Cerrahi Maske: Kim, Ne Zaman İcat Etti?

Cerrahi Maske: Kim, Ne Zaman İcat Etti?

valentinrussanov/iStock

Cerrahi Maske: Kim, Ne Zaman İcat Etti?

2019 yılının sonlarına doğru Çin’de başlayıp dünya geneline yayılan ve hâlâ etkisini sürdüren koronavirüs salgını, günlük hayatımızda birçok değişikliğe yol açtı. Artık hastalık nedeniyle kalabalık ortamlardan olabildiğince kaçınıyor, öksürürken ya da hapşırırken daha dikkatli davranıyor, hijyene daha çok önem veriyor ve bağışıklığımızı olabildiğince güçlü tutmaya çalışıyoruz. COVID-19 salgını ile birlikte rutin şekilde yerine getirdiğimiz bir davranış daha var: maske takmak. Cerrahi maske kullanımı, aşı uygulaması ile birlikte, COVID-19’a karşı alınan önlemlerin başında geliyor. Peki cerrahi maskeler ne zaman ve nasıl ortaya çıktı? Gelin şimdi sağlık alanında kullanılan maskelerin geçmişten bugüne geçirdiği değişimi birlikte inceleyelim.

Irina_Strelnikova/iStock

Irina_Strelnikova/iStock

Koronavirüs salgını nedeniyle artık toplum içinde daha dikkatli davranıyor ve kişisel hijyenimize daha çok önem veriyoruz.

Cerrahi Maskeyi Kim İcat Etti?

Günümüzden 2.000 yıl önce Roma döneminde insanlar boya olarak kullanılan zinober taşını ezdikleri sırada çıkan tozdan korunmak için ağızlarını ve burunlarını hayvan derisinden yaptıkları basit örtülerle kapatıyorlardı. Çünkü bu toza aşırı düzeyde maruz kalmak cıva zehirlenmesine sebep olabiliyordu.

İtalyan kaşif Marco Polo’nun 1276 – 1291 yılları arasında Uzak Doğu’ya yaptığı gezileri anlattığı seyahatnamesine göre, Çin imparatoruna yemek hazırlayan hizmetkârlar ağızlarını ve burunlarını kapatacak eşarplar takıyordu. Bunun amacı, hizmetkârların nefesinin imparatorun yemeğine ulaşarak yemeğin tadını ve kokusunu bozmasını önlemekti.

Veba Maskesi

14. yüzyılda başlayan ve birkaç asır daha devam eden veba salgınları, özellikle Avrupa’da milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine yol açtı. O dönemde vebanın çöplükler ve bataklıklardan kaynaklanan, “miasma” adı verilen pis kokuyla yayıldığına inanılıyordu. Bu nedenle doktorlar, veba hastalarını tedavi ederken kuş gagası şeklinde bir maske kullanıyorlardı. Yüzü tamamen kaplayan maskenin gaga kısmına genellikle nane, gül yaprakları, karanfil gibi güzel kokulu şifalı bitkiler ve baharatlar dolduruluyordu. Ancak vebaya neden olanYersinia pestisbakterileri aslında pireler aracılığıyla farelerden insanlara bulaşıyordu. Bu nedenle gaga şeklindeki maske işe yaramadı.

Wikimedia Commons

Wikimedia Commons

1600’lü yıllarda doktorların veba hastalarına müdahale ederken taktıkları, kuş gagası şeklindeki maske

1860’lı yılların başında Luis Pasteur mikroorganizma adı verilen ve çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük canlıların hastalıklara neden olabileceğini kanıtladı. Bunun üzerine hastanelerde sterilizasyon çalışmaları hız kazandı. 1897 yılında Alman bakteriyolog Carl Flügge mikroorganizmaların yalnızca temas ile değil soluduğumuz havadaki damlacıklar yoluyla da taşındığını gösterdi. Aynı yıl Polonyalı cerrah Johann von Mikulicz, tek katlı gazlı bezden yapılan bir yüz maskesi takmaya başladı ve tüm doktorların bu maskeyi takarak ameliyata girmesini tavsiye etti. Ancak maske kullanımının yaygınlaşması zaman aldı. 1900’lü yılların başında maske kullanımı hâlâ yeterli seviyede değildi.

