Kitap | Sis ve Gece |
Yazarı | Ahmet Ümit |
Türü | Polisiye Kitaplar, Romanlar |
Kategoriler | En Çok Okunanlar Kitap Önerileri Okunması Gerekenler |
Yayın Yılı | 1996 |
Ahmet Ümit tarafından 1996 yılında kaleme alınmış olan Sis ve Gece kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Sis ve Gece pdf, Sis ve Gece konusu, Sis ve Gece karakterleri, Sis ve Gece yorumları, Sis ve Gece açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!
İçindekiler
Sis ve Gece – Ahmet Ümit
Sis ve Gece Kitabının Karakterleri
Komiser Sedat: Romanın ana kahramanı olan karakterdir. Çalıştığı teşkilattaki entrikalar yüzünden uzaklaştırma cezası almıştır. Evlidir ve evli olmasına rağmen yasa dışı örgüt üyesi Mine ile ilişki vardır.
Mine: Yasa dışı örgüt üyesidir. Sedat’ın baskınından yaralı olarak kurtularak kaçar ancak evinde ölür. Komiser Sedat’an hamiledir.
Madam Eleni: Mine’nin e sahibi ve komşusudur. Olayın aydınlatılmasında ki en önemli ipuçları kendisine olan karakterdir.
Maria: Madam Eleni’nin zihinsel engelli kızıdır. Babasının vurduğu tavşanların buzdolabına koyulması üzerine, onların uyuduğuna inandırılan bir çocuktur. Mine’nin buzdolabındaki cesedini o işaret eder.
Melike: Sedat’ın karısıdır.
Ayça-Gökçe: Sedat’ın ikiz kızlarıdır.
Fahri: Mine’nin eski sevgilisidir.
Sinan: Fahri’nin arkadaşı ve ayrıca kitapçıdır.
Metin: Mine’nin babasıdır.
Sevim: Mine’nin annesidir.
Ceyhun: Sevim’in ikinci kocasıdır.
Mustafa: Komiser Sedat’ın yardımcısıdır.
İsmet: Sedat’ın amcası ve ayrıca Emniyet Görevlisidir.
Sis ve Gece Kitabının Konusu
Roman, Milli İstihbarat Teşkilatı komiseri Sedat’ın evliliği, aşkı ve işi arasında geçen olayları konu alıyor. Komiser Sedat’ın içsel hesaplaşması, yalnızlık ve öfke gibi konuları ele almıştır.
Sis ve Gece Kitabının Özeti
Her şey Sedat’ın kendisi gibi polis olan yakın arkadaşı Yıldırım’ın bir saldırıda ölmesiyle başlar. Daha sonra Sedat, Fahri’nin saldırısına uğrar. Ayrıca hatırladığı kadarıyla saldırganlar arasında simit kılığına girmiş bir başkası daha var. Sedat bu saldırıdan yaralı olarak kurtulur. Daha sonra saldırıdan kısa bir süre önce ortadan kaybolan sevgilisi Mine’yi aramaya koyulur. Sedat evli olmasına rağmen Mine ile ilişki içindedir ve kendisine saldıranların da aynısını Mine’ye yapacağından korkmaktadır. O sırada bazı olaylar da olur. Birkaç kişi Mine’nin ev sahibi Madam Eleni’nin zihinsel engelli kızını kaçırmak ister ama başarısız olurlar. Sedat, Mine’yi Maria olarak kaçırabileceklerini düşünür. Bu arada Sedat ve Mustafa’nın gözlemci sıfatıyla katıldığı bir operasyonda, çıkan çatışmada biri hemşire olmak üzere dört kişinin hayatını kaybettiği basın haberlerine çıkar. Basın bunu yargısız infaz olarak nitelendirdiği için olayla ilgili soruşturma bile açılır.
Sedat, Mine’nin hücre evi baskınında edindiği erkek arkadaşı Fahri’yi öldürür. Yaralı olarak kaçan başka bir genç adam var. Onun Mine olabileceğini düşünüyor. Mine aynı zamanda yasadışı bir örgütün de üyesidir. Madam Eleni’nin en küçük kızı Maria, Mine’nin evde uyuduğu konusunda ısrar ettiğinde ev aranmaya başlar. Maria’nın babasının avladığı tavşanların buzdolabında yattığını düşünen bir çocuk ve Mine’nin de uyuduğuna dikkat çekiyor. Sedat evin buzdolabını açar ve buzdolabının zemininde donmuş bir kan kütlesiyle Mine’yi görür. Mine karnında taşıdığı Sedat’ın çocuğuyla birlikte ölmüştür.
Sis ve Gece Kitabı Hakkında Bilgiler
- Türkiye’de çok satan ve çeşitli tartışmalara yol açan “Sis ve Gece” Yunanistan’da da yayımlanarak yabancı dile çevrilen ilk Türk polisiye romanıdır.
- Roman 2007 yılında Turgut Yasalar tarafından aynı adla sinemaya da aktarılmıştır.
Sis ve Gece Kitabının Açıklaması
Aniden kaybolan genç bir kız: Mine… Âşık olduğu kızı arayan bir MÎT görevlisi: Sedat. Yasak bir aşk. İstihbarat örgütünün içindeki entrikalar. Askerlerle, sivillerin çatışması… Günümüz İstanbul’undan renkli insan portreleri. Karanlık sokaklarda soluk soluğa bir koşuşturma. Örgüt evlerine düzenlenen baskınlar, yargısız infazlar, kayıtlara geçmemiş ölümler. Kayıtlara geçmemiş ölümlerin parçaladığı yaşamlar… Türkiye’nin yakın geçmişine insani bir bakış…
“Bakışlarımı konağa çeviriyorum. Görenlerde korku ve ürperti uyandıracak bu bina bana hüzün veriyor. Onu daha önce hiç görmemiş olmama karşın aramızda çözümleyemediğim bir bağın varlığını hissediyorum. Bahçedeki çürümüş yapraklara basarak binanın kapısına doğru yürüyorum. Kanatlı demir kapının üstünde, yer yer çatlamış mermer alındaki kabartma dikkatimi çekiyor. Kabartmada ilk seçtiğim bir yıldız oluyor. Yıldızın hemen altında, namluya benzer bir başka şekil var, bunun bir tabanca olduğunu anlamakta gecikmiyorum. Tabanca kabzasının altına bir de yarımay oyulmuş. En yukarıda yıldız, altında bir tabanca ve kabzasının hemen ucunda bir yarımay. Bu amblemi bir yerlerden hatırlıyorum ama çıkaramıyorum.”
(Tanıtım Bülteninden)