Son Yeniçeri Kitabının Konusu, Özeti, Karakterleri, Açıklaması, PDF, Yorumları, Yazarı

Son Yeniçeri'nin Fotoğrafı

Kitap Son Yeniçeri
Yazarı Reha Çamuroğlu
Türü Araştırma Ve Tarih Kitapları
Kategoriler Kitap Önerileri
Okunması Gerekenler
Yayın Yılı 2000

Reha Çamuroğlu tarafından 2000 yılında kaleme alınmış olan Son Yeniçeri kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Son Yeniçeri pdf, Son Yeniçeri konusu, Son Yeniçeri karakterleri, Son Yeniçeri yorumları, Son Yeniçeri açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!



Son Yeniçeri – Reha Çamuroğlu


Son Yeniçeri Kitabının Karakterleri

Arif Ağa: Yeniçeri ocağında bölük komutanı ve sevilen bir karakterdir.

Petru( Sarı Abdulah): Esir Alınan ve daha sonraları ise Müslüman Rus bir gençtir.

Zehra Hanım: Arif Ağa’nın annesidir.

Abdi Baba: Bektaşi şeyhidir.

Sabit: Arif Ağanın oğlu, yeniçeri bölük komutanıdır.

Habib: Sabitin arkadaşı olan bir yeniçeridir.

Kabakçı Mustafa: İsyancıların elebaşıdır.

Alender Mustafa Paşa: İsyanı bastıran Osmanlı paşasıdır.


Son Yeniçeri Kitabının Konusu

Rusya doğumlu Petru’nun Sarı Abdullah’a dönüşüm süreci, İstanbul ve Osmanlı İmparatorluğu’nun hayatındaki en ilginç dönemlerden birine denk gelir.

Reha ÇAMUROĞLU tarafından hazırlanan kitapta, Yeniçeri Ordusunun hiyerarşik yapısı, yeniçeri askerlerinin sosyal hayatı, 18. yüzyıldan itibaren yeniçeri ordusunda başlayan yozlaşma ve yeniçerilerin padişaha karşı düzenlediği isyanlar anlatılmaktadır. Ayrıca son Yeniçeri, savaşları, seferberlikleri, akıl hocalarının, müritlerinin İstanbul’unu ve Yeniçeri döneminin sonunu anlatır.


Son Yeniçeri Kitabının Özeti

Petru isimli genç esir olarak İstanbul’a getirildikten sonra onu yeniçeri ağası Arif Ağa’nın yanına yerleştirir. Arif Ağa ile bir süre İstanbul’a alışan Petru, gönüllü olarak İslam’ı kabul eder ve Abdullah ismi verilir. Arif Ağa, Abdullah’ı kendi oğlu gibi görür ve onu yeniçeri olarak yetiştirir. Abdullah’ın yeniçeri olduğu dönemde yeniçeri olarak yaşadığı anlatılır.

Yeniçeriler, Osmanlı İmparatorluğu’nun yükselişi sırasında büyük zaferler elde ederler. Ancak 18. yüzyıldan itibaren Yeniçeri ordusunun disiplini bozulmaya başlar. Bunun önemli nedenlerinden biri, yeniçeri olmak isteyenlerin işsiz olmaları, eğitimleri yetersiz bir mesleğe sahip olamamaları ve fırıncı, kayıkçı, manav gibi becerileri ile savaş sanatını öğrenmeye pek uygun olmamasıydı. Kanuni Sultan Süleyman döneminde yeniçerilere çeşitli yasaklar getirilir. Bu kanuna göre Yeniçerilerin evlenmeleri ve başka yan işler yapmaları yasaktır. 18. yüzyıldan itibaren bu yasaklara uyulmamaya başlanır. Yeniçeriler yüksek maaş alamadıkları için ek iş yapmak ve ailelerinin geçimini sağlamak zorundaydılar. Ordu sefere çıkınca savaşa katılan yeniçerilerin çoğu geride ailelerini düşünürler.

Geçmişte olduğu gibi padişah ordusuyla seferlere çıkmamış, bu da yeniçerileri motivasyon açısından etkilemiştir. Osmanlı İmparatorluğu, ordusunun günün gelişen savaş tekniklerinden faydalanmasını sağlayamıyordu. Örneğin Rus ordusu gelişmiş toplara sahipti ve yeniçeriler bu teknolojik ve savaş teknikleri açısından mevcut eksikliklerden dolayı Ruslarla yapılan savaşlarda büyük kayıplara uğrarlar. Sarayın savaş alanındaki kayıplardan yeniçerileri sorumlu tutması ve yeniçeriler yerine yeni ve düzenli bir ordu kurma planlarının yapılması yeniçerileri oldukça tedirgin eder. Bu olay yeniçerilerin disiplininin bozulmasına yol açmış ve saraya isyan ederek padişahı devirmek için planlar yapmaya başlamışlardır.

