Kavim Kitabının Konusu, Özeti, Karakterleri, Açıklaması, PDF, Yorumları, Yazarı

Kavim'in Fotoğrafı

Kitap Kavim
Yazarı Ahmet Ümit
Türü Polisiye Kitaplar
Kategoriler En Çok Okunanlar
Kitap Önerileri
Okunması Gerekenler
Yayın Yılı 2019

Ahmet Ümit tarafından 2019 yılında kaleme alınmış olan Kavim kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Kavim pdf, Kavim konusu, Kavim karakterleri, Kavim yorumları, Kavim açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!



Kavim – Ahmet Ümit


Kavim Kitabının Karakterleri

Nevzat; Ailesini otomobiline konulan bomba ile kaybetmiş emniyet teşkilatının sözünü esirgemeyen, kim olursa olsun sonunda kadar giden yaşlı kurtlarından biridir.

Ali ile Zeynep; Nevzat amirin yardımcıları, birbirlerinden hoşlansalardı bir türlü birbirlerine bu hislerini açıklayamamaktadırlar.

Yusuf:

Can Nusayr Türkgil; Yusuf’un arkadaşı, Agnostik inancına sahip, Antakyalı bir Araptır. Mimar Sinan Üniversitesinde yardımcı doçenttir ve sanat tarihi üzerine ders vermektedir.

Kınalı Meryem; İstanbul’un eski kabadayılarından Yanık Fehmi’nin kızı, Yusuf’un sevgilisi. Ortaköy’de Nazareth isimli barın sahibidir.

Rum kızı Evgenia; Nevzat’ın uzatmalı güzeller güzeli sevgilisi. Kurtuluşta babadan kalma Tatavla isimli bir meyhane işletmekte. -cidden öyle bir meyhane var mıdır?-

Bingöllü Kadir; Eski bir pkk itirafçısı, sağa sola salça olan haraç kesen bir pislik.


Kavim Kitabının Konusu

Kavim, kabzasında haç olan bıçakla öldürülen bir adamın hikâyesini anlatırken din ve düzen gibi önemli konuları okuyucuya sorgulatıyor. Süryanilik, Hristiyanlık ve Arap Aleviliği gibi dini temaları da içeren hikâye, Mardin’den İstanbul’a kadar uzanıyor.


Kavim Kitabının Özeti

Yusuf adında bir adam evinde ölü bulunur. Göğsüne çapraz saplı bir bıçak saplanıdır. Ve İncil’den bazı satırların altı, kurbanın kanıyla çizilmiştir. Yine ünlü ekip (Nevzat, Ali, Zeynep) iş başındadır. Kurbanı tanıyanlara ulaşırlar. Meryem’in sevgilisi bir bar işletir. Bir PKK itirafçısı ile arbede çıkar, Yusuf adamı döver. Katilin Bingöllü olabileceğini düşünürler ama bu adamlar böyle cinayet işlemediği için fazla ilgi görmez. Meryem de ondan şüphelenir ve yanındaki adamlardan biri o adamı öldürür. Meryem ve adamları ile konuşurken Malik ve Can isimleri karşımıza çıkar. Sahibi kirli bir geçmişi olan pis bir adamdır, tarihi eser ve silah kaçakçılığı yapmıştır, sonrasında ne olursa olsun dindar bir Hristiyan olur. Can da genç bir öğretim görevlisidir. Hristiyanlık ve tarihi eserler konusunda uzmandır.

Yusuf ile böyle tanışırlar. Yusuf’ta Süryaniler için kutsal bir kitap vardır. Malik’e satması için getirir ve orijinal olup olmadığını görmek için Can’dan yardım alırlar. Kitap orijinaldir. Der ama Yusuf’un paraya ihtiyacı vardır. Soruşturma sırasında Yusuf’un kardeşine ulaşılır. Gabriel, cesedin kardeşine ait olmadığını söyleyince her şey alt üst olur. Köylerindeki bir olayı bu adamdan dinliyorlar. Yavuz isimli bir komiser, PKK takibi sırasında kiliseden altı genci PKK’lı oldukları gerekçesiyle sorguya çeker. Onu öldürür ve Aziz adında bir kişi önce ondan kurtulma düşüncesiyle ona bir kitap verir. Yavuz’a konsantre olurlar ve olaylardan sonra PKK’lılar tarafından kaçırıldığını, gaza getirilip parçalandığını öğrenirler.

