Kitap | İnsanın Anlam Arayışı |
Yazarı | Viktor Emil |
Türü | Yaşam Öyküsü Kitapları |
Kategoriler | En Çok Okunanlar Kitap Önerileri Okunması Gerekenler |
Yayın Yılı | 1946 |
Viktor Emil tarafından 1946 yılında kaleme alınmış olan İnsanın Anlam Arayışı kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
İnsanın Anlam Arayışı pdf, İnsanın Anlam Arayışı konusu, İnsanın Anlam Arayışı karakterleri, İnsanın Anlam Arayışı yorumları, İnsanın Anlam Arayışı açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!
İçindekiler
İnsanın Anlam Arayışı – Viktor Emil
İnsanın Anlam Arayışı Kitabının Konusu
İnsanın Anlam Arayışı, Viktor Frankl’ın İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi toplama kamplarında bir mahkûm olarak deneyimlerini anlatan ve hayatta olumlu hissetmek için bir amaç belirlemeyi ve ardından bu sonucu hayal etmeye dalmayı içeren psikoterapi yöntemini anlatan 1946 tarihli bir kitabıdır.
İnsanın Anlam Arayışı Kitabının Özeti
Avustralyalı bir psikiyatrist olan yazarımız kız kardeşi hariç bütün ailesini toplama kamplarında kaybediyor.
İnsanın Anlam Arayışı kitabının ilk bölümü Toplama Kampı Deneyimlerinden oluşturulmuştur. Victor Frankl bu bölümde Auschwitz toplama kampındaki tutuklu ve gardiyanların psikolojisini bizlere aktarmaktadır.
Kitabımızın bu ilk kısmında her şeyini kaybeden, bütün değerler yol edilen, açlığın, soğuğun ve acımazlığın altında ezilen bir tutuklu nasıl olur da yaşamı sürdürmeye değer bulabilir? Sorusunu irdeliyoruz.
Kitabımızın İkinci bölümü ise genel ilkeleriyle Logoterapiyi anlatıyor bizlere. Frankl’a göre acı da yaşamın bir parçasıdır ve en az yaşamın kendisi kadar anlamlıdır. Kişisel bir trajediyi zafere dönüştürmek ve insana özgü bir potansiyelle göğüslemek önemlidir.
Logoterapinin de savunduğu gibi yaşamda acı hissettiğimiz anları geçici bir varoluş olarak değerlendirmek yaşamla bağın kopması demektir. Yaşanan acıdaki tinsel gelişme fırsatını göz ardı etmemeli ve yaşamımızı anlamsız bir şeymiş gibi küçümsememeliyiz. “Yaşam, bir dişçiye gitmeye benzer. Her an daha kötüsünün henüz yaşanmadığına inanırsınız, oysa zaten yaşanmış bitmiştir.”
Yazar, Auschwitz toplama kampına alındığında yayına hazır olan kitabının metnine eş konulduğu için, bu metni tekrar yazmaya yönelik derin arzusunun, kampın ağır şartlarında hayatta kalmasına yardım ettiğini söylüyor. Ve insanın gerçekte ihtiyaç duyduğu şeyin, uğruna çaba göstermeye değer bir hedef uğruna uğraşmak ve mücadele etmek olduğunu vurguluyor.
Hayatınıza anlam yükleme konusunda altını çizebileceğiniz cümleler istiyorsanız bu kitabı okumalısınız derim.
İnsanın Anlam Arayışı Kitabı Hakkında Bilgiler
- Ayın Kitabı Kulübü ve Kongre Kütüphanesi tarafından yürütülen bir araştırmaya göre, İnsanın Anlam Arayışı “Amerika Birleşik Devletleri’ndeki en etkili on kitap” listesine giriyor.
- Yazarın 1997’de ölümü sırasında kitap 16 milyondan fazla satmıştı ve 24 dile çevrilmişti.
- Kitabın orijinal başlığı Almanca olduğunu, trotzdem Ja zum Leben sagen: Ein psikolog erlebt das Konzentrationslager : “A Psikolog toplama kampı deneyimleri, Yine diyerek ‘Evet’ Life” dir. İlk İngilizce çevirinin başlığı Ölüm Kampından Varoluşçuluğadır. Kitabın genel tam İngilizce başlığı İnsanın Anlam Arayışı: Logoterapiye Giriş’tir, ancak bu alt başlık genellikle modern baskıların kapağında yer almamaktadır.
İnsanın Anlam Arayışı Kitabının Açıklaması
20. yüzyılın önde gelen psikiyatrlarından Viktor Frankl, otuzun üzerinde yabancı dile çevrilen ve bütün dünyada 12 milyondan fazla satan İnsanın Anlam Arayışı’nda, kurucusu olduğu logoterapinin ilkelerini, İkinci Dünya Savaşı sırasında bir toplama kampındaki deneyimleri eşliğinde anlatmaktadır.
Okurlar, Frankl’ın tasvir ettiği toplama kampının, dünyayı daha büyük bir hapishane olarak kavramamızı sağlayacak parlak bir metafora dönüştüğünü fark edecektir. Gasset, Heidegger ve Sartre’dan aşina olduğumuz düşünceler ışığında, varoluşun çetin koşullarında “anlam”ı keşfetmemize yardım edecek süreci anlatan Frankl, “İnsanı insan yapan nedir?” sorusuna da yanıt vermeye çalışıyor…
“Gerçekten ihtiyaç duyulan şey, yşama yönelik tutumumuzdaki temel bir değişmeydi. Yaşamdan ne beklediğimizin gerçekten önemli olmadığını, asıl önemli olan şeyin yaşamın bizden ne beklediği olduğunu öğrenmemiz ve dahası umutsuz insanlara öğretmemiz gerekiyordu. Yaşamın anlamı hakkında sorular sormayı bırakmamız, bunun yerine kendimizi yaşam tarafından her gün, her saat sorgulanan birileri olarak düşünmemiz gerekirdi. Yanıtımızın konuşma ya da meditasyondan değil, doğru eylemden ve doğru yaşam biçiminden oluşması gerekiyordu. Nihai anlamda yaşam, sorunlara doğru çözümler bulmak ve her birey için kesintisiz olarak koyduğu görevleri yerine getirme sorumluluğunu almak anlamına gelir.”