Sakın Geç Kalma Mualla Kitabının Konusu, Özeti, Karakterleri, Açıklaması, PDF, Yorumları, Yazarı

Sakın Geç Kalma Mualla'nın Fotoğrafı

Kitap Sakın Geç Kalma Mualla
Yazarı Atakan Kelleci
Türü Romanlar
Kategoriler En Çok Okunanlar
Kitap Önerileri
Okunması Gerekenler

Atakan Kelleci tarafından yılında kaleme alınmış olan Sakın Geç Kalma Mualla kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Sakın Geç Kalma Mualla pdf, Sakın Geç Kalma Mualla konusu, Sakın Geç Kalma Mualla karakterleri, Sakın Geç Kalma Mualla yorumları, Sakın Geç Kalma Mualla açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!



Sakın Geç Kalma Mualla – Atakan Kelleci


Sakın Geç Kalma Mualla Kitabının Karakterleri

Muhsin: Babasının mesleği olan sahaflığı devam ettiren, Balat’ta bir kitap evi olan bir genç bir delikanlıdır. Mualla’ya aşkına yıllarca ihanet etmez. Gitmesini bile hoş karşılayacak kadar sevdasına aşık bir adamdır.

Mualla: Yaşadığı mutsuz hayattan tek çıkış yolunu okumak olarak görmüş ve yeni bir hayat kurmaya karar vermiştir, bu Muhsin’i terk etmek demek olsa bile.

Aysel: Kendi tasarımladığı kıyafetleri satan bir butiğin sahibidir. Siyah saçları ve orta yapılı fiziği ile Mualla’ya çok benzeyen kadın Muhsin’i yıllardır kendini kapattığı dünyadan çıkarmayı başarmış bir kadındır.


Sakın Geç Kalma Mualla Kitabının Konusu

Romanın konusu İstanbul’un Balat semtinde geçiyor. Birbirini çok seven iki gencin yirmi yıl süren ayrılıklarını okuyoruz. Sevgiliye yazılan sayısız mektuplar ve uzun bir bekleyiş, geride kalan Muhsin’in anlatımlarıyla anlamlanıyor. Bekleyişin tahammülleri zorladığı anlatımların içinde Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur isimli eserinde olduğu gibi İstanbul’un güzelliklerini, sevgiliyle birlikte yâd etmiş de oluyoruz ve aşkına âşık Bir Muhsin’i okuyoruz aynı zamanda.


Sakın Geç Kalma Mualla Kitabının Özeti

Mualla ve Muhsin, İstanbul’un eski semtlerinden Balat’ta aynı mahallede oturan birbirini seven iki gençtir. Muhsin babasının mesleği olan sahaflığı devam ettirmektedir. Mualla çok sevdiği adamla evlenmenin eşiğindedir. Nişanlandıkları gecenin sabahında Muallanın evi terk etmesiyle şaşkına dönen Muhsin ne yapacağını bilemez. Çok sevdiği kadın ne olmuştu da ani bir kararla ona hiç haber vermeden evi terk etmişti?

Mualla henüz 18 yaşında genç bir kız. Babasının baskısından, şiddetinden kurtulmanın tek yolu olarak gördüğü üniversite sınavına girerek İzmir’de bir okulu kazanmıştır. Fakat buna engel olunacağını düşünerek bu sırrını kimseyle paylaşmaz – Sevdiği adam, Muhsin’le bile. Nişanda takılan takılarla birlikte hayatının seyrini değiştirecek kararı verir ve evi terk eder. Bir süre sonra babası Tahir kızının İzini bulur. Aralarında yaşanan, geçmişi hatırlatan şiddet baba ile kızın yollarını tamamen ayırır.

Geride kalan Muhsin, yirmi yıl sürecek bir bekleyişe girer. Sayısız mektup yazar. Kapının her açılışında sevdiği kadını görme ümidiyle yıllarca bekler. Ta ki mahalleye butik açan Aysel gelene kadar. Aysel, dış görünüşünün yanı sıra tavırlarıyla Mualla’ya çok benzer. Kahramanımızın bir yanı Aysel’e dönükken, diğer yanı sevdiği kadını beklemektedir. Artık hayatının değişmesi gerektiğinin farkında olan Muhsin, yeni bir hayatın başlangıcını yapmaya karar verdiği günlerde Mualla’nın babası hayata gözlerini yumar. Mualla sözünü tutmuş babasının cenazesine dâhi gelmemiştir. Muhsin cephesinde ise yeni bir Umut belirir. Ya gelirse ümidi, gitmekle kalmak arasında olan Muhsin’i huzursuz etmeye yetmiştir. Aysel’in hayatına yeni girdiği dönemlerde aynı anda Mualla da denkleme dâhil olmuştur. Bazı anılar hiç unutulmayacaktır.


Sakın Geç Kalma Mualla Kitabının Açıklaması

En çoğul yerim Mualla,

İnsan başka hikâyeleri merak edince, öznelikten çıkınca, çatısı akınca, gençleşmiyor. Daha fazla gülmüyor, yaşam güzelleşmiyor. Merak ettiği o başka hikâyede kalma telaşı kendi hikâyesini öldürüyor. İnsan hızla katileşiyor.

Bazen evet, ben de öfke nöbetleri geçiriyorum. Günde bir dilim ekmek yemekle başladığım yas tutma törenim uzuyor. Çünkü senin olmadığın bir mutfak masası bana çok kederli geliyor.

Arada kahve içiyorum Mualla, şekerli hem de. Arada sana aldığım krakerlere bakıyorum, hepsi kabında. Tarihi geçti hepsinin. Elbette sana yenisini alamayacağım. Sen gelince aklıma, dursunlar istiyorum tezgâhta. Onlar durdukça sen kapıyı açacakmışsın gibi oluyor. Bu ne aciz bir bekleyiş Mualla! Umut diye dört harfli bir kelimenin hissiyatı ne garip…

Halıya baktım bugün uzun uzun Mualla. Desenleri özenle seçtiğimiz yerlerine, rengine, şekline.. İçindeki kareleri birer birer saydım. Saydım da saydım. Ben saydım, saat ilerledi, sen gelmedin. Terliğinin sesi, çakmağının sesi, seslenişinin sesi hiç duyulmadı.

(Tanıtım Bülteninden)


Yorum yapın