Yalan Haberler Neden Gerçek Haberlerden Daha Hızlı Yayılıyor?

Yalan Haberler Neden Gerçek Haberlerden Daha Hızlı Yayılıyor?

Oleksandr Hruts / iStock

Yalan Haberler Neden Gerçek Haberlerden Daha Hızlı Yayılıyor?

Erişimi olan herkes internet üzerinden istediği bir konuda bilgi paylaşabiliyor. Bu bilgilerin doğruluğunu denetleyebilecek herhangi bir kontrol mekanizması ise bulunmuyor.

Shendart / iStock

Shendart / iStock

Aslında geçmişte de insanlar arasında yanlış bilgiler yayılıyordu. Ancak günümüzde yanlış bilgilerin yayılma hızı geçmiştekine kıyasla çok daha hızlı. Peki, bu durumun sebebi nedir?

Massachusetts Teknoloji Enstitüsünden Soroush Vosoughi ve ekibi, 2006 ile 2017 yılları arasında Twitter’da 3 milyon kişi tarafından, 4,5 milyon kez paylaşılan 126.000 hikâyeyi inceledi. Araştırmacılar 126.000 hikâyeden hangilerinin yalan hangilerinin gerçek olduğunu bağımsız teyit kuruluşları aracılığıyla tespit etti. Sonuçları Science dergisinde yayımlanan araştırmada yalan haberlerin gerçek haberlere kıyasla çok daha kısa sürede, çok daha fazla sayıda insana ve daha geniş kitlelere ulaştığı belirlendi. Sonuçlar yalan bir haberin gerçek habere göre %70 oranında daha fazla retweet edildiğini gösterdi. Ayrıca gerçek bir haberin 1.500 kişiye ulaşmasının, yanlış bir haberin aynı sayıda kişiye ulaşmasından 6 kat daha uzun sürdüğü anlaşıldı.

iLexx / iStock

iLexx / iStock

Gerçek kişilere ait olmayan ve algoritmalar tarafından kontrol edilen otomatik sosyal medya hesapları “bot hesap” olarak isimlendiriliyor.

Araştırmada ayrıca bot hesapların yanlış bilginin yayılmasındaki rolü de incelendi. Ancak bot hesaplara ait veriler çıkarıldığında bile yalan haberlerin doğru haberlerden daha hızlı yayıldığı görüldü.

Araştırmacılar bu durumun yanlış haberlerin ilgi çekici ve şaşırtıcı olması nedeniyle doğru haberlere kıyasla daha heyecan uyandırıcı olmasından kaynaklandığını düşünüyor. Dolayısıyla insanlar bu tür haberlere daha fazla ilgi göstererek çevreleriyle daha fazla paylaşıyorlar. Bu sayede yalan haberler hızla yayılarak kısa sürede geniş kitlelere erişebiliyor.

Günümüzde yanlış bilgi gibi hızla yayılan diğer bir konu ise komplo teorileri.

Komplo teorileri yalan haberlerden farklı olarak gerçek durumlara dayanıyor. Ancak gerçek durumu açıklamak için ortaya konan bu teorileri destekleyen objektif kanıtlar ya da veriler bulunmuyor.

Komplo Teorisi Nedir?

Komplo teorisi, dünya genelinde yankı uyandıran bazı olay ve durumların bilimsel kanıtlar ve veriler ile desteklenmeyecek şekilde açıklandığı, ayrıca bu olay ve durumların perde arkasında art niyetli bazı güçlerin yönlendirmesinin olduğu düşüncesidir. Yalan haberlerde olduğu gibi dijital teknolojilerin yaygınlaştığı günümüzde ortaya atılan komplo teorileri kolaylıkla yayılabiliyor.

wildpixel / iStock

wildpixel / iStock

COVID-19 salgını sırasında, aşıların, insanların DNA’larını değiştirmek için kullanıldığı gibi bilimsel kanıtlara dayanmayan görüşler ortaya atılmıştı.

Araştırmalar korku yaratan, tehdit edici olarak algılanan, belirsizlik içeren ve kontrol edilemeyen durumlarla ilgili komplo teorilerinin daha fazla olduğunu ve kolayca yayıldığını gösteriyor. Çünkü insanlar bu tür durumları anlamak, açıklamak ve kontrol edebilmek istiyor. Örneğin COVID-19 salgını sırasında çeşitli komplo teorileri üretildi. Çünkü COVID-19 salgını günlük yaşamımızda birçok belirsizliğe yol açtı. Örneğin okula ve işe nasıl gideceğimiz, insanlarla sosyal ilişkilerimizi nasıl devam ettireceğimiz belirsizdi. Salgın sürecinde evlerde daha fazla zaman geçirdik, teknolojik cihazları ve sosyal medya platformlarını daha fazla kullandık. Bazı araştırmacılar bu süreçte bazı insanların internette yayılan komplo teorilerini içinde bulundukları belirsiz durumu açıklayabilmek için kabul ettiğini, böylece yalan haber ve komplo teorilerinin daha hızlı yayılabilmiş olabileceğini düşünüyor. Belirsizlik ortadan kalktıktan sonra ise COVID-19 salgını hakkındaki komplo teorilerini gerek çevremizde gerekse sosyal medyada çok sık duymamaya başladık.

Neden Bazı İnsanlar Komplo Teorilerine İnanmaya Daha Yatkın?

Düşünce tarzındaki farklılıklar komplo teorilerine inanma durumunu belirleyebiliyor. Araştırmalar sezgisel düşünme becerisi gelişmiş insanların komplo teorilerine inanmaya daha yatkın olduğunu gösteriyor. Analitik düşünme becerisi gelişmiş insanlar ise komplo teorilerini desteklemek amacıyla sunulan kanıtları ve verileri sorgulayarak araştırabiliyor. Dolayısıyla analitik ve eleştirel düşünme becerisini geliştirmeye yönelik çalışmalar ve araştırma alışkanlığı, yalan haberlerin ve komplo teorilerinin yayılmasının önlenmesine yardımcı olabilir.

salihkilic / iStock

salihkilic / iStock

Sezgisel düşünme, insanların içgüdülerine göre hareket etmesi ve sezgilerine göre hızlı kararlar alması olarak tanımlanabilir.

Peki, internette karşılaştığımız bilgilerin doğru olup olmadığını nasıl tespit edebiliriz?

Sosyal medya üzerinde karşılaştığımız haberlerin doğru olup olmadığını teyit edebilmek için ilk olarak bu bilgiyi yazan kişilerin bu alanda uzman olup olmadıklarını sorgulayabilir, ardından bu bilgilerin bilimsel ve akademik kaynaklı verilere ve kanıtlara dayanıp dayanmadığını araştırabiliriz.

Bilgi ve iletişim teknolojilerinin sunduğu avantajlardan en etkili şekilde yararlanabilmek ve bu teknolojileri kullanırken karşı karşıya kalınabilecek riskleri azaltmak için dijital medya okuryazarlığı becerisine sahip olmak gerekiyor. Bu konuda daha ayrıntılı bilgiye “Neden İyi Bir Dijital Medya Okuryazarı Olmalıyım?” başlıklı yazımızdan ulaşabilirsiniz. Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından medya okuryazarlığı ile ilgili bilgileri içeren el kitapçıklarına ise buradan ulaşabilirsiniz.

Kaynaklar:

Yorum yapın