Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım Kitabının Konusu, Özeti, Karakterleri, Açıklaması, PDF, Yorumları, Yazarı

Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım'ın Fotoğrafı

Kitap Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım
Yazarı Paulo Coelho
Türü Romanlar
Kategoriler En Çok Okunanlar
Kitap Önerileri
Okunması Gerekenler
Yayın Yılı 2019

Paulo Coelho tarafından 2019 yılında kaleme alınmış olan Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım pdf, Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım konusu, Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım karakterleri, Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım yorumları, Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!



Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım – Paulo Coelho


Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım Kitabının Karakterleri

Pilar: Güçlü, ayakları yere sağlam basan bir kadındır. Çocukluk yıllarında yakın arkadaş olduğu bir erkekle on bir yıl sonra karşılaşır, onun büyüsüne yeniden kapılır.

Arkadaşı(Papaz adayı): Mucizevi bir güce sahip, kendini dine adamış bir erkektir.


Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım Kitabının Konusu

Günümüzün en çok okunan yazarlarından biri olan Paulo Coelho, bu romanda Tanrı’nın kadın yüzünü araştırıyor. Mucizevi bir güce sahip dindar bir adam ve aşkını isteyen ama bunu Tanrı ile bile paylaşmayı reddeden bir kadın: Pilar. Güçlü, topraklanmış bir kadın olan Pilar, on bir yıl sonra çocukluğunda yakın olduğu bir çocukla tanışır ve yeniden onun büyüsüne kapılır. Ancak genç adam duygularını paylaşmasına rağmen karar veremez ve arzularını özgür bırakamaz. Birlikte bir yolculuk, Pilar’ın kalbini farklı deneyimlere açar.


Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım Kitabının Özeti

Kitabın en başında, kitaba adını veren Piedra nehrinin kıyısında oturan ve adeta bir karavan gibi ağlayan ve biz okuyucuların başına gelecekleri özetleyen kahramanla başlıyoruz. Pilar daha sonra bize gerçek hikâyeyi anlatmaya başlar. Daha önce memleketinden hiç ayrılmamış, doğduğu yer olan Zaragoza’da yaşayan genç bir kızdı. Herkes gibi orada yaşayacağını, öğretmen olacağını, oradan biriyle evleneceğini ve tüm hayatını Zaragoza’da sakin bir şekilde geçireceğini düşünür. Zaragoza’da biriyle nişanlı, hatta öğretmenlik sınavına girer. Ama hayat onu bambaşka bir yere götürür. Ne sandığı gibi öğretmen olabilir, ne de nişanlı olduğu adamla evlenemez. Hayatında değişmeyen tek şey, yıllar önce dünyayı gezmek için ayrılan erkek arkadaşı ve ondan ara sıra gelen mektupları okuyup cevaplamak onun en büyük eğlencesi olmuştur. Asla görmezden gelemez ve asla unutamaz.

Bir gün yine ondan bir mektup gelir. Mektubu okuyan Pilar şok olur. Arkadaşı mektupta onun ilahiyat okuluna yazıldığını söyler. Pilar çok erken olduğunu düşünse de mektupta ona hiçbir şey yazmaz. Daha doğrusu özgürlüğü bilmeyen birinin, başkalarının özgürlüğü hakkında öğüt veremeyeceğini düşünür, yazmaktan vazgeçer. Bir süre sonra arkadaşından onu yine heyecanlandıran yeni bir mektup alır. Mektupta Madrid şehrinde bir konuşma yapacağını ve kızın oraya gelmesini istediğini yazar. Davete şaşıran Pilar, bu teklifi geri çeviremez. Madrid’e vardığında arkadaşı için gelen kalabalık onu çok etkiler. Arkadaşları Pilar’ı görür görmez birbirlerinin hayatında kaçırdıkları anları paylaşmaya başlarlar. Bunun üzerine arkadaşı başka bir şehre gidip konuşma yapmak ister ve Pilar’ın kendisine eşlik etmesini ister. Eve ne kadar gitmesi gerektiği önemli değil, teklifini geri çeviremez. Aralarındaki tuhaflık bir süre sonra Pilar’ı rahatsız etmeye başlar. Zor da olsa yıllar sonra neden onunla buluşmaya karar verdiğini sorar. Sonra arkadaşı ona onu aldatmadan sevdiğini söyler. Bu konuda kendinden çok emin ve kararlı olsa da, bu Pilar için hiçbir şey o kadar basit değildir. İçten içe, istese bile mantığı onu sürekli uyarır. Bu yüzden Pilar bir süre sessiz kalmaya karar verir.

