Külkedisi Kitabının Konusu, Özeti, Karakterleri, Açıklaması, PDF, Yorumları, Yazarı

Külkedisi'nin Fotoğrafı

Kitap Külkedisi
Yazarı Charles Perrault
Türü Masal Kitapları
Kategoriler En Çok Okunanlar
Kitap Önerileri
Okunması Gerekenler
Yayın Yılı 1697

Charles Perrault tarafından 1697 yılında kaleme alınmış olan Külkedisi kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Külkedisi pdf, Külkedisi konusu, Külkedisi karakterleri, Külkedisi yorumları, Külkedisi açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!



Külkedisi – Charles Perrault


Külkedisi Kitabının Karakterleri

Külkedisi: Babasının başka biri ile evlenmesi üzerine, yeni iki kız kardeşe sahip olan ancak onlar tarafından dışlanıp hizmetçi gibi görülen ve sonunda bir balo ile kaderi değişerek prens ile evlenen genç kızdır.


Külkedisi Kitabının Konusu

Masal, kıskanç üvey annesi ve üvey kız kardeşleri tarafından taciz edilen genç bir kız (Külkedisi), ona yardım eden bir peri perisi ve onunla evlenip Külkedisi’nın tüm hayatını değiştiren yakışıklı bir prensin hikâyesini anlatır.


Külkedisi Kitabının Özeti

Bir zamanlar güzel bir kız varmış. Annesi ölünce babası yeniden evlenir. Üvey annesi ilk evliliğinden iki kızıyla birlikte eve yerleşir. Bu iki kız yeni kız kardeşlerini hiç sevmezler. Odasında ne varsa tavan arasına atarlar. Ona bir kardeş gibi davranmak şöyle dursun, tüm ev işlerini onun üzerine yığarlar. Ev işleri yapıldıktan sonra bile kızın onlarla oturmasına izin verilmez. Akşamları, mutfakta sobanın önünde tek başına durur, ellerini küllere tutar, ısınmaya çalışır. Bu yüzden üvey kız kardeşleri ona “Külkedisi” lakabını takarlar. Bir gün iki kız kardeşe sarayda yapılacak bir balo için bir davet gelir. İkisi de heyecandan çılgına döner. Prens’in evlenmek istediğini herkes bilir. ‘Bak bizden birini seçecek, belli olur mu?’ diye düşünürler. Her iki kız kardeş de kendilerini olabildiğince güzel kılmak için hemen kolları sıvar. Ne yazık ki bu biraz zor olur çünkü Külkedisi’nin aksine ikisi de oldukça çirkindir.

Balo akşamı, üvey kardeşleri gittikten sonra Külkedisi mutfakta oturmuş ve için için ağlamaya başlamış. “Neyin var, neden ağlıyorsun Külkedisi?” diye sormuş bir kadın sesi.

“Ben de baloya gitmek istiyordum,” demiş hıçkırarak Külkedisi.

“Gideceksin öyleyse,” demiş ses. Külkedisi duyduğu sese doğru dönüp bakmış, şaşkınlıktan donakalmış.

Güzel bir kadın duruyormuş yanı başında.

“Ben senin peri annenim,” demiş kadın. “Şimdi kaybedecek zamanımız yok! Bana bir balkabağı getir hemen!”

Külkedisi bir balkabağı getirmiş. Peri annesi sihirli değneğiyle dokununca, balkabağı birdenbire altından bir fayton oluvermiş.

“Şimdi de altı fare…” Külkedisi altı fare bulup getirmiş, peri annesi onları hemen ata dönüştürmüş.

“Bir sıçan…” Onu da arabacı yapmış.

“Ve altı kertenkele…” Onları da faytonun arkasında koşacak altı uşağa çevirivermiş.

Nihayet Külkedisi’ne gelmiş sıra. Peri değneğiyle bir dokununca Külkedisi’nin yırtık, pırtık giysileri nefesleri kesecek harika bir elbiseye dönmüşmüş. Ayaklarında bir çift camdan ayakkabı pırıl pırıl parlıyormuş.

