Kertenkelenin Uykusu Kitabının Konusu, Özeti, Karakterleri, Açıklaması, PDF, Yorumları, Yazarı

Kertenkelenin Uykusu'nun Fotoğrafı

Kitap Kertenkelenin Uykusu
Yazarı Nihan Taştekin
Türü Polisiye Kitaplar
Kategoriler En Çok Okunanlar
Kitap Önerileri
Okunması Gerekenler
Yayın Yılı 2000

Nihan Taştekin tarafından 2000 yılında kaleme alınmış olan Kertenkelenin Uykusu kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Kertenkelenin Uykusu pdf, Kertenkelenin Uykusu konusu, Kertenkelenin Uykusu karakterleri, Kertenkelenin Uykusu yorumları, Kertenkelenin Uykusu açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!



Kertenkelenin Uykusu – Nihan Taştekin


Kertenkelenin Uykusu Kitabının Karakterleri

Cem Beyoğlu: Yaşam tarzıyla tutarsız olan bir kişi. İç ve dış dünyasını tam olarak dengeleyemeyen bir kişilik. Altı derecelik miyop gözlüğü, kasvetli mavi gözleri ve narin elleriyle bir dedektiften çok bir banka müfettişini andırıyor. Çocuksu bir insan gibi görünmese de erkeklikten payını alamayan bir hanım evladıdır. Karşı cinse fazla ilgi göstermeyen, hatta bir süre Kerem’e ilgi duyan ve gıcırtılı her şeyden nefret eden tutarsız bir kişiliktir.

Oktay Palamut: Öyküde Cem tarafından Ergin Takipçisi olarak canlandırılmaktadır. En beklenmedik zamanlarda en beklenmedik sesleri çıkaran, yüksek sesle geğiren, kahkahalarla gülen, yüksek sesle ve mimiklerle konuşan, kaşınan bir daktilodur. Bir mafya firmasının avukatlığını üstlenmiştir. Onu kanundaki boşlukları bulmaya yönlendirmek yerine, kısa sürede patronlarının dikkatini çeker ve vazgeçilmez bir adam pozisyonunu alır.

Sonya: Gerçek hayatta Canan. Sarışın, uzun bacaklı, dişleri güzel bir kadındır. Ama repliğini iyi oynamayarak Cem’e Ergin ile olan ilişkisinin sadece bir oyun olduğunu fark ettirir.

Gonca: Gerçek hayatta Şule’dir. On yaşında dadı olan Saniye Hanım’a verilir. Saniye Hanım, yaşına rağmen, dik, sorgulayıcı bir görünüme sahip güçlü bir kadındır. Gonca’nın ailesi aslında İzmir’in en soylu ailelerinden geliyor. Gonca, yaşına rağmen bir işi sürdüremez ve babasının parasını yer. Ayrıca tutarsız bir yapısı vardır.

Erdem: Gerçek hayattaki adı Merdan’dır. Uzun boylu, sakallı, zayıf, kırklı yaşlarında, köyün merkezinde küçük bir kafenin sahibidir.

Kerem: Gerçek hayatta Erdinç. Bronz tenli, inci gibi dişlere sahip, gözlerinin derinliklerinde bir gülümsemeyle, “gerçekten çekici” olarak adlandırılan ve her zaman başkalarını onun gerçekliği konusunda tereddüt ettiren, uzun boylu, sağlam duruşlu genç bir adamdır. Orada burada çalışmaktan kazandığı parayla lüks içinde yaşayan ve seyahat etmeyi seven biridir.


Kertenkelenin Uykusu Kitabının Konusu

İki yakın arkadaşın oynadığı oyunun, polisiye romanlara benzemeyen bir şekilde gerçekleşmesi konu ediniyor.


Kertenkelenin Uykusu Kitabının Özeti

Cem Beyoğlu, özel dedektiflik ile avukatlık arasında gidip gelen, çelişkilerle dolu hayatında ne yapacağını bilemeyen bir insandır. Tek umudu, yoğun kokulu binanın üçüncü katındaki ofisine bir müşterinin gelmesi ve pek de tatmin edici olmayan bir ücret karşılığında evi ile işyeri arasındaki monoton hayatını sürdürmesidir. İlerlemelerle kısa bir yaşam sürdürdüğü hayatında yaptığı tek önemli şey, çok sevdiği kitaplarına ve hayallerine bolca zaman ayırmak ve herkesten gizli dedektif hikâyeleri yazmaktır. Ofisindeki yıpranmış mobilyalardan ve kafasında dönen pervaneden zevkle dolu hayatı, üç aydır aramadığı için kendisinin öldüğünü düşündüğü pervane. Çocukluk arkadaşı Ergin’in kapının önünde onu gülümseyerek, şaşkınlıkla, bakışlarla beklediği an bitmiştir.

