Koku Kitabının Konusu, Özeti, Karakterleri, Açıklaması, PDF, Yorumları, Yazarı

Koku'nun Fotoğrafı

Kitap Koku
Yazarı Patrick Süskind
Türü Polisiye Kitaplar
Kategoriler En Çok Okunanlar
Kitap Önerileri
Okunması Gerekenler
Yayın Yılı 1985

Patrick Süskind tarafından 1985 yılında kaleme alınmış olan Koku kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Koku pdf, Koku konusu, Koku karakterleri, Koku yorumları, Koku açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!



Koku – Patrick Süskind


Koku Kitabının Karakterleri

Jean Babtiste Grenouille: İnsani duygulardan yoksun, kokuya zaafı ana karakterdir.

Peder Terrier: Rahip

Laura Richis: Güzeller güzeli bir kız

Madam Gaillard: Jean’ın Süt annesidir.


Koku Kitabının Konusu

Patrick Süskind in Almanya’da yayınlandığı ilk andan itibaren sansasyonel bir etki yaratan Koku kitabı dünya çapında üne kavuşmuştur.18. yüzyılın Fransa’sında anlatan ve konusuyla alışılagelmiş kitaplardan farklı olan koku adlı bu roman gerçekliğe sürrealist bir boyut getirir. Jean-Baptiste Grenouille ise tüm insani Duygulardan ve duyumlardan yoksun kokulara karşı farklı bir zafiyet gösteren insan beşerisinden uzak duygusuz bir adamı ele almıştır.


Koku Kitabının Özeti

Roman Rue Aux Fers’de Bir Balıkçı tezgahının yanında 5 çocuğunu doğuran kadın ile başlar. Annesi tarafından öldü sanılarak bir kenara atılır ama bu çocuk yaşar. Sütanneye verilen Jean Babtiste Grenouille, Manastır tarafından koruma altında iken annesinin diğer 4 kardeşinin ölümüne sebep olduğu gerekçesiyle idam edilir.

Grenouille, sütannesi tarafından şeytanın çocuğu olarak adlandırılır. Zira bu bebek farklıdır, bir bebek gibi kokmuyor hatta hiç kokmuyor. Ardından sütannesinin pedere bıraktığı bebek, gerçekten kokmadığını anladıktan sonra; onun da çocuktan kurtulmak istemesi ile Madam Galliard adında bir sütanneye bırakılır. 1 yıllık bakım ücreti de peşin ödenir.

Grenouille artık Madam Gaillard’ın evinde büyümektedir. Ve bu evde hiç kimse tarafından sevilmemektedir. O güzel bir çocuk değil hatta neredeyse çirkindi ama nefret edilecek kadar da kötü değildi. Aslında Grenouille tüm insani ve beşeri Duygulardan yoksundur Aşk sevmek üzülmek gibi kavramlar ona göre değildi.

Hatta diğer insanlar gibi kokusu yoktu ama onu farklı kılan bir özelliği vardı. Koku duyusu ileri derecede gelişmişti. Genç bir adam olduğunu da bir dericinin yanında çalışmaya başlamış ve oldukça çalışkan bir adam olmuştu, yapılması en zor işleri kolayca yapabilen iyi bir işçiydi. Bir gün patron tarafından hazır hale getiren derileri teslim etmek için bir parfümcü dükkanına gider ve burada kokularla olan dansını bir gösteriye dönüştürür. Parfümcü onu yanına almak ister ve patronuyla görüşür. İyi bir para karşılığı onu dericiden kendisine transfer eder. Bu parfümcü şehrin en ünlü parfümcülerinden biriydi. Ancak son zamanlarda işleri biraz durgunlaşmıştı. Zira iyi kokular üretemiyordu. Bu arada derici, almış olduğu yüksek ücret ile kendisine bir içki ziyafeti çektiği gecenin sonunda nehire düşerek boğulur.

