Kitap | Can Şenliği |
Yazarı | Abbas Sayar |
Türü | Romanlar |
Kategoriler | En Çok Okunanlar Okunması Gerekenler |
Yayın Yılı | 2020 |
Abbas Sayar tarafından 2020 yılında kaleme alınmış olan Can Şenliği kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Can Şenliği pdf, Can Şenliği konusu, Can Şenliği karakterleri, Can Şenliği yorumları, Can Şenliği açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!
İçindekiler
Can Şenliği – Abbas Sayar
Can Şenliği Kitabının Karakterleri
Hüseyin Ağa: Romanın ana karakteridir. Seksenli yaşlarda, ak saçlı, çocukları olmasına rağmen bir başına yaşayan ve yalnız kalan ve yalnız ölen bir adamdır.
Fadik Hatun: Yıllarca dul kalan ve sonunda Hüseyin Ağa ile evlenen fakir bir kadındır.
Nail Bey: İyi niyetli, güzel yürekli bir adamdır.
Salim: Yıllar boyu babasının evinde yaşayan semercilikle uğraşan Hüseyin Ağa’nın oğludur.
Can Şenliği Kitabının Konusu
Romanın kahramanı eski bir köylü olan Hüseyin Ağa’dır. Hüseyin Ağa’nın dertleri, yalnızlığı ve bağında koruduğu Nail Bey’e anlattığı geçmişi romanın konusunu oluşturmaktadır.
Romana adını veren Can Şenliği, Hüseyin Ağa’nın yalnızlığını paylaştığı eşeğidir.
Can Şenliği Kitabının Özeti
Hüseyin Ağa seksen yaşında bir adamdır. Karısı öldükten sonra evini oğullarına bırakır ve handa çalışır. Hüseyin Ağa, çocuklarının meslek sahibi olmasını istiyordu. Ancak iki oğlu bu duruma razı olmaz. İki oğlu evli ve onları uzun süredir görmemiştir. Hüseyin Ağa, han dediğimiz alışveriş yollarında yıllardır eşekle meyve sebze taşır. Oğlu için bir heybe dükkânı açtı ve oğlunun eli altında hizmetçi olur. Oğlu evlendikten sonra gelin Hüseyin Ağa’yı istemez. Küçük oğlunun yanına gidiyor ve o da istemez. Sonra Hoset’in hanına gelir. Burada eşeklerle yük taşır ve onlarla ilgilenir. Ancak hancı beş kuruşa insanları ve eşekleri görünce Hüseyin Ağa’nın namusu incinir. İşini bırakır. Nail Bey, bağına bakıcı arar. Hamamcı Mustafa, Hüseyin Ağa’yı Nail Bey’in koruması olarak bulur. Hüseyin Ağa’nın kulakları zor duyulsa da görme yeteneği iyidir. Bağda bekçi olmayı seve seve kabul eder. Ayda yüz yirmi kayme alacak ve bunun kendisine çok iyi geleceğini düşünüyor. Söylenenlere kadar gelir. Oturacak, uzanacak bir çul bulamaz. Bağa yakın bir evden çul ister. Ev sahibi çul vermez. İronik olarak, çulun kendisine yakışmadığını, ağasının kilim ve halıların üzerinde oturduğunu söyler. Bunun üzerine Hüseyin Ağa sinirlenir. Dilencilere gelmediğini, bağda bekçilik yaptığını söyler. Hüseyin Ağa kuru zeminde çaresizce yatar. Nail Bey, üç gün sonra bağın yanında durur. Hüseyin Ağa’ya sigara getirir. Yalnızlıktan yakınan Hüseyin Ağa, koruduğu bağda düşünmeye daha çok vakit bulur. Sürekli ölümü düşünür. Bağda bazen kendi kendine şarkılar söyler. Yalnızlığa daha fazla dayanamaz ve Nail Bey’den kendisine eşek almasını ister. Eşek onun için bir yaşam şöleni olacak. Yanında nefes alan bir canlının olması ona huzur verir ve kendisini yalnız hissettirmez. Bağa giren çocuklar onunla alay ederler.
Hüseyin Ağa, bunlara cevap verirse bir sonuç alamayacağını bilir. Onlara sırtını döner ve gitmelerini bekler. İhsan Ağa’nın bağın bekçisi olduğundan ve Hüseyin Ağa’yı çekemediğinden şikâyet eder. Bay Nail bu şikâyete aldırmaz. Bağın yanında Ayşe adında bir gelin evi var. Ayşe bu yaşlı adama çok iyi davranır. Kocasının gece vardiyasında çalıştığını ve yalnız olduğunu söyler. Bekçilik işi bitince Hüseyin Ağa’da bir umut belirir. Ayşe’nin yaşlı annesiyle evlenmeyi düşünmektedir. Evlilikteki amacı sadece ruh eşi olacak biri, bir yaşam festivalidir. Ayşe’ye gider. Annesiyle evlenmek istediğini ve onu memnun ederse kocasını gece nöbetinden çıkaracağını söyler. Ayşe buna çok sevinir. Bir şekilde annesiyle hemfikirdir. Hüseyin Ağa’nın oğulları kendi evinde kurulmuştur. Hüseyin Ağa, ev karşılığında birkaç bin alacağını düşünür. Bu yüzden Ayşe’ye parası olduğunu ve ihtiyaçlarını karşılayacağını söyler. Köylüler olanları duyar. Dedikodu söner. Hüseyin Ağa ve Ayşe’nin annesi Fadik Hatun hakkında konuşur. Fadik Hatun ile Hüseyin Ağa evlendi. Hüseyin Ağa bu parayı oğullarından alamaz. Evlendiği kadın onu hor görmeye başlar. Köyde çıkan bir diğer dedikodu ise Hüseyin Ağa’nın namaz kılıp kılmayacağıydır. Bu söylentilere karşılık eşi Fadik, Hüseyin Ağa’ya dua etmesini söyleyerek azarlar. Köydeki kadınlar karısının kafasını karıştırır. Fadik bu kez Hüseyin Ağa’nın cebinde para olup olmadığını kontrol eder. Hüseyin Ağa’nın yanına geldiğinde parası olup olmadığını sorar. Hüseyin Ağa çaresizce yatar. Eşi Fadık Hatun ısrar eder ve yarın gidip parayı almasını söyler. Hüseyin Ağa bu çalışmayı onaylar. Sabah yola çıkar. Gazyağı satın alır ve gençliğini geçirdiği evine gider. Orada yaşamanın anıları gözlerinde canlanır. Evi ateşe verir. Kendisi alevler içinde ölür.
Can Şenliği Kitabının Açıklaması
Madaralı roman ödülüne layık görülmüştür. Eşeğiyle yük taşıyıcılığı yapan yaşlı Hüseyin Ağa’nın yeni karısı tarafından horlanması ve yaşama sevincini yitirmesi anlatılır. Oğlan oynamış oyuna gitmiş, çoban oynamış koyuna gitmiş… 80 yaşındaki Hüseyin Ağa bağımın bekçisi oldu. Bağa gittiğim bir gün: – Efendâ, haşavuzdan (haşa huzurdan) bana bir golik alsana… – Bu dağ yerinde ne gereği var, ne yapacaksın merkebi? Dedim. – Ne yapacaksın olur mu efendâ! Ne yapacaksın olur mu? Heç yoksa adama can şenliği’ olur.İşte bu yanıt, içimdeki yıkımın ve Can Şenliği’ romanımın ilk noktası oldu.
(Tanıtım Bülteninden)