Gölgeler Kitabının Konusu, Özeti, Karakterleri, Açıklaması, PDF, Yorumları, Yazarı

Gölgeler'in Fotoğrafı

Kitap Gölgeler
Yazarı Zülfü Livaneli
Türü Hikaye Kitapları
Kategoriler En Çok Okunanlar
Okunması Gerekenler
Yayın Yılı 2018

Zülfü Livaneli tarafından 2018 yılında kaleme alınmış olan Gölgeler kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Gölgeler pdf, Gölgeler konusu, Gölgeler karakterleri, Gölgeler yorumları, Gölgeler açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!



Gölgeler – Zülfü Livaneli


Gölgeler Kitabının Konusu

Gölgeler her yönüyle dolu, bana çok şey katan bir kitaptır. Kitaba adını veren Gölgeler, yazar ve şairlerin tutuklanma korkusu, toplumsal baskı ve daha pek çok nedenle eserlerini sergilerken sığındıkları mahlas ve mahlasları temsil etmektedir.

Livaneli’nin kalemi her zamanki gibi akıcı ve sade. Oldukça kısa olmasına rağmen kitabımız oldukça fazla bilgi içeriyor. Orhan Kemal’den Atatürk’e kadar birçok ünlü ismin kullandığı mahlasları öğreniyor ve bu lakapları kullanarak yaptıkları harika eserlerin örneklerini görüyoruz.


Gölgeler Kitabının Özeti

Zihinlerimizin nasıl kilitlendiği ya da nasıl buğulandığı isim söz konusu olduğunda irili ufaklı gizemlere açılıyor. Bir akraba mahkeme kararıyla ismini değiştirdiğinde çocuklar şok olur. Şarkıcılar kendileri için bir sahne adı seçerken, tüm ülke yeni adını benimsemişken, tanıdıkları onları eski isimleriyle çağırmaya devam ediyor. İlk defa kedi köpek arkadaşlarımıza koyduğumuz isimlerden pek hoşlanmasak da pek değişmezler. Çoğu zaman sevmediğimiz eski ismi sevmek, yeni isme alışmaktan ve çevremizdekiler tarafından kabul ettirilmekten daha kolaydır.

Zülfü Livaneli ile Gölgeler adlı uzun öyküsünde takma isimlerle okuyucuyu bu gizemli konuya çekiyor. Fatih Sultan Mehmet’ten Mustafa Kemal Atatürk’e, Nâzım Hikmet’ten Sabahattin Ali’ye, Attila İlhan’dan Cemal Süreyya’ya, Reşat Nuri Güntekin’den Halide Edib Adıvar’a, Orhan Kemal’den Yaşar Kemal’e Şehri terk eden birçok kişinin mahlasları havada uçuşuyor. Livaneli’deki “Konstantiniyye Oteli’nin lobisinden bir gece İstanbul sokaklarında. Bu mahlaslar, asıllarından ayrı bir varlığa ve yokluğa mahkûmdur. Mahlaslarını aldıkları andan itibaren, yani isimlerin aslı canlı iken bile hem vardır hem de yoktur. Derin izler bırakan orijinaller o kadar ünlüdür ki hepsi edebi ve ebedi gölgelere dönüşmüştür.

“Kelimeler Bizim Gerçek Hayatımız”

Livaneli’nin mahlas meselesine bakışı uzaktan nettir: Tabii ki mahlasın siyasi baskılar, özgürlüğe yönelik tehditler ve devlet sansürü gibi nedenlerle ya da geçim ve namusunu korumak için kullanılması çok dokunaklıdır. Edebi kimlik, Ancak Livaneli’nin bir de yakın ya da içeriden bir görünümü vardır ki bu da uzak görünümünden bellidir. Edebiyatın devreye girdiği bu görüşte isimler sadece bedene girmez. Varlığı baştan mahkûm olan veya yokluğuyla var olabilen mahlasların hayatı, bedenlerinin ötesinde görünür hale gelir. Edebi bir eserde “onların bir adı var, yoklar”ın varlık ile yokluk arasında bir nesneye sahip olabileceğini kabul etmeniz yeterli değil, sanki gerçekmiş gibi hayatlarının şehvet şeklinde devam ettiğine de inanıyorsunuz. “hem var hem yok”.

İsim meselesinin sırları hikâye boyunca yankılanarak çözülür: Takma isimlerden biri “Kelimeler bizim gerçek hayatımızdır” derken, diğeri “O zaman kelimeyi yiyelim ve kelimeyi arayalım!” diyor. Diye sitem eder. Biri der ki, “Görmüyor musun, biz sadece var değiliz. Kimse bizden haberdar değil, görmüyor, duymuyor, birbirimize göre var olmamızın bir anlamı yok, bu dünyaya göre yokuz” derken diğeri, “Ama biz zaten hayaletiz. Ünlü yazarların takma isimleriyiz. Bir lakap gerçek kişi olur mu?” diye soruyor. Reşat Nuri’nin mahlası Halide Edib’in mahlasına çevriliyor: “Kadınlar saklanacak bir gölge arayan yalnız değiller. Yazmaya ilk adımlarını atan genç erkekler de en az kadınlar kadar utangaç” diyor ve mizah, seks, günah ve siyaset arasındaki bağlantıları açıyor. Edebiyatın iktidar nazarında yaratacağı cinsiyet geçişlerinden ve kaymalarından korunmak için güçlü padişahların bile mahlaslara ihtiyaç duyduğunu görüyoruz. Bazen Atatürk gibi orijinallerin elindeki mahlasların zarafetini okuruz.

İsim meselesinin sırları çoğalıp yankılanırken, hikâye boyunca adı geçen İstanbul ismine tekrar bakmamız gerekiyor. Kim bilir belki de eski İstanbul, yenisinin aynı mahlasına dönüşmüştür?


Gölgeler Kitabının Açıklaması

Zülfü Livaneli’den İstanbul’a ve onun yazarlarına, şairlerine saygı duruşu: Gölgeler

Karanlığın bütün gölgeleri yuttuğu bir İstanbul akşamı. Bütün sesler susmuş. Yalnızca gelip geçenlerin görmediği, duymadığı Gölgeler’in sesleri yankılanıyor sokaklarda. Son bir kez söylenen şarkı gibi, son bir kez yazılan şiir gibi, “son bakışta aşk”ta dile gelen sevda sözleri gibi… Gölgeler konuşuyorlar karanlıkta…

Fatih Sultan Mehmed, Mustafa Kemal Atatürk, Halide Edip Adıvar, Reşat Nuri Güntekin, Nâzım Hikmet, Yahya Kemal, Sabahattin Ali, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Kemal Tahir, Orhan Veli, Ülkü Tamer, Ece Ayhan, Cemal Süreya ve Attilâ İlhan’ın gölgeleri…

Şiirin tapınağı önünde vecd halinde bekliyor İstanbul, ona yeniden hayat verecek son kelimeyi…

(Tanıtım Bülteninden)


Yorum yapın