına sığınır. Eşber`in kızkardeşi Sumru, İskender`i görmeden ona âşık olmuştur. Gizlice buluşan ve sevişen Sumru ile İskender arasında gidip gelirken Rukzan da İskender`i sever. İskender Sumru`nun bütün ricalarına rağmen Pencap ülkesine yürür. Sumru sevgilisine söz geçiremeyince ağabeyini bu savaştan vazgeçirmek ister. Ancak Eşber halkına karşı sorumlu olduğunu bilir. Savaşır ve bir hain saydığı Sumru`yu öldürür. Bu haber İskender`e ulaşınca kıral kendisine engel olmak isteyen Rukzan`ı atıyla çiğneyerek geçer. Pencap düşer, Eşber zincire vurulur. Eşber`in kahramanlığına hayran kalan İskender onu serbest bırakır ve kılıcını geri verir. Kılıcı alan Eşber intihar eder. Etrafı Eşber`in, Sumru`nun ve Rukzan`ın cesetleriyle çevrili olan İskender, bunun mânasını hocası Aristo`ya sorar. Eser Aristo`nun cevabı ile biter:

Zafer yahut hiç!

Abdülhak Hamid Tarhan`ın “Eşber” adlı manzum piyesinin özeti


Yorum yapın