Zamanla Yeniçeriler arasında savaşa gidenler ve gitmeyenler şeklinde hizipler oluşmaya başlar. Yarı yolda çıkıp geri dönen Yeniçeriler, Yeniçerilerin disiplin açısından zayıfladığını gösterir. Saray aslında yeniçerileri savaşta başarılı olsalar bile istemez. Çünkü en ufak bir vergi artışı yapıldığında ve malların fiyatları artırıldığında isyan ederler. Yeniçerilerin saltanat sistemini kaldırıp yerine daha modern bir düzen getirmek istedikleri de saray tarafından bilinir.

1789 Fransız İhtilali ile birlikte tüm dünyaya yayılan milliyetçi hareketlerle birlikte Osmanlı İmparatorluğu’ndaki azınlıklar da kendi devletlerini kurmaya çalışmışlardır. Balkanlarda; Yunanlılar, Sırplar, Bulgarlar ayaklanıyorlardı. Yeniçeri ordusundaki disiplin zayıflıkları, bu azınlıkların isyanlarını bastırmada zorluklar yaratır.

Sultan III. Selim döneminde Nizami Cedid büyük bir coşkuyla ilan edilir. İlk etapta bunların sadece Boğaziçi’ni korumak amacıyla 12.000 kişilik bir askeri birlik olacağı açıklanır. Bu gelişmeler yeniçerileri huzursuz eder. Aralık 1806’da Rusya’ya savaş ilan edilir. Sefere çıkan bazı yeniçeriler, Nizami Cedid ordusunun kurulmasından rahatsız oldukları için sefere çıkmayıp geri dönerler. 21 Nisan 1821 gecesi, Yunanlılar Yunanistan’ın Mora yarımadasında ayaklanır. Sadece 3 hafta içinde Mora’yı ele geçiren Yunanlılar tarafından birçok Müslüman öldürülür, işkence gördü ve işkence görür. 1825 yılına kadar tüm Osmanlı Anayurtları Yunan isyanlarını bastırmak için seferber edilir.

15 Haziran 1826’da yeni kurulan Eşkinci ocağının talimleri sırasında Mısır’dan yeni ocağına getirilen talim hocası, eğitim sırasında söylediklerini yapamayan yeniçeri ocağından bir askeri fena halde döver. Bu sırada olayı gören Memiş Başçavuş adlı bir yeniçeri, Mısırlı antrenörünü bıçaklayarak öldürür. Bu olay büyük yeniçeri ayaklanmasını başlattır. O gece Sultanahmet Meydanı’nda büyük bir yeniçeri kalabalığı toplanır. O gece Sekbanı Cedid askerleri ve yeniçeriler birbirlerine saldırır. Sekbani Cedid’in ordusu, aldığı topçu desteğiyle Yeniçerilere büyük kayıplar verdirir. Yeniçeriler geri çekilmek zorunda kalırlar, hayatta kalan Yeniçeriler Belgrad Ormanı’na sığınır. Üç aydır ormanda saklanan yeniçerileri hala tehdit olarak gören Sultan II. Mahmud, Belgrad Ormanı’nı ateşe verir. Ormana sığınan 3000 Yeniçeri’nin çoğu bu yangında ölür.


Son Yeniçeri Kitabının Açıklaması

Tarihçi kimliği ve Alevilik üstüne yaptığı kapsamlı araştırmalarla tanındığı kadar, romancılığıyla da büyük beğeni toplayan Reha Çamuroğlu’nun, çok konuşulan romanı Son Yeniçeri de Everest Yayınları’nda.

Son Yeniçeri, on sekizinci yüzyıl İstanbul’unun romanı. Rus asıllı Petru’nun Sarı Abdullah’a dönüşüm süreci, dönemin İstanbul ve Osmanlı İmparatorluğu yaşamının en ilginç dönemlerinden biriyle çakışmaktadır.

Son Yeniçeri, savaşların, seferberliklerin, mürşitlerin, müritlerin İstanbul’unun ve yeniçeri döneminin kapanışın ı anlatıyor.

“Rivayete göre Sultan Selim, yeniçerinin Kabakçı’yı desteklediğini öğrenince yüzünü ulemaya dönmüş, onlar da suskunlukla cevap verdiğinde yalnız kaldığını anlamıştı. Bu belki Memaliki Osmaniye’de böyle değildi ama İslambul’da kesinkes böyleydi.”


Yorum yapın