Soruşturmalar sonucunda öldürülen gerçek kişinin Yusuf olduğu, bu komiserin kimliğiyle İstanbul’a gelip yeni bir hayata başladığı, bıçaklanarak öldürülen bu adamın Yusuf değil Yavuz olduğu gerçeğiyle karşılaşırlar ve onlar gerçek adının Selim Uludere olduğunu öğrenir. Polis şefi de Cengiz’e ulaşmasına yardım eder. Bu sırada Malik kafası kesilerek öldürülür, Can, olay yerinde çevredekiler tarafından yakalanır, ancak Nevzat onun katil olacağını düşünmez. Can’ın anlattıkları, Cengiz’in Malik’in evine girdiğini söyler, Cengiz, Mehmet ve Mehmet Selim’in doğudaki operasyonlarda birlikte olduğunu söylediklerinde katilin Cengiz olduğunu anlarlar. Malik’in ölümüne Cengiz sebep olmuştur ama Selim ve Mehmet’in öldürülmesi cinayetler açısından farklılık gösterir, ikinci bir katil olmalı. Ama Cengiz onlardan habersiz kaçar ve Can onu bulur, Nevzat’a yakalanmadan önce bir şeylerin ters gittiğini, korktuğunu söyler. Cengiz evinde çıkan çatışmada ölür. Nevzat 80’lerden önce gazeteleri tararken, memurlar orada da Cengiz’i görür. Cengiz’in bir şeyler araştırdığını anlayan Nevzat, kütüphaneye gider. Baktığı gazeteleri bulur ve orada bir gazete bulur. Haber her şeyin çözülmesine neden olur, çünkü katilin Can olduğu çok açık net bir şekilde anlaşılır.

Can gençken, annesi ve babası bir grup sağcı tarafından vurularak öldürülür. Katillerden birinin bileğinde kırmızı bir leke vardır. Yıllar sonra kitabı değerlendirmek için çağrıldığında Yusuf olarak tanıdığı adamın bileğindeki lekeyi görmüş ve yaptığı araştırma sonucunda anne ve babasını öldüren bu üç kişi olduğunu anlamıştır. İkisini öldürüp, birini suçlayarak ve sonra da ölümüne sebep olarak onlardan intikamını almıştır.


Kavim Kitabının Açıklaması

Göğsünde haç saplı bıçakla öldürülmüş bir adam.

Adamın kanıyla satırları çizilmiş bir İncil. İstanbul’dan Anadolu’nun derinliklerine, kadim dinlerin kadim kiliselerine bir yolculuk. Hıristiyanlığın bu topraklardaki kökleriyle yüzleşme. Kavimler bahçesi olan ülkemizin tükenmeye yüz tutmuş kültürlerine bir saygı duruşu… Süryaniler, Nusayriler, Rumlar, Türkler, Kürtler ve bu toprakları ülke yapan halklar… Ülkemiz kültürüyle bezeli, merakla okunan bir roman…

“Genzini yakan koku uyandırdı onu. Bu kokuyu tanıyordu. Yıllarca kapalı kalmış bir kilisenin kokusu. Kilisede yakılan kandillerin, ufalanan taşların, eriyen mermerin, çürüyen ahşabın, yıpranmış sayfaların, küflenen cesetlerin kokusu. Dehşete düşmesi gerekirdi ama sadece çevresine bakındı. Usulca kımıldayan siyah bir leke gördü. Biçimsiz, belirsiz bir leke… Simsiyah bir siluet… Gülümsedi lekeye.

‘Mor Gabriel,’ diye mırıldandı.Leke yaklaştı, yaklaşınca insan cismine bürünüverdi. Siyahlar içinde bir insan. O insan başucuna geldi, kulağına fısıldadı: ‘Beni tanıdın mı?’

‘Mor Gabriel’, diye mırıldandı yine. Ağzından Mor Gabriel sözcükleri dökülürken müziği duydu; derinden, çok derinden gelen bir ayin müziği. Bilmediği bir dilde yinelenen tutkulu bir mırıltı, kendinden geçmiş birinin söylediği bir tekerleme. Aynı anda haçı fark etti. Gümüşten bir haç. Adam haçı elinde mi taşıyordu, yoksa göğsünde mi, anlamaya çalışırken, boşluğu ikiye bölen bir parıltı yandı söndü. Bir acı hissetti. Parıltı yeniden yandı söndü, acı kayboldu, bütün bedenine bir rahatlık yayıldı.”

(Tanıtım Bülteninden)


Yorum yapın