Jean Babtiste Grenouille bu parfüm de çok iyi kokular üretmeye başlar ve dükkan eski hareketli günlerine geri dönmeye başlar çok para kazanmaya başlarlar. Ancak Grenouille bir süre sonra işinden sıkılır ve insanların kokularından kaçmak ister. Kendisinin günlerce sürecek olan bir yolculuğa sürükler. Hiçbir insan kokusunun olmadığı doğanın kalbinde yaşamaya başlar. Grenouille ayrıldığı gün parfümcü hayatını kaybetmiştir.

Grenouille insan kokularından arınmış doğada 7 yıl geçirir ve sonunda dönmeye karar verir. Döndükten sonra inan kokular üretmeye başlar Ancak bu kez kendini daha fazla geliştirmiş dünyanın en iyi parfümleri üretmeye başlamıştır. Ama o bununla yetinmez onun için dünyanın en iyi kokusu henüz yaratılmamıştı. Bu amaç doğrultusunda alımlı genç, güzel, bakire kızların peşine düşer ve özel bir yöntemle onları kokuya dönüştürür

Şehirde ise genç kızların ölümlerinin ardından bir korku yayılır şehrin güzelliği ile dillere nam salmış kızın babası kızını kurtarmak için başka bir yere göndermek ister ancak Grenouille kızın kokusunu çoktan almıştır. Onları konakladıkları yerde bulur sonunda istediği olmuştu, elde etmek istediği koku için kızı öldürmüş ve kokuyu üretmişti.

Grenouille bir süre sonra cinayetlerinin kendisinin yaptığının anlaşılması üzerine yakalanır. İdam edilecektir. Ancak idam edileceği gün bu ürettiği kokuyu kendine sürer ve meydana geldiğinde kokusuyla orada bulunan herkesi büyüler. Halk onu bir melek gibi görmeye başlar ve kendisinden bir parça almak uğruna onu paramparça ederler.


Koku Kitabı Hakkında Bilgiler

  • Koku, çağdaş Alman yazarı Patrick Süskind’in 1985 tarihli polisiye romanıdır.
  • Özgün adı Das Parfum olan bu bestseller roman Süskind’in dünya çapında tanınmasını sağladığı gibi birçok dile çevrilmiştir.
  • 1987 yılında Türkçeye de çevrilen roman yine bir Alman yönetmen Tom Tykwer tarafından 2006 yılında Perfume: The Story of a Murderer adıyla sinemaya uyarlanmış ve bu film de Türkiye’de Koku: Bir Katilin Hikayesi adıyla gösterime girmiştir.

Koku Kitabının Açıklaması

Patrick Süskind’in, Almanya’da ilk yayımlanışında tam anlamıyla olay yaratan, aylarca liste başlarında kalan ‘Koku’ adlı bu romanı, gerçekte alışılagelmiş çok satarların oldukça dışında kalan, tarihsel boyutlarda kapsamlı bir toplum eleştirisini sergileyen bir kitap. Olay, 18. yüzyıl Fransası’nda geçer; kitabın kahramanı Jean-Baptiste Grenouille ise tüm insani duyumlardan ve duygulardan yoksun, salt kokulara karşı görülmedik ölçüde duyarlı ve istediği kokuları üretebilmek için cinayet işlemekten kesinlikle çekinmeyen bir katildir. Herkesin ve her şeyin kokusunu almakta, tüm kokuları üretmekte gerçek bir dahi olan Grenouille, kendi kokusunun bulunmadığını, onun bulunduğu yerlerde insanların insan kokusunu alamadıklarını anladığı gün, dünyasını da yitirir. Kendisi için tek çıkar yol, başkalarına onun için sanki insanmış izlenimini verebilecek kokular sürünmektir. Toplum içinde bireyselliğini hiçbir zaman edinememiş toplum tekini, kendi benliğinin dışında her şeyi yaratabilmiş dahiyi sergileyen bu görkemli alegorinin olağanüstü bir akıcılıkla erişilen son bölümü, benzeri herhalde ancak bir Kafka’da görülebilecek bir insanlık trajedisinin simgesidir.

-Ahmet Cemal-


Yorum yapın