Algılarımız Beynimizi Kandırabilir mi?

Algılarımız Beynimizi Kandırabilir mi?

Algılarımız Beynimizi Kandırabilir mi?

Panther Media GmbH/ AlamyStock Photo

Bu soruya cevap verebilmek için öncelikle beynimizin bedenimizi algılama süreçlerini anlamaya çalışalım. Beynimiz bedenimizin nasıl farkında oluyor? Ağrı, acı ya da dokunma gibi duyusal bilgiler, derimizdeki nösiseptör adı verilen acı reseptörleri tarafından algılanır. Daha sonra bu bilgiler duyusal nöronlar aracılığıyla beyne iletilir.

Algılarımız Beynimizi Kandırabilir mi? #1

Shidlovski / iStock

Örneğin ayağımızı bir sandalyeye çarptığımızı düşünelim. Çarpma anındaki ani basınç değişimi, parmak ucundaki acı reseptörleri tarafından algılanır ve bu sinyaller duyusal nöronlara aktarılır. Acı sinyali buradan omuriliğe ve ardından beyne iletilir. Acı sinyali beyinde değerlendirilerek uygun tepki verilir. Ayağımızı sandalyeye çarptığımızda aniden ayağımızı çekmemiz ise bilinçli olmayan ani bir tepki yani reflekstir. Refleksler omurilik tarafından kontrol edilir. Yani beynimiz uzuvlarımızdaki duyusal süreçleri yönetiyor.

Beynimizin bedenimizle ilgili farkındalığı, benlik bilincimizin temel bileşenlerinden biri. Yani elimize baktığımızda onun kendi vücudumuzun bir parçası olduğunu biliriz. Peki, beynimiz uzuvlarımızın bedenimize ait olduğunu nasıl tespit ediyor?

Bir insanın kendi bedenini ve uzuvlarını kendine ait olarak hissetmesi, “beden sahipliği” kavramı ile ifade ediliyor. Bu his beynin sağ yarısı tarafından yönetiliyor. Bu nedenle beyninin sağ yarısında hasar meydana gelen kişiler, bedenlerine ait bir bölümün ya da bazı uzuvların kendilerine ait olmadığı hissine kapılabiliyor. Vakaların yüzde doksanından fazlasında kişiler, bedenlerinin sol tarafındaki uzuvların kendilerine ait olmadığını bildiriyor.

Bu ilginç belirtilerden hareket eden bilim insanları, beden sahipliğinin sağlıklı insanların beyinlerindeki mekanizmasını araştırmak amacıyla ilginç bir deney tasarladı. Kauçuk el illüzyonu olarak isimlendirilen bu deneyde, “Bize ait olmayan bir uzuv beden sahipliği hissine neden olabilir mi?” sorusu araştırılıyor.

Algılarımız Beynimizi Kandırabilir mi? #2

Frontiers in Neuroscience

Bu çalışmalardan ilki, 1998 yılında Pittsburgh Üniversitesi Pskiyatri Bölümünden Matthew Botvinick ve Jonathan Cohen adlı araştırmacılar tarafından yapıldı. Bu deneyde, katılımcıların sol elleri yan taraftaki küçük bir masanın üzerine yerleştirildi ve sol ellerini görmelerini engellemek için araya bir bölme konuldu. Katılımcıların sol ellerinin birebir ölçekte kauçuktan yapılmış bir modeli, oturdukları masanın üzerine yerleştirildi. Daha sonra katılımcıların göremedikleri ellerine ve sahte ele aynı anda bir fırça dokunduruldu. Birkaç dakika sonra katılımcılara bir anket uygulandı. Katılımcıların çoğu, sahte ele dokunulduğunu gördükleri yerde fırçanın dokunuşunu hissettiklerini söyledi.

Ardından katılımcıların beklemedikleri bir anda kauçuk ele bir çekiç sert bir şekilde vurulacak veya bir şırınga batırılacakmış gibi yaklaştırıldığında, katılımcılar bağırmak ya da ellerini çekmek gibi acı yaşamaktan kaçınan davranışlar sergiledi. Deney sonrasında katılımcıların çoğu, kauçuk eli gerçekten bedenlerine aitmiş gibi hissettiklerini bildirdi.

