2000’ler ve Sinemada Çağdaş Görsel Efektler Dönemi – II. Bölüm

2000'ler ve Sinemada Çağdaş Görsel Efektler Dönemi - II. Bölüm

King Kong (2005) filminden bir sahne

2000’ler ve Sinemada Çağdaş Görsel Efektler Dönemi – II. Bölüm

2000’li yıllarda dijital görsel efekt tasarımı sinemada hayli popüler hâle geldi. Yönetmenliğini Peter Jackson’un yaptığı King Kong (2005) filmi, görsel efekt tasarımlarından dolayı “En iyi Görsel Efekt” kategorisinde Akademi Ödülü’ne (Oscar Ödülü) layık görüldü. Filmde Kong’u, oyuncu Andy Serkis canlandırdı. Hareket yakalama teknolojisi kullanılarak dijital ortamda oluşturulan Kong karakterine Serkis’in yüz ve vücut hareketleri eklendi. Weta Workshop firması, filmde kullanılan modelleri ve minyatür efektlerini tasarladı. Özellikle Kafatası Adası’nda geçen sahnelerdeki duman, sis, okyanus simülasyonu gibi dijital efektleri ise Weta Dijital firması tasarladı. Yönetmenliğini Christopher Nolan’ın yaptığı, bir süper kahraman filmi olan Batman Başlıyor‘da (2005) diğer aksiyon filmlerine göre ağırlıklı olarak minyatürler, gerçek dublörler ve bilgisayarda oluşturulan görüntüler kullanıldı.

2000'ler ve Sinemada Çağdaş Görsel Efektler Dönemi - II. Bölüm #1

Transformers (2007) filminden bir sahne

Michael Bay tarafından yönetilen Transformers (2007) filmi, 1984-1987 yılları arasında yayınlanan Televizyon çizgi dizisinden ilham alarak yapılmıştır. Filmdeki görsel efekt tasarımlarını Industrial & Light Magic firması üstlenmiştir. Yönetmen, filmdeki toz, duman, enkaz gibi dinamik efektlerin sette gerçekçi görünmesini sağlamak için özel çaba sarf etmiştir. Ayrıca, kukla ve mekanik minyatürler de sette inşa edilerek yakın plan çekimlerde kullanılmıştır. Filmin ana karakteri olan 1974 model Camaro için ILM firması, farklı kırk üç dönüşüm animasyonu hazırlamıştır. Bu karmaşık animasyonlar, hareketli kamera çekimleriyle birleştirilerek oluşturulmuştur. 2008 yılında David Fincher’ın yönettiği Benjamin Button’ın Tuhaf Hikâyesi filmi “En İyi Görsel Efekt Tasarımı” kategorisinde Akademi Ödülü’ne layık görülmüştür. Yönetmen, dijital alandaki yenilikleri kullanarak, yaşlı bir adamın gençleşen yaşam hikayesini beyaz perdeye taşımıştır. Filmde, oyuncu Brad Pitt’in yüz ve vücut hareketleri, hareket yakalama teknolojisiyle dijital ortamda modellenmiş versiyonuna aktarılmıştır. Bu da oyuncunun karakteristik özelliklerinin seyirci tarafından daha inandırıcı bir şekilde algılanmasını sağlamıştır.

James Cameron’ın 2009’da yönettiği Avatar filmi, olağanüstü hikayesi ve görsel efektleriyle gişede tüm zamanların rekorlarını kırarak sinema tarihine geçmiştir. Cameron’a göre film aslında 1999’da seyirciyle buluşacaktı, ancak o dönemdeki bilgisayar teknolojisi yeterli değildi ve proje askıya alındı. Film, tamamen dijital karakterlere insan ve hayvan hareketleri eklenerek oluşturuldu. Çekimler için geliştirilen sanal kamera sistemi, gerçek stüdyo çekimlerinden daha kullanışlı ve zaman açısından daha verimliydi. “Simulcam” olarak adlandırılan bu sistem, film endüstrisine yeni bir çekim yöntemi kazandırdı. Bu yöntemle, yeşil perde kullanılmadan karakterler ve nesneler gerçek zamanlı olarak çekim kamerasının ekranında görülebildi. Görüntüler, bilgisayarda işleme tabi tutulmadan birleştirilebilir hale geldi.

2000'ler ve Sinemada Çağdaş Görsel Efektler Dönemi - II. Bölüm #3

Avatar (2009) filmindeki Pandora gezegeninden bir sahne

Filmde, Pandora gezegeni adı verilen egzotik ortam tamamen dijital olarak tasarlandı. Cameron, Pandora’daki karakterleri, Derinlik Sarhoşluğu (1989) filmi için okyanus tabanına dalış yaptığında gördüğü canlılardan ilham alarak oluşturdu. Ayrıca, bu karakterlerin, Disney’in ilk dönemlerindeki karakterler gibi popüler kültür simgesi haline gelmesini arzuladı. Weta Digital firması, filmin görsel efekt tasarımlarını üstlendi. Sahne ve karakterlerin dokusu ve boyaması için özel olarak geliştirilen Mari adlı yazılım kullanıldı. Ayrıca, filmin görsel efekt tasarımlarını Joe Letteri yönetirken, Industrial Light & Magic firması savaş sahnelerinin tasarlanmasında rol aldı.

2000’li yıllardan itibaren film yapımlarında imkansızın ötesine geçildiği dönemde, dijital görsel efektler sinemanın temel unsurlarından biri haline geldi. Sürekli gelişen farklı teknikler ve yöntemler sayesinde, görsel efekt teknolojileri artık sadece sinema ve animasyon alanlarında değil, aynı zamanda oyun tasarımı, medikal animasyon, bilimsel görselleştirme ve etkileşimli ortamlar gibi birçok alanda da kullanılmaktadır.

Yorum yapın