Antibiyotik Kirliliği Çevre İçin Bir Tehdit mi?

Antibiyotik Kirliliği Çevre İçin Bir Tehdit mi?

Antibiyotik Kirliliği Çevre İçin Bir Tehdit mi?

Bakterilerin neden olduğu enfeksiyonların tedavisinde kullanılan antibiyotikler bugüne kadar milyonlarca insanın hayatınıkurtardı. Ancak antibiyotiklerin gereksiz yere ve yanlış kullanılması, antibiyotik direnci olarak isimlendirilen önemli bir soruna yol açıyor. Bunun yanı sıra kontrolsüz bir şekilde doğaya karışan antibiyotikler bu sorunu büyütüyor.

Doğadaki Antibiyotikler Nereden Geliyor?

Antibiyotik Kirliliği Çevre İçin Bir Tehdit mi? #1

Kullanılmayan antibiyotiklerin çöpe dökülmesi veya insanlar tarafından tüketilen antibiyotiklerin bir kısmının metabolize olmadan vücuttan atılması nedeniyle antibiyotikler toprağa ve suya karışabiliyor. Ancak doğadaki antibiyotik kirliliğinin tek kaynağı insanlar tarafından tüketilen antibiyotikler değil. Antibiyotikler hayvanlarda görülen enfeksiyonların tedavisinde ve tarım ilaçlarında da kullanılıyor.

Antibiyotiklerin ekinlerden ve otlak alanlardan su yollarına karışması, insanlar ve evcil hayvanlar tarafından kullanılan antibiyotik içerikli atıkların kanalizasyona karışması ve etanol üretimi gibi bazı endüstriyel işlemler sonucunda antibiyotik içeren son ürünlerin oluşması; antibiyotiklerin yol açtığı çevre kirliliğinin en önemli sebepleri.

Antibiyotik Direnci Nedir? Antibiyotikler Çevreye Nasıl Zarar Verir?

Bazı bakteriler doğal olarak antibiyotiklere karşı dirençlidir. Doğal bakteri toplulukları antibiyotiklere dirençli bu bakteriler ile doğrudan temas ettiğinde, daha dirençli bakteri suşları (bir mikroorganizmanın farklı genetik varyantları) ortaya çıkabilir. Bu durum antibiyotik direnci olarakisimlendirilir. Bu durumda bakteriler çoğalmayı ve enzim aktiviteleriniartırır. Bu durum azot türlerinin dönüştürülmesi,besin döngülerive organik maddelerin bozunması gibi bakterilerin doğada yer aldığı birçoksüreçte değişikliklere yol açar.

Peki antibiyotik direnci nasıl ortaya çıkıyor? Bu durumun iki temel nedenivar: antibiyotiklerin fazla kullanılması ve hastalığa uygun antibiyotiğin doğru seçilmemesi. Hastalık Dinamikleri, Ekonomi ve Politika Merkezi (CDDEP) tarafından yayınlanan2021 Dünya Antibiyotik Raporu‘na göre dünya genelinde antibiyotik tüketimi 2000 ile 2015 yılları arasında %65 arttı. Hiçbirönlem alınmaması durumunda antibiyotik tüketiminin 2030 yılına kadar %200 artacağı öngörülüyor. Hayvanlardaki antibiyotik tüketiminin ise 2017 ile 2030 yılları arasında %11,5 artması bekleniyor.

Peki, antibiyotik direnci neden küresel ölçekte bir sorun olarak kabul ediliyor? Dünya Sağlık Örgütüne göre günümüzde “basit” olarak kabul edilen bakteriyel enfeksiyonları tedavi etmek ileriki yıllarda mümkünolmayabilir. Başka bir rapora göre,antibiyotiklere dirençli bakterilerin neden olduğu enfeksiyonların 2050 yılına kadar bugünkü kanser ve diyabet kaynaklı ölümlerin toplamından daha fazlaölüme neden olacağıtahmin ediliyor.

