Ruhumu Öpmeyi Unuttun Kitabının Konusu, Özeti, Karakterleri, Açıklaması, PDF, Yorumları, Yazarı

Ruhumu Öpmeyi Unuttun'un Fotoğrafı

Kitap Ruhumu Öpmeyi Unuttun
Yazarı İnci Aral
Türü Hikaye Kitapları
Kategoriler En Çok Okunanlar
Okunması Gerekenler
Yayın Yılı 2013

İnci Aral tarafından 2013 yılında kaleme alınmış olan Ruhumu Öpmeyi Unuttun kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Ruhumu Öpmeyi Unuttun pdf, Ruhumu Öpmeyi Unuttun konusu, Ruhumu Öpmeyi Unuttun karakterleri, Ruhumu Öpmeyi Unuttun yorumları, Ruhumu Öpmeyi Unuttun açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!



Ruhumu Öpmeyi Unuttun – İnci Aral


Ruhumu Öpmeyi Unuttun Kitabının Konusu

Ruhumu Öpmeyi Unuttun’daki öykülerinde, bakışlarını insanlığın ortak belleğindeki en tekinsiz noktaya çeviriyor. Gidenlerin de kalanların da büyük yalnızlığını ölüme meyleder.

Aral, ölümü bir başlangıç ya da son olarak değil, sadece bir geçiş anı olarak kurar.


Ruhumu Öpmeyi Unuttun Kitabının Özeti

On öyküden oluşan kitabımız güzel, düşündürücü ve sorgulayıcı ve hayatın amacı için koşan bizleri, son nefesinde, son uçuşunda esen rüzgâr gibi ölümden önce ve sonra ruha dokunmaya davet ediyor.

Saman Kokusu

Bir faytonda mutlu bir şekilde araba kullanan evli bir çift, bir faytonla çarpışır. Çarpmanın etkisiyle bir kenara fırlatılırlar. Adam uyandığında yanında karısını görür. Arabanın içinde sıkışmış. O anda onu öperek, başını tutar ve uyanmasını ister ama o yaralanmıştır. Yardım bulması gerekir. Arabadan indiğinde bacağının kırıldığını fark eder ve otoyola çıkar. Burnuna Saman Kokusu gelir ve o an karısıyla yaşarken önemsiz bulduğu ama asıl önemini şimdi bulduğu anıları aklına gelir. Toka takmak, tatlı kıskançlıklar, küskün sessizlikler hepsi gözünüzün önünden geçer. Sonra ne kadar çok hatıranın kıymetini bilmediğini fark eder. Gelen yardımların üzerine çığlıklar atarak karısını kurtulması için çabalar.

Siyah Lale

Kağan, eşi Lale öldükten sonra kendine gelemez. Bir yıldan daha uzun zaman geçer. Her gün her saat türbededir. Mezarına bir sürü lale dikmiştir. Zamanın nasıl geçtiğini unuttur. Mezarına diktiği laleler gün geçtikçe büyümeye başlar. Karlı bir kış günü mezara geldiğinde zaman kavramını anlar. Kar yağınca mezardaki laleler ölür. Kağan çıldırmış gibidir, bütün laleleri koparır ve koşarak evin içine diker. Kökleri karısına dokunur, teniyle birleşir. Kokusunun, bakışının, gülüşünün, ruhunun bu lalelere aktarıldığına inanır. Onları yaşatmak için laleler hakkında araştırmalara başlamış, lalelerle ilgili her kitabı okumuş, okuduklarını notlar almıştır. Artık karısının mezarına hiç gitmez. Lalelerden sadece biri çiçek açar ve büyür. Bu bir Siyah laledir. Kağan, karısının ruhunun Kara Lale’de olduğuna inanır. Şarkıyı yazarken yanında yazdığı ilhamı geri gelir.

Pembe Kayışlı Saat

O gün Fatih beylerinin evine misafir olması gerekir. Akşam eve geç gelirler. Fatih Bey’in eşi şehir dışındadır. Kızı da erken uyur. Fatih Bey ve yengesiyle bir süre oturup sohbet ettikten sonra kendisine verilen odaya geçer. Yatmak için hazırlanır. Ancak huzursuzdur. Sanki biri onu sürekli izler gibidir. Odada Fatih Bey ve ailesinin çok sayıda çerçeveli fotoğrafı vardır. Sabah komodinin yanında bir kız belirir ve adının Pelin olduğunu, bugün ölümünün birinci yılı olduğunu, ailesini ziyarete geldiğini söyler. Sonra pembe kayışlı saatini alıp odadan çıkar. Sabah Fatih Bey ile görüşür. Olay doğrulanır.