“Bir şey var yalnız,” demiş Peri. “Gece yarısına kadar eve dönmelisin. Saat on ikide elbisen tekrar eski giysilerine, faytonun balkabağına, atların fareye dönüşecek. Prens’in bunu görmesini istemezsin herhalde? Şimdi git, dilediğince eğlen.”

O gece Külkedisi balonun yıldızı olur. Baloya katılan hanımlar (özellikle iki üvey kız kardeşleri) elbisesini çok beğenirler ve terzinin adını bulması için yalvarırlar. Beyler onunla dans etmek için birbirleriyle yarışır. Prens onu görür görmez âşık olur! Ve o andan itibaren kimsenin bu kızla dans etmesine izin verilmez. Saatler saatleri, dakikalar dakikaları takip eder ve Külkedisi saat tam on ikiyi vururken evde olması gerektiğini hatırlar.

“Gitme!” diye bağırır Prens, ama Külkedisi bir an durmadan kaçar. Sokağa çıkınca elbisesi tekrar eski kıyafetlerine dönüşür. Cam ayakkabılardan sadece bir tanesi kalır. Diğerini nerede kaybettiğini bilmez. O gece Külkedisi uyuyana kadar ağlar. Hayatının asla o geceki kadar harika olmayacağını düşünür. Ama bu doğru değildir. Diğer ayakkabıyı sarayın merdivenlerinde bulurlar. Ertesi sabah prens evden eve gider ve tüm genç kızları tek tek kontrol eder. “Dün gece tanıştığım bu ayakkabının güzel sahibini bulamazsam yaşayamam” der. Sonra Külkedisi’nin evine gelir. Üvey kardeşleri ayakkabıyı dener. Prens çok üzülür çünkü ziyaret etmediği sadece birkaç ev kalır. Tam çıkmak üzereyken, hizmetçi dikkatini çeker.

“Hanımefendi,” demiş Prens Külkedisi’ne, “bir de siz deneseniz?”

“O mu deneyecek? Ne münasebet!” diye haykırmış üvey kardeşler.

Ama Prens ısrar eder. Külkedisi’nın ne kadar güzel olduğu dikkatlerden kaçmaz. Tabii ki ayakkabı Külkedisi’nin ayağına bir kalıp gibi oturur. Prens diz çöküp Külkedisi’ne evlenme teklif ederken, iki üvey kardeş öfke ve kıskançlıkla izlemeye bırakılır. Tabii Külkedisi Prens’in teklifini kabul eder. Ve sonsuza kadar mutlu yaşarlar…


Külkedisi Kitabı Hakkında Bilgiler

  • Dünyada sayısız kez işlenen bu öykünün sadece Avrupa’da 550’yi aşkın değişik biçimi anlatılır.
  • Bilinen en eski Külkedisi öyküsü, 9. yüzyıldan kalma bir Çin masalıdır.
  • Avrupa Edebiyatı’nda ise Külkedisi’ni işleyen en tanınmış yapıtlardan biri Charles Perrault’un Contes de ma mère l’oye adlı kitabında yer alan Cendrillon’dur.

Külkedisi Kitabının Açıklaması

Charles Perrault XVII. yüzyıl Fransız yazının önde gelen düşünür ve ozanlarından biridir. Ama çoğu çağdaşları eski Yunan ve Latin yazarlarının hiçbir zaman aşılamayacağını söyleyip onlar gibi yazmaya çalışırken, Perrault her alanda olduğu gibi yazın alanında da insanlığın ilerlediğini savunur. Bu arada, 1697 yılında, çok sevdiği çocuklara elinizdeki kitapta yer alan masalları yazar. O gün bugün, bu masallar tüm dünya çocuklarının en sevdiği masallar arasında yer alır. Yalnız çocukların mı? Külkedisi, Mavi Sakal, Parmak Çocuk, Ormanda Uyuyan Güzel, Kırmızı Başlıklı Kız ve tüm ötekiler birbirinden ilginç kişileri, olayları ve benzersiz anlatımlarıyla büyüklerin de bir kez okuduktan sonra bir daha unutamadıkları masallardır.


Yorum yapın