Oyuna ilk başlayan kişi, âşık olduğu saçmalık ile Ergin olur. Ergin, patronunun gece kulüplerinden birinde tanıştığı Rus sarışın Sonya’ya âşık olur. Ergin’e göre Sonya diğer tüm kadınlardan farklıdır. Tüm uçarılığına rağmen, yüzünde ve gözlerinde karşı konulmaz bir masumiyet var gibi görünüyor. Varlığını her an her yerde kabul ettirmek için tüm fiziksel ve ruhsal gürültü kirliliğini yapan arkadaşının sessizliği ve çaresizliği, sessizliği ve çaresizliği ile tamamlanır. Ne kadar ileri gidebilirsin sonunda hayal bile edemediği oyunda başrolü üstlendi. Hikâyenin bu kısmı, Cem’in kandırıldığını hala anlayamadığı için zevkine zevk katan Ergin’in oyunu çıkmaza sokması ve sonunda bunun sadece bir oyun olduğunu anlayan Cem, Ergin’in kalbine bir kurşundur. Kedisi Hamis ile son bulur ve bir Robinson hayatı yaşamak için Akdeniz köylerinden Arnıç Köyü’ne gider.

Cem Beyoğlu, Arnıç’taki ilk haftasının sonunda, babasının kendisi için yaptırdığı evde, yürüyüşleri sırasında yollarının kesiştiği, dadı Saniye Hanım’la yaşayan zengin bir genç kadınla tanışır. Hikâyenin ikinci bölümü, yani Cem’in Ergin’e karşı oyunu, Erginsiz olarak devam ediyor. Bu bölümde Cem, hikâyedeki yardımcı kahramanlar olarak da adlandırılabilecek Erdem, Kerem ve Saniye Hanım ile tanışır. Cem, Gonca, Erdem ve Kerem dörtlüsü, hadi Ergin’e bir oyun oynayalım! Başladıkları oyun bir gün Gonca’nın jandarmalar tarafından her gün yürüdüğü yollardan birinin kenarında bir uçurumda bulunmasıyla sona erer.

Hatta hikâyenin şu ana kadarki birinci ve ikinci bölümü, Ergin’in şaşkın bakışları öncesinde Cem’in monoton hayatında bir sır olarak sakladığı polisiye hikâyeleri arasında yerini almıştır. Cem’in annesi tarafından aslında haritada olmayan Arnıç Köyü’ne gönderilen Oktay Palamut, oğlunun intiharının sebebini yani hikâyedeki Ergin anlarını netleştirmek için. Arkadaşı Cem, kendi adı Cem Beyoğlu dışında her şeyi değiştirip yazıya geçirir. Ergin, Oktay Palamut’a göre her şey bir oyundu ve Cem gülemezdi.

Üçüncü hikâye, var olmayan bir cinayetin ve arkadaşının intiharının ardındaki gizemin peşine düşen Oktay Palamut ile devam ediyor. Ancak Gonca, oyunda ölümüne karar verildiği için tam da planladıkları gibi ölür.


Kertenkelenin Uykusu Kitabının Açıklaması

Nihan Taştekin, ilk basımı 2000 yılında yapılan ilk kitabı Kertenkelenin Uykusu ile okuru yeni bir dedektifle tanıştırmıştı: Cem Beyoğlu karakteri, yazarın sonraki kitaplarında da ortaya çıkacaktır. Polisiye tarihinin başka “kahramanlarına” benzemez Cem Beyoğlu. Bir kahramandan çok, canlı bir kişiliktir. Yalnızca inandırıcı biri değildir dedektifimiz, aynı zamanda bütünüyle bizdendir, aramızdadır. Telefonu “Dedektif Cem, buyurun”, diye açar. Arayan annesidir; öğlen yemeğine kızartma yaparken aklına oğlu düşmüştür. İyi polisiye, iyi edebiyattır anlayışıyla sürdürdüğümüz dizimizde Taştekin’in daha önce iki kitabını daha sunmuştuk: Karganın Güldüğü ile Yağmur Başlamıştı. Yükselen yerli polisiyenin bu önde gelen kadın yazarını henüz okumamış olanlar için bu kitap iyi bir fırsat.


Yorum yapın