Kitap | Nun Masalları |
Yazarı | Nazan Bekiroğlu |
Türü | Hikaye Kitapları |
Kategoriler | En Çok Okunanlar Kitap Önerileri Okunması Gerekenler |
Yayın Yılı | 1997 |
Nazan Bekiroğlu tarafından 1997 yılında kaleme alınmış olan Nun Masalları kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Nun Masalları pdf, Nun Masalları konusu, Nun Masalları karakterleri, Nun Masalları yorumları, Nun Masalları açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!
İçindekiler
Nun Masalları – Nazan Bekiroğlu
Nun Masalları Kitabının Karakterleri
Nun Masalları Kitabının Konusu
Nun Masalları Kitabının Özeti
Nun Masalları kitabımız dört ayrı öyküden oluşur;
- Hat ve Rasat
- Genç Kalfa
- Genç Mezarlık Bekçisi
- Son Padişah
Hat Ve Rasat
Bir hattat, ölüm fermanını yazmasını istedikleri gün yazmayı bırakmış, ne zaman tekrar kâğıda yazmak istese içindekiler soğumuş ve yazma isteği kaybolmuş. O ışığı görene kadar. Işığı gördükten sonra duygularını, çiçeklerini, acılarını, aşklarını yazar. Defter dolduğunda gidip padişaha verir. Padişah bütün gece o kitabı okur ve ertesi sabah hattatı yanına çağırır. Hattat bu yazıyı herkese okumak istediğini söyleyince padişah isteksizce kabul eder. Ancak hattat halkın önüne çıkınca sesi kısılır. Bu yüzden bu fırsatı kaçırır ve eve döner. Kendisini anlayan tek kişiyi kaybettiğini düşünen hattat, sonunda kaybetmediğini anlayarak bir gece padişahın sarayına giderek onunla konuşmaya başlar. Birbirlerini çok iyi anlarlar ve neredeyse bir bütün haline gelirler. Sultan, Hattat’a yarın gece kalbini açacağını söyler. Ertesi gece saraya gelen hattat, bir kadına âşık olur ve geceyi onunla geçirir ve padişahı unutur. Eve döndüğünde karısı bir şeylerin değiştiğini fark eder. Sorsa da cevap alamaz. Hattat o eski ışık olmadan yazar ama bir siluetten başka bir şey görmez. O kadına üç gece böyle gider. Üç gecenin sonunda karısı onu affetmez ve padişah onu istemez. Defterlerine baktığında içindeki yazıların da yok olduğunu görür.
Genç Kalfa
Genç kalfa, sarayın karşısındaki bir evde hizmet vermektedir. Bir gece nereden geldiğini bilmediği bir dokunuş onu uyandırır ve dışarıya baktığında yıldızların alev alev yandığını görür. Sonra saraya baktığında sarayın içini görür. İki üç gece ve sonunda bir gece tekrar uyandığında kütüphanede bir ağ görür ve o ağa âşık olur. Her gece onu görmek için balkona çıkar. Sonra padişah değişir ve yeni padişah bir saray daha yaptırır. Saray bittikten sonra ağayı bir gece daha görür, ancak ondan sonra onu bir daha göremez. Dili kilitli, yiyip içemez genç yolcu evin hanımı ve beyefendisi kendine gelmesi için çok uğraşır ama beklemekten başka çareleri kalmaz.
Genç Mezarlık Bekçisi
Bir gün Genç Mezarlık Bekçisi, Genç Yolcu’yu balkonda görür. Bundan sonra kendini işine veremez. Genç Yolcu’ya âşık olur. Nereye baksa onu görür. Evin hanımı ve beyefendisi bu evliliğe onay verse de kız hiç konuşmadığı için onun fikrini öğrenemezler. Mezarlık Bekçisi haberi duyunca yıkılır. Günler geçer, aylar geçer ama çözüm yok. Mezarlık Sorumlusu kalfa için bir gül yetiştirmeye başlar. Şiirler okur, mektuplar yazar ama kalbindeki acı dinmez. Mektupları bir süre sonra fark edilir. Bir tanesine söylemezsem bu aşkın beni boğacağını yazar. Zaman geçer ama bekçinin aşkı bitmez. Şiirler yazmaya başlar. Hikâyeler yazar. Yazarken, acısının dindiğini düşünür. Bu yazılarda duyguları ve ruhu vardır. Bunları çoğaltıp halka dağıttığında acılarının hafifleyeceğini düşünür. Bitirdikten sonra makaleleri kopyalar ve İstanbul’un her yerine dağıtır. Ancak bir süre sonra tüm duygularını öğrenen insanlardan rahatsızlık duymaya başlar. Dayanamaz ve bir şeyhin yanına gider. Ondan alır. Sonra Genç Yolcu iyileşir ve bakıcıyla evlenmek istediğini söyler. Evlenirler ama gardiyan bu sefer yazamamaktan yakınır. Acısı dindi, aşkının ateşi söner. Bu yüzden artık kalem tutamaz.
Son Padişah
Son padişah ise devletinin gözleri önünde nasıl çöktüğünü görür ve acısını yaşar. Halkının onu nasıl hiç anlamadığını ve anlaşılmamanın ne kadar acısını ve bunun onu ne kadar incittiğini anlatır.
Nun Masalları Kitabının Açıklaması
Nazan Bekiroğlu’nun Unutulmaz Eseri “Nun Masalları” Timaş’ta.
Masal gemisi, nihayet İstanbul Boğazı’ndan, son padişahla son şehzadesini alarak uzaklaştı.
Hiçbir şey kalmadı geriye.
Bir büyük boşluk kaldı geriye.
Bir deutun bunları, bulutların ufuk üzerinde koştuğu güz akşamları, kıyıya iyice yanaşan masal gemilerinin gölgelerine bakarak ve dahi o gölgeleri kendisi gibi görebilecek başkalarının varlığını da vehmederek dalgalara söyleyen öykücü.