Uçurum İnsanları Kitabının Konusu, Özeti, Karakterleri, Açıklaması, PDF, Yorumları, Yazarı

Uçurum İnsanları'nın Fotoğrafı

Kitap Uçurum İnsanları
Yazarı Jack London
Türü Araştırma Ve Tarih Kitapları
Kategoriler En Çok Okunanlar
Kitap Önerileri
Okunması Gerekenler
Yayın Yılı 1903

Jack London tarafından 1903 yılında kaleme alınmış olan Uçurum İnsanları kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Uçurum İnsanları pdf, Uçurum İnsanları konusu, Uçurum İnsanları karakterleri, Uçurum İnsanları yorumları, Uçurum İnsanları açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!



Uçurum İnsanları – Jack London


Uçurum İnsanları Kitabının Konusu

Jack London, 1902’de Büyük Britanya’nın başkenti Londra’nın doğu yakasına, Asla Setin Ülkesi olarak bilinen yere gider ve orada sıradan bir yoksul kılığında zamanın şartlarını inceler. Roman, İngiltere’nin seçkin insanlarının lüks yaşamına rağmen, yoksulluk ve sefaletini de ele alıyor. Tanımlanan dönem, Büyük Britanya’nın altın çağıdır, ancak Londra’nın doğu ucunda mutlak bir sefalet hüküm sürmektedir. Bu durumlarını onlardan biri, içinde yaşayan biri olarak tanımlaması, o dönemde İngiltere’deki insanların gerçek yaşam koşullarını anlatan bir kaynak olacaktır. Jack London, zaman zaman dönemin mahkeme belgeleriyle zenginleştirdiği romanında, mala karşı suçlar ile cana karşı suçların cezalarındaki çarpık oranı da bu belgelerle sunar.


Uçurum İnsanları Kitabının Özeti

Kitap yazarı olduğu kadar gazetecilik de yapan Jack London, 1902’de kılık değiştirerek Doğu Londra’nın yoksul mahallelerini incelemeye başlar. O mahallede bir oda kiralar, kıyafetlerini mahalleli gibi ayarlar ve mahallelerde gezip halkla konuşmaya başlar. Yaklaşık iki ayı bu mahallelerde geçiren Londra’nın anlattığı bazı hikâyeler dehşet vericidir. Yoksulluk ve sefalet artık en ileri aşamalar diyebileceğimiz bir düzeye gelir. Burada yaşayan yoksulların tek bir dileği vardır, midelerini doldurabilecekleri ve kafalarını koyabilecekleri bir evlerinin olmasıdır.

İşyeri sahibi ve çalışanlarının maaşları yarı aç, yarı tok yaşamaları karşı çalıştırır. Üç veya dört nüfuslu (bazen altı veya yedi kişi) aileler tek bir odada yaşıyor. Ücretlilerin sağlık ve güvenlikleri ciddiye alınmamakta, ihmal ve fazla mesai nedeniyle her yıl yüzlerce işçi ölmekte, yüzlercesi de sakat kalmaktadır. İşsizlerin, muhtaçların ve yaşlıların durumu son derece içler acısıdır. Şanslı olanlar geceyi bakımevinde geçirebilirler. Ancak yoksul evinin kapasitesi ihtiyacın yarısını bile karşılayamıyor. Yoksullar evindeki koşullar dışarıdan farklı değil. Dışarıdakilerin kaldırımda, evlerin dibindeki sokak lambalarının altında uyuması yasaktır. Ancak gündüzleri parklarda uyuyabilirler.

Jack London, geceyi geçirecek yer bulamayan iki büyüğün durumunu şöyle anlatıyor: “Çamurlu ve balgamlı kaldırımlardan portakal kabuğu, üzüm salkımı toplayıp yiyorlardı. Yeşil erik çekirdeklerini dişleriyle kırıyor ve içini yiyorlardı. Fasulye büyüklüğündeki ekmek kırıntılarını, kimsenin koçanın üzerinde elma diyemediği siyah ve kirli elma koçanlarını alıyorlardı ve bu iki adam onları ağızlarına atıyor, çiğneyip yutuyordu. Ve bu, 20 Ağustos 1902’de, akşam altı ile yedi arasında, dünyanın gördüğü en büyük, en zengin ve en güçlü imparatorluğun tam ortasındaydı.”

Yoksulluk, sefalet ve yoksulların evlerine gitme korkusu nedeniyle işçi sınıfı arasında intihar yaygınlaşmıştı. Ancak Doğu Londralıların bile intihar etmesi yasaktır. İntihara teşebbüs suçtur. Londra, polis tarafından kaydedilen bazı intihar vakaları da kitapta yer alır.


Uçurum İnsanları Kitabının Açıklaması

Uçurum İnsanları üzerinde güneş batmayan ülke olarak bilinen İngiliz İmparatorluğu’nun karanlık yüzüne dair birinci elden bir tanıklık…

Jack London 1902 yılında, birkaç aylığına şehrin yoksul semtlerinden Doğu Yakası’nda yaşamak üzere Londra’ya gelir ve halktan biri gibi zaman geçirir. Burada, işçi hareketinin büyük bedeller pahasına kazandığı hakların hiçe sayıldığı bir ortamla, insan onuruna yakışmayan büyük bir fakirlik ve sefaletle karşılaşır. Karnını doyurmak için kaldırımda bulduğu meyve çöplerini yiyen aç insanlar, hastalıkların ve pisliğin kol gezdiği sokaklarda uyuyan evsizler, başıboş bırakılmış bitkin ve sahipsiz çocuklar, hepsi dehşet verici bir çukurun içine düşmüş gibidir. İlk sayfasından itibaren okuru içine çeken Uçurum İnsanları, zenginlik ve refahın gerisindeki yoksulluğu doğrudan ve çarpıcı gözlemlerle anlatıyor. “Başka hiçbir kitabım için yoksulların ekonomik açıdan aşağılanmasını inceleyen Uçurum İnsanları kadar kalp ağrısı çekip gözyaşı dökmedim.”

Jack London

(Tanıtım Bülteninden)


Yorum yapın