Beklemek

Anne ve babası öldükten sonra teyzesinin yanında yaşamaya başlar. Teyzesi bekâr, çocuksuz bir kadındır. Adliyede görevlidir. Hiç sevmemiş, sevilmemiş, sevmeyi bilmeyen biriydi. Âşık olduğunda her şeyin düzeleceğini düşünür. Ancak evli bir adama âşık olunca işler daha da kötüye gider. Adam başta teyzesini sevip ona değer verse de sonunda kendi evine ve karısına yönelmiştir. İlgisini kaybedince teyzesi çıldırır. Ve bu aşk hikâyesi, teyzesinin âşık olduğu adamı öldürmesiyle sona erer.

Ruhumu Öpmeyi Unuttun

Güleç, halasının baktığı fal karşısında büyülenir. Halası sevgilisi Fikret’in karısının ölü ruhunun aralarında dolaştığını söyler. Güleç öğrenmek için çok çalışır. Nihayet gece gördüğü rüyanın etkisiyle uyandığında Fikret anlattır. Karısı bir yıl önce bir otelden kendini atmıştır. Aynısını rüyasında gören Güleç ise şaşkına döner.

Gelecek

Turgut intihar eder. Karısını, çocuklarını, ne iş yaptığını unutmuştu. Hiçbir şey hatırlamaz. Aynaya baktığında gördüğü kişi kendisine çok yabancıdır. Onu geçmişten geleceğe fırlattıklarını düşünür. Bu onun zamanı değil, hatırladığı son şey de bu değildir.

Anatomi Dersi

Hülya ilk anatomi dersine girdiğinde bayılır. Karşısında bir yetim vardır, cesedi bile değersizdir. Bir an kendini ölmüş gibi görür. Orada yatanın kendisi olduğunu düşünür. Birkaç hafta sonra memleketine döner. Okuluna dönerken bir rüya görür.

Alın yazısı

Kader değişir, afişi görür ve harekete geçer. Artık bu talihsizlikten kurtulması gerekmektedir. Afişteki telefon numarasını arayarak randevu alır. Randevu tarihi kalktığında ücretsiz olarak konu değiştirileceğini öğrenir. Hemen ameliyat masasına yatırılır. Uyandığında tek böbreği gitmiştir.

Baba

Küçüklüklerinden beri birlikte büyümüşler, ilk suçlarını birlikte işlemişler. Sonra kız kaçırılır ve erkek kardeşini öldürmekten hapse girerler. Dışarı çıktıktan sonra baba olmayı seçti ve yeraltı dünyasına girer. O da onun yanından hiç ayrılmaz. Babanın 3 karısı vardır. Üç eşinden 4 çocuğu olur. Artık cesedinden başka bir şey kalmaz. Arabası patlayarak tüm organlarının dışarı çıkmasına neden olur. Ve artık hayatta değil.

Gelin

Gerçek bir anlaşma ile başka bir gerçeküstü hikâye. Uyuşturucu satıcısı ve kullanıcısının sanrı ya da tecrübesi, öldürülen bir kadının gelin kıyafetleri içinde varlığı, onunla birlikte olması ve ölünün ölüm ortamına dönüşü…


Ruhumu Öpmeyi Unuttun Kitabının Açıklaması

İnci Aral Ruhumu Öpmeyi Unuttun’daki öykülerinde insanlığın ortak belleğindeki en tekinsiz yakaya çeviriyor bakışını. Hem gidenlerin hem de kalanların o büyük yalnızlığına, “ölüm”e eğiliyor. Aral ölümü bir başlangıç ya da son değil, salt bir geçiş anı olarak kurguluyor. Öykülerin odağına direnmeyi, ayakta kalmayı yerleştiriyor ve “ölüm hali”nin ortak kodlarıyla uğraşmak yerine bireylerdeki karşılıkları sınıyor. Bunu yaparken kalemini kamera gibi kullanıyor, her öykünün kendisine has atmosferini, olağanüstü ayrıntı zenginliğiyle destekleyip bir duygular şölenine dönüştürüyor ve okurunu belleklerde iz bırakacak fantastik bir yalnızlıklar evrenine sürüklüyor.

(Tanıtım Bülteninden)


Yorum yapın