Drina’da Son Gün Kitabının Konusu, Özeti, Karakterleri, Açıklaması, PDF, Yorumları, Yazarı

Drina'da Son Gün'ün Fotoğrafı

Kitap Drina’da Son Gün
Yazarı Faik Baysal
Türü Romanlar
Kategoriler 100 Temel Eser
En Çok Okunanlar
Kitap Önerileri
Okunması Gerekenler
Yayın Yılı 1972

Faik Baysal tarafından 1972 yılında kaleme alınmış olan Drina’da Son Gün kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Drina’da Son Gün pdf, Drina’da Son Gün konusu, Drina’da Son Gün karakterleri, Drina’da Son Gün yorumları, Drina’da Son Gün açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!



Drina’da Son Gün – Faik Baysal


Drina’da Son Gün Kitabının Karakterleri

Rıza Selmanoviç: Drina’da yaşayan köklü bir Türk ailesine mensuptur. Çocukları ve ailesi ile mutlu bir hayat yaşayan Selmanoviç, çevresi tarafından saygı duyulan, saygılı, olgun ve vatansever bir insandır.

Mehdi Azamoviç: Hukuk mezunu olmasına rağmen toprağı çok sevdiği için Selmanoviç ailesinin çiftliğinde çalışmaktadır. Milletini çok seven olgun, sadık ve cesur bir insandır.

Mordaç: Karısı Almanlar tarafından öldürüldükten sonra şiddetli bir Alman düşmanı olur. Türklerden de nefret eder ve ahlaksız bir örgüt içinde ahlaksız işler yapar.

Neniç ve Mihailoviç: Onlar halk tarafından kahraman olarak görülen iki hayduttur. Onlar, savaştan yararlanan, her türlü zulmü ve ahlaksızlığı yapan iki Sırp liderdir.

Alfons Karr: Ahlaksız, vicdansız bir karakterdir. Zalim Alman bir komutandır.

Mirza: Belgrad Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nden mezun olmuş, çocukları için yaşayan saygın, kültürlü bir kadındır. Almanların kötü niyetlerine cevap vermediği için öldürülür.


Drina’da Son Gün Kitabının Konusu

Roman Yugoslavya İç Savaşı sırasında Türkiye’ye göç etmeye çalışan bir aileyi anlatmaktadır. Ayrıca yurt dışında geçen yaşanmış olayları, evrensel bir düzeyde konu edinmiştir.


Drina’da Son Gün Kitabının Özeti

İkinci Dünya Savaşı sırasında Balkan bölgesinde, Yugoslavya bölgesinde Alman mezalimleri başladı. Almanlar birçok aileyi ele geçirerek, anneleri çocuklarından, babaları eşlerinden ayırarak, katliamlar yaparak Slavlara ve Türklere zulmederler. Slavlar ve Türkler ayrı teşkilatlarda onlarla savaşırlar. Çok zalim komutanlar gelir ve gider. Anne babaların çocuklarının gözü önünde öldürülmesi, kadınların kocalarının gözü önünde tecavüze uğraması gibi olaylar var. Slavlar ve Türkler arasında da düşmanlıklar vardır.

Alman zulmü bağ ve bahçe bırakmadı. Kıtlık ve hastalık ortaya çıktı. Türkler, Almanların zulmünü örgütlemek ve bastırmak istiyor. .Şehirden şehre dolaşıyorlar. Maddi yardım bulmaya çalışırlar. Slavlar da kendilerini korumaya çalışırlar. Drina’da kurulan örgütler bir direniş hattı oluşturur.

Balkan coğrafyasının maruz kaldığı zulümler sonucunda, Birinci Dünya Savaşı’nda zaten başıboş kalan coğrafya artık kimsesiz kalmıştır. Çok fazla insan ölüyor. Eğitimli, yaşlı, çocuk ve kadınlar zevk için birer birer öldürülüyor. Almanlar hayvanlara da işkence ediyor. Slavlar ve Türkler arasındaki anlaşmazlıktan yararlanarak bölgeye hâkim olmaya çalışırlar. Alman vahşetinin sonu yoktur. Slavlar da Türk düşmanlığını artar. Daha büyük zulümler olur. Çok fazla insan ölür. Balkan coğrafyası harap bir hale gelir.


Drina’da Son Gün Kitabının Açıklaması

Balkanlar ve Türkler… Bu ikisi o kadar birbirine aittir ki; imkânsızdır onları ayırmak; çünkü Türklerin kanında Balkanlar’ın toprağı; Balkanlar’ın toprağında Türkler ‘in kanı vardır…

Drina’da Son Gün de bunu anlatır bize:

Tito öncesi Yugoslavya’da hüküm süren faşist Alman idaresi, kendilerine yakın gibi görünse de Türkler, yurtlarında -Yugoslavya topraklarında- yaşamlarına can güvenliğinden yoksun bir şekilde devam etmektedir. Balkan’ı mesken tutmuş çetecilerin katliam ve tecavüzleri de giderek Türkler üzerine yoğunlaşmaktadır. Bu nedenle tek bir çıkar yol kalır onlar için: Balkan’a çıkmak. Balkan’a çıkamayan kadını, yaşlısı, çocuğu için ise göç etmek. Ama tek bir şartla: Bir gün mutlaka ama mutlaka geri dönmek şartıyla…

(…) Biraz sonra müftü bu işkenceye artık dayanamayarak aniden çömeldi ve dizlerinin üstünde yürümeye başladı. Bu da olmayınca canını dişine takarak kendini tepsinin dışına attı. Goril Ipan tabancasını çekerek koştu. Ama Miyasiç ondan daha önce davranarak meydana atıldı. Neye uğradığını şaşıran Ipan’ın ensesine iki el ateş etti…


Yorum yapın