Albaya Mektup Yok Kitabının Konusu, Özeti, Karakterleri, Açıklaması, PDF, Yorumları, Yazarı

Albaya Mektup Yok'un Fotoğrafı

Kitap Albaya Mektup Yok
Yazarı Gabriel Garcia Marquez
Türü Hikaye Kitapları
Kategoriler En Çok Okunanlar
Okunması Gerekenler
Yayın Yılı 2022

Gabriel Garcia Marquez tarafından 2022 yılında kaleme alınmış olan Albaya Mektup Yok kitabı hakkındaki tüm bilgiler sitemizde.
Albaya Mektup Yok pdf, Albaya Mektup Yok konusu, Albaya Mektup Yok karakterleri, Albaya Mektup Yok yorumları, Albaya Mektup Yok açıklaması ve ayrıntılı bilgileri aşağıdaki yazımızda!



Albaya Mektup Yok – Gabriel Garcia Marquez


Albaya Mektup Yok Kitabının Karakterleri

Albay: Gururlu, umutlu ve ülkesi için mücadele etmiş bir askerdir.


Albaya Mektup Yok Kitabının Konusu

Vatanı için savaşarak yaptığı hizmetlerin karşılıksız kaldığını anlayan emekli bir yaşlı askerin hikâyesi konu edinmiştir.


Albaya Mektup Yok Kitabının Özeti

Hikâye kasabada bir cenaze ile başlar. Bu cenaze albay ve kasaba halkı için önemli bir olaydır. Albay cenazenin önemini şu sözlerle açıklıyor: “Yıllardır gördüğümüz tüm ölümler içinde bu ilk doğal ölümdür.” Hatta bu doğal olmayan ölümler arasında horoz dövüşü ilanı dağıtırken vurularak öldürülen albayın oğlu da var. Ülkenin durumu, Marquez’in gerçeğe ulaşma aracı olan görüntülerle temsil edilmektedir. Albayın bağırsaklarındaki huzursuzluğa, yoksulluk ve çaresizliğin acısı eşlik ediyor; ülkenin boğucu baskıcı atmosferi kadının astımı tarafından tasavvur edilir. Albay’ın bağırsakları maaşı gelince iyileşecek, sıkıyönetim kaldırılınca kadının astımı düzelecek.

Oğullarından geriye kalan ve dolaylı olarak onların ölümüne neden olan horoz, belki de albay için bir hareket noktasıydı. Karısı için, zar zor beslendikleri halde beslemek zorunda oldukları bir hayvan ve oğullarının vahşice öldürülmesini hatırlatan tek şey. Kitapta albayın eşini oldukça karamsar ve olumsuz bir çerçevede görüyoruz. Albay’ın aksine hiçbir şeyin düzelmeyeceğini, paranın gelmeyeceğini, hastalıkların iyileşmeyeceğini düşünüyor. Ülkedeki bazı insanlar gibi, acilen bir şeyler yapılması gerektiğini düşünür.

Albay, evlerindeki antika saati satmaya karar verdi. Bunun için bir arkadaşına uğradı ama dükkân kalabalık olduğu için satış konusunu açamadan geri döndü. Karısı ise albayın açlığından ve gururundan bahsetmeye devam ediyor.

Horozun şehirdeki en iyi dövüşen horoz olduğunu bilen Albay, 2 ay sonra çıkacak olan mücadeleyi kazanıp bir süre yaşamaları için gereken parayı onlara kazandırmayı ummaktadır. Karısı, bu horozu kasabanın en zenginlerinden ve albayın arkadaşı olan Sabas’a satması için albayı ikna etti. Karısının ısrarına daha fazla dayanamayan albay, horoz için Sabas’ı görmeye gitti. Sabas, ilk tartıştıkları fiyattan daha düşük bir fiyat teklif etti. Kasabanın iyi kalpli ve akıllı doktoru, Albayı Sabas’ın tam bir sahtekâr olduğu ve bu zenginliği siyasi olarak güvenilmez biri olarak elde ettiği konusunda uyarır. Sabas ülkedeki diğer insanları temsil eder. Fikirlerini para karşılığında satar ve fikirlerini satmayan kişilerin mülklerini yasal olarak gasp eder.

Albay sonunda horozu satmaktan vazgeçer ve 2 aylık süreyi de diğer ayları geçirdikleri gibi geçirebileceklerine karar verir. Albayın kararını öğrenen kadının sabrı tükenir ve “Peki o zamana kadar ne yiyeceğiz?” der. Albay ise ilk kez bu kadar basit, net ve yenilmez bir cevap veriyor: “Elinin körünü.”


Albaya Mektup Yok Kitabının Açıklaması

Albaya Mektup Yok, çağımızın en büyük yazarlarından Gabriel García Márquez’in en güzel uzun öykülerinden biri. Ülkesi uğruna savaşarak yaptığı hizmetlerin karşılıksız kaldığını anlayan, emekliye ayrılmış yaşlı bir askerin öyküsü. Bir türlü gelmeyen emekli aylığını her cuma günü karısı ve horozuyla birlikte bekleyen emekli bir albayın komik, ama bir o kadar da trajik hikâyesi. Gabriel García Márquez’in 1982’de Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülmesinde, hiç kuşkusuz, Albaya Mektup Yok’un da payı var. Büyülü gerçekçilik ustasının anlattığı her sahne, karakterlerin her davranışı, umarsız görünen bir dünyada yaşama sevincinin türküsünü söylüyor, ölüme ve yalnızlığa meydan okuyor. Her cümle, yaşamın uçsuz bucaksız boşluğunun suskunluğunu kırıyor. “İmge, gerçekliğe ulaşmanın aracıdır,” diyen Gabriel García Márquez’in buruk bir alaycılık içeren bu öyküsü neredeyse görsel bir edebiyat başyapıtı.

(Tanıtım Bülteninden)


Yorum yapın