Sulardaki Antibiyotik Kirliliği

Antibiyotik Kirliliği Çevre İçin Bir Tehdit mi? #2

Yabanhayatı barındıran ve yerel ekosistemleri besleyen sulak alanlar, tatlı su kaynağı olarak kullandığımız yer altı ve yer üstü suları, atık su boşalttığımız sular, dünyanın dört bir yanındaki doğal veya insan yapımı su kütlelerinin tamamı çevresel sular olarak isimlendiriliyor. Çevresel sular, antibiyotiklere dirençli bakterilerin biriktiği rezervuar olmalarının yanı sıra yayılmaları için de ortam sağlıyor.

YorkÜniversitesinden bir grup çevre bilimci ve mikrobiyoloji uzmanı tarafından gerçekleştirilen araştırmada, altı kıtadaki 72 ülkede bulunan nehirlerde yaygın olarak kullanılan 14 antibiyotik analiz edildi. Sonuçta takip edilen alanların %65’inde yüksek seviyede antibiyotik bulundu. Araştırmada, Türkiye’den doğarak Basra Körfezi’ne dek uzanan Dicle Nehri de incelendi. Sonuçlar, inceleme kapsamındaki nehirlerin büyük kısmında antibiyotik kirliliğinin tehlikeli seviyelerde olduğunu gösteriyor.

Antibiyotik Kirliliğinin Önüne Geçmek İçin Neler Yapılıyor?

Antibiyotik Kirliliği Çevre İçin Bir Tehdit mi? #3

Antibiyotik direnci sorununun yayılmasını önlemek için bireysel ve toplumsal olarak atılması gereken adımlarvar.

Öncelikle antibiyotik kullanmamızı gerektirecek enfeksiyonlardan korunmaya çalışmayız. Bunun için ellerimizi düzenli olarak yıkamalı, yiyeceklerimizi hazırlarken hijyene dikkat etmeli, hasta insanlarla yakın temastan kaçınmalıyız. Böylece antibiyotik kullanırken direnç oluşma ihtimalini azaltmış oluruz. Antibiyotikleri sadece uzman hekimler tarafından reçete edildiğinde ve önerilen şekilde kullanmalıyız. Başka insanlara verilen antibiyotikleri kesinlikle kullanmamalı, doktorumuza antibiyotik reçete etmesi için ısrar etmemeliyiz.

Antibiyotik direnciyle mücadele için küresel ölçekte çalışmalar da yapılıyor. Türkiye, antibiyotik direncinin ortaya çıkmasını ve yayılmasını araştırmak, kontrol altına almak veönlemek için Dünya Sağlık Örgütü ve Avrupa Birliğinin ortak girişimi olan Orta Asya ve Doğu Avrupa Antimikrobiyal Direnç Gözetimi (CAESAR) ağının bir üyesi. Ayrıca ülkemiz antibiyotiklerin doğru kullanımına yönelik ulusal eylem planları dageliştiriyor.

Antibiyotik Kirliliği Çevre İçin Bir Tehdit mi? #4

Antibiyotik direnciyle mücadele etmenin başka bir yolu ise yeni ilaç geliştirmeçalışmaları. Hücre biyolojisi, moleküler biyoloji ve biyoteknoloji uygulamaları ile antibiyotik kullanımına alternatifler geliştirilmesi üzerine çalışmalar yürütülüyor. Örneğin geleneksel antibiyotiklerealternatifolarakEscherichia colibakterisi tarafından üretilen ve kolisin olarak isimlendirilen kimyasal maddelerin hayvancılıkta kullanılmasına yönelik araştırmalar devam ediyor.

Antibiyotik direnci doğal bir süreç. Ancak antibiyotiklerin kullanımının her geçen gün artması, bu sorunun yaygınlaşmasına ve küresel ölçekte bir sağlık tehdidi oluşturmasına yol açıyor. Atılacak bu adımlar, antibiyotiğe dirençli bakterilerin oluşmasını yavaşlatabilir.

Kaynaklar:

Yorum yapın