Yolculuktan sonra erkek arkadaşının bir konuşma yapacağı şehre varırlar. Kız kalacak yer aramaya başlar. Birden karşısına bir kadın çıkar ve ona kalacak bir yer bulabileceğini söyler. Kadını takip eden Pilar, kadının onu alakasız bir yere götürdüğünü fark eder. Kızı heykele götüren kadın onunla konuşmaya başlar. Olanların saçmalığına kızan Pilar, kadına bağırmaya başlar. Sakinleştirici sesi onu büyüler. Pilar anlamadığı bir şekilde kendinden geçer. Başını göğe kaldıran kız, bütün gökyüzünün bir göl gibi olduğunu fark eder. Olanlara bir anlam veremeyen Pilar, tekrar kadına bakar. Yaşlı kadın ona iyice âşık olacağını söyler ve onu aşkın acısından korumakla görevlendirilir. Olanlardan sonra kız aklını kaybetmeye başladığını düşünür. Günler birbirini kovalarken, arkadaşının insanları iyileştirme gücüne sahip olduğunu öğrenir. Bu onu daha da endişelendirir. Her zaman arkadaşının ona aşkını itiraf etmesini düşünür. Kendisinden çok farklı olduklarını düşünmeye başlıyor. Arkadaşının aksine, Pilar dine veya tanrıya inanmaz. Bu yüzden çok farklı olduklarını düşünür. Sonunda onunla bunun hakkında konuşur. Dine inanmadığını, sanki mübarek bir insanmış gibi kendini tamamen dine adaması gerektiğini söyler. Kendisini hayatı için bir tehlike olarak ifade eder. Vazgeçilmez bir dünyevî zevk gibi onu dinî şahsiyetinden uzaklaştırmaktan korkar. Ancak arkadaşı onun gibi düşünmediğini ve onun için savaşacağını ifade eder.

Uzun bir aradan sonra Pilar onun isteğine karşı koyamaz. Duygularını dinler, kafasındaki tüm düşünceleri susturur. Ona olan sevgisinin karşılıklı olduğunu söyler. Tüm krizlerin çözüldüğünü düşünen çiftimiz yaşayacakları hayat için gelecek planları yapmaktadır. Aynı zamanda Pilar arkadaşıyla din hakkında konuşur ve kafasındaki soruları birlikte tartışırlar. Bu süre zarfında Pilar’ın tanrıya olan inancı ve din hakkındaki düşünceleri birer birer gelişir. Ancak bu sefer arkadaşının onunla birlikte dünyevi zevklere kendini kaptırdığı düşüncesi yeniden aklına gelir ve onu asla yalnız bırakmaz. Her şey korkulduğu gibi ilerliyor. Bu değişiklik bizi kitabın sonuna hazırlar. Kişiliği ve düşünceleri tamamen değişen kız ondan ayrılır. Çünkü arkadaşını dinden ve iyileştirebileceği birçok insandan uzaklaştırdığını zanneder. Böylece yollarını ayırırlar. Başladığı noktadan tamamen uzak olan Pilar, bu yolculuk sayesinde hayatında adeta yeni bir pencere açar. Pilar artık ne aynı ne de arkadaşıdır.


Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum Ağladım Kitabının Açıklaması

… ‘Piedra Irmağının Kıyısında Oturdum, Ağladım’, yazarın Türkçe’deki ikinci kitabı. Bu kitap, bir tutkunun, bir aşkın öyküsü. Öyle bir aşk ki, bir kadınla bir erkek arasındaki tutkunun, giderek bir sonsuzluk tutkusuna dönüştüğünü görüyoruz. ‘Paulo Coelho’, gerçekle gerçeküstünü, ülkesinin mitolojisinden yararlanarak bütünleştirebilen ilginç bir yazar; bu romanında, dünyanın gizlerini içinde taşıyan bir aşkın öyküsünü dile getiriyor. Yirmi üç dile çevrilen ve dünyada 2,5 milyon okurla buluşan bu romanın da ‘Simyacı’ gibi sevilerek okunacağını umuyoruz.


Yorum yapın