Bu etki görme, hissetme ve algılama arasında etkileşim olduğunun önemli bir kanıtı.

Sonuçları Laterality dergisinde yayımlanan bir başka çalışmada ise beden sahipliği hissinin ortaya çıkmasında beynin sağ bölgesinin rolü olup olmadığı incelendi. Çalışmada baskın olarak sağ ellerini kullanan 22 katılımcı ve baskın olarak sol ellerini kullanan 21 katılımcıya kauçuk el illüzyonu deneyi uygulandı ve bu sırada katılımcıların derilerinin elektriksel iletkenlik tepkisi ölçüldü. Bir fırça ile katılımcıların kendi ellerine ve kauçuk ele eş zamanlı olarak üç dakika boyunca dokunuldu. Daha sonra katılımcıların görüş alanında olmayan bir şırınga ani olarak kauçuk ele batırılacakmış gibi yapıldı ancak gerçekten batırılmadı. Deri iletkenliği ölçümleri katılımcıların sinir sisteminde uyarılma meydana geldiğini yani bu durumu gerçekten de acı çekecekmiş gibi algıladıklarını gösterdi. Sağ ellerini ve sol ellerini baskın olarak kullanan katılımcılar arasında kauçuk eli kendi elleri gibi algılama durumu arasında belirgin bir fark gözlenmedi. Ancak kauçuk el deneyi sol el ile yapıldığında deri iletkenlik ölçümlerinin daha yüksek olduğu görüldü. Bu veriler beden sahipliğinde beynin sağ yarısının daha etkin olduğunu gösteriyor.

Peki, kauçuk el illüzyonunda katılımcılar kauçuk eli kendi bedenlerinin bir parçasıymış gibi görüyorsa, deney sırasında görüş alanlarının dışında olan kendi elleri ile ilgi algıları nasıl değişiyor? Örneğin ellerini kullanma becerilerinde bir değişim oluyor mu?

Sonuçları eLife dergisinde yayımlanan araştırmada bilim insanları bu soruya cevap bulmayı amaçladı. Çalışmada Transkraniyal Manyetik Uyarım (TMS) yöntemi kullanılarak beyinde sol elin hareketinden sorumlu olan bölge uyarıldı. Bu sırada sağ elin yüzeyine yerleştirilen elektrotlar yardımıyla elde bulunan bir kasın uyarılma düzeyi ölçüldü.

Algılarımız Beynimizi Kandırabilir mi? #3

eLife

Sonuçta katılımcılar tarafından görülmeyen gerçek elin kasında ölçülen elektrik potansiyelin azaldığı görüldü. Yani kauçuk el illüzyonu sırasında katılımcıların beyni, görüş alanlarında olmayan gerçek ellerinin kaslarını daha az hareket ettiriyor. Bu sonuçlar deney sürecinde beynin sahte elin gerçekten bedene ait olduğunu varsaydığını, gerçek eli ise bedene ait olarak algılamadığını gösteriyor olabilir.

Algılarımız Beynimizi Kandırabilir mi? #4

Dorling Kindersley/ Getty Images

Birincil motor korteks (pembe kısım)

Bu deney, kauçuk ve gerçek ele aynı anda dokunulması sonucu oluşan uyarımların eş zamanlı olarak meydana gelmesi durumunda beyinde dokunsal ve görsel bilginin entegre edildiğini gösteriyor. Bu durumda beyinde beden sahipliği hissinin bir benzerinin ortaya çıktığı ve böylece katılımcılarda kauçuk elin kendi bedenlerinin bir parçası olduğu algısı oluştuğu düşünülüyor. Kauçuk el illüzyonu, gördüklerimiz ve algıladığımız arasında güçlü bir bağlantı olduğunu gösteriyor. Ayrıca beyinde bedenin nasıl algılandığı ve algılarımızın beyni nasıl yönlendirebildiği hakkında fikir veriyor.

Kaynaklar:

Yorum yapın