Bir Kadın Kayboldu Kitabının Konusu, Özeti, Karakterleri, Açıklaması, PDF, Yorumları, Yazarı

Bir Kadın Kayboldu'nun Fotoğrafı

Kitap Bir Kadın Kayboldu
Yazarı Esat Mahmut Karakurt
Türü Romanlar
Kategoriler Kitap Önerileri
Okunması Gerekenler
Yayın Yılı 1974

Esat Mahmut Karakurt tarafından 1974 yılında kaleme alınmış olan Bir Kadın Kayboldu kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Bir Kadın Kayboldu pdf, Bir Kadın Kayboldu konusu, Bir Kadın Kayboldu karakterleri, Bir Kadın Kayboldu yorumları, Bir Kadın Kayboldu açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!



Bir Kadın Kayboldu – Esat Mahmut Karakurt


Bir Kadın Kayboldu Kitabının Karakterleri

Selma: Sevginin gücüyle hiçbir şeyden korkmayan cesur, yiğit ve duygusal bir kadındır.

Necmi: Gördüğü her kıza âşık olabilen ve olayların akıbetini düşünmeden hareket eden biraz naif ama yakışıklı bir adam.

Hümeyra: Selma gibi o da ölümüne âşık ve yanlış da olsa aşkı için her şeyi göze alacak bir kadındır.

İrfan: Fedakâr, iyiliksever ve fedakâr bir ağabeydir.


Bir Kadın Kayboldu Kitabının Konusu

Kocasını deliler gibi seven bir kadının psikolojik durumu ve bunun sonucunda başına gelen olaylar konu ediniyor.


Bir Kadın Kayboldu Kitabının Özeti

Hümeyra, Necmi, Selma ve Necmi uzun evliliklerinde mutsuzdur. Nedeni ise genç ve güzel Hümeyra ile Necmi’nin birbirlerini kıskandıracak bir ilişki içinde olmalarıdır. Allah’a bağlıymış gibi kendini kocasına adayan aslında oldukça alımlı ve güzel olan Selma kendini tutamaz ve Hümeyra’yı kıskanır ve bir daha kocası olmasını ister. Avukat İrfan Selman’ın kardeşidir. Yağmur, yıldızların kendilerini göstermelerine engel olamaz. İnsanlar eğlencenin zirvesinde. Hümeyra, Necmi’nin evine, onu mutlu eden kişinin yanına gider. Necmi ve Hümeyra birbirlerine aşklarının doruğunda haykırırken, Necmi’nin olayın mağduru olan eşi Selma eve girerek Hümeyra’ya iki el ateş eder. Selma, çektiği acının sebebi olarak gördüğü Hümeyra’yı istemeden vurur. Necmi Selman’ın ağabeyi avukatı İrfan’ı arar ve olayı anlatır. İrfan hemen bir doktorun gözünü gasp ederek bağlar ve eve getirir. Doktor hemen Hümeyra’yı muayene eder ve Hümeyra güçlükle de olsa kurtulur. Doktor yılbaşı gecesi yaşadığı bu olayın söylendiği gibi bir intihar değil, cinayete teşebbüs olduğu sonucuna varır ve hemen polise giderek olayı anlatır.

Polis, uzun bir mücadeleden sonra ipuçlarına dayanarak olaya kimin karıştığını anlar. Acısı yatakta geçmeyen Necmi, Selma, İrfan ve Hümeyra aynı evdedir. Hümeyra ve Selam kimin haklı olduğunu tartışırken İrfan, Selma’ya polisin olayı bildiğini ve kaçmak zorunda kaldıklarını söyler. O sırada bazı sesler duyarlar. Polisler eve gelir. Hümeyra, Selma’yı korur ve onu kimsenin vurmadığını ve intihar etmek istediğini söyler. Selma, yaptığı işten pişman olmadığının verdiği cesaretle her şeyi anlatır. İki hafta tutuklu kalan Selma, duruşmada hâkim karşısına çıkar. Adliyenin içi ve dışı gazeteciler ve olayı merak edenlerle dolar. Hâkim önce fiziksel olarak yere yığılan Selma’yı, ardından Hümeyra’yı dinler. Her iki taraf da duygusal davranarak birbirlerine haklar verir. Bu durumda hâkim karar vermekte zorlanır ve duruşmayı erteler. Tekrar cezaevine gönderilen Selma’nın sevgi dolu kalbi bu olaylara dayanamaz ve Selma kalp krizi geçirir. Doktorlardan son bir istek olarak, kocası Necmi ve Hümeyra’yı görmek ister. Olayı öğrenen Necmi ve Hümeyra da bu arada hastaneye gelir. Selma’nın halini görünce ikisi de ağlamaya başlar. Selma ise gelmekte olduklarını anlar ve zor da olsa onları gözleriyle yanına çağırır. Selma’ya akan gözyaşları artarken, Selma büyük bir olgunlukla Allah’a gittiğinde rahatladığını, aşk acısından ölmenin huzurunu yaşadığını ve Necmi ile Selma’nın aşkı hissettikleri sürece yaşayacaklarını söyler. Bu sözlerin ardından Selma daha fazla dayanamaz ve ölür.


Bir Kadın Kayboldu Kitabının Açıklaması

Yılbaşı gecesi… İstanbul halkı bugün, beton duvarlarını yıkıp sularını ovalara bırakan barajlar gibi, eğlence yerlerine hücum ediyor. Barlar, kahveler, tiyatrolar, sinema ve gazinolar ağızlarına kadar dolu… İstisnasız herkes, çılgın bir arzuya tutularak, ta dudaklarına kadar kopup gelen saadet kahkahaları içinde, felekten bir gece daha çalmaya hazırlanıyorlar… Fakat işin garibine kadar bakın ki, hiç kimse ömrümüzden bu gece bir sene daha kaybedeceğimizi, bir sene daha ihtiyarlayacağımızı düşünmek istemiyor. Seher, yarın sabah nurdan bir kuşak gibi İstanbul ufuklarını sardığı zaman, çocuklar biraz daha gençleşmiş, gençler biraz daha olgunlaşmış, olgunlaşmışlarda biraz daha ihtiyarlamış olarak gözlerini güneşe açacaklar! Saat şimdi gecenin on biridir. Karla karışık ince bir yağmur çiseliyor. Şiddetli bir soğuk var! İstanbul’un hani şu, insanın derisine siyatik gibi yapışan ıslak rutubetli, meşhur soğuğu! İçinde kadın taşıyan bütün otomobiller, aralıksız Köprülere üşüşüp Beyoğlu’na ederlerken, bunların arasında yalnız tek, siyah bir tanesinin aksi istikameti takip le, Köprünün öbür tarafına doğru gittiğini, Atatürk bulvarını süratle geçtiğini görüyoruz. Bu lambaları hafif yanan otomobilin de içinde bir kadın var. Genç bir kadın!.. Köşeleri toparlak ve hatta büyükçe kalın ve boyalı bir ağız üzerinde müteharrik burun kapakları, gölgelerin altında biraz daha koyulaşan, esmerleşen yüzüne esrarengiz bir mana veriyor.


Yorum yapın