Cerrahi maske kullanımının yaygınlaşmasına en büyük katkıyı sağlayan isimlerden biri Dr. Wu Lien-Teh oldu. 1910 yılında bugünkü Çin sınırlarında yer alan Mançurya’da veba salgını patlak verdi. Dr. Wu, bu veba türünün (pnömonik veba) pire ile değil solunum yoluyla yayıldığını belirledi. Salgının önüne geçebilmek adına, içine pamuk yerleştirilmiş gazlı bezlerle havayı filtreleme özelliği artırılmış maskeler yaptı. Dr. Wu’nun maskesi, ucuz ve kolay tedarik edilen malzemeler kullanılarak elle yapılabildiği için kısa sürede yaygınlaştı ve veba salgınının sonra ermesine katkı sağladı.

Welcome Connection

Welcome Connection

Mançurya’daki veba salgını sırasında kullanılan maskelerin nasıl takılması gerektiğini gösteren fotoğraf

İspanyol Gribi Salgınında Cerrahi Maske Kullanımı

1918 yılında, Birinci Dünya Savaşı sırasında başlayıp 1920’ye kadar etkisini sürdüren İspanyol gribi salgını nedeniyle cerrahi maske kullanımı giderek yaygınlaşmaya başladı. Salgın sırasında, günümüzde olduğu gibi, bazı ülkelerde hastanelerin yanı sıra fabrika, iş yerleri ve toplu ulaşım araçları gibi kapalı mekânlarda maske kullanımı zorunlu hâle getirildi.

Vintage_Space/Alamy

Vintage_Space/Alamy

İspanyol gribine karşı maske takarak önlem alan insanlar

FFP ve N Tipi Maskelerin Özelliği Ne?

1960’lara kadar, içine pamuk yerleştirilmiş gazlı bezlerle yapılan ve metal çerçevelere tutturulmuş iplerle kulağa takılabilen maskeler yaygındı. Bu maskeler yıkanabiliyor, metal kısımları ise sterilize edilerek tekrar tekrar kullanılabiliyordu. 1960’larda sentetik malzemelerden üretilen maskeler piyasaya sürüldü. FFP ve N gibi farklı tipleri olan bu maskelere filtreler yerleştirilmişti. Filtreler yalnızca dışarı çıkan nefesi değil, içeri giren havayı da süzüyordu. Ancak bu maskeler sterilize edildiğinde filtreleme özelliklerini kaybettiği için tekrar kullanılamıyordu.

RightFramePhotoVideo/iStock

RightFramePhotoVideo/iStock

FFP tipi filtreli maske

Filtreleme özelliğine sahip maskeler önceleri daha çok zararlı gaz ve tozlardan korunmak için endüstriyel uygulamalarda tercih ediliyordu. Ancak koronavirüs salgını ile birlikte özellikle sağlık çalışanları, virüsün bulaşma riskini azaltmak için, filtreli maskeleri kullanmaya başladı.

Bugün sağlık çalışanları dışındaki pek çok insan da, salgın nedeniyle, kapalı mekânlarda cerrahi maske kullanıyor. Uzak Doğu ülkelerinde ise yalnızca koronavirüs salgını için değil, diğer solunum yolu hastalıklarının bulaşma riskini azaltmak ve hava kirliliğinden korunmak amacıyla da cerrahi maske kullanımı hayli yaygın. Hatta Japonya ve Kore’de maske kullanımı gençler arasında moda olarakgörülüyor.

maruco/iStock

maruco/iStock

Maske takan Japon kızlar

Kaynaklar